Müslüman olduktan sonra Ahmet ismini Alan Yunan vatandaşı Victor’un dikkat çekici, etkileyici ve şaşırtıcı bir İslâm’a giriş hikâyesi var.

“Belli dönemlerde farklı din ve ideolojilere inansam da hayatımın her döneminde içimde güçlü bir gaye arayışı vardı. İslâm bana aradığım bu gayeyi ve anlamı sundu” diyen Ahmet’in hidayet öyküsünü Samsunlu gazeteci, yazar ve seyyah Adem Özköse’nin yeni çıkan Cennete Otostop 2 kitabından okuyorum:

“Ben iyi bir AEK Atina taraftarıydım ve futbola son derece düşkündüm. Bu nedenle Londra’daki Yunanlı AEK Atina taraftarlar topluluklarıyla irtibata geçtim. Aynı takımın taraftarı olmak aramızda güçlü bir bağ oluşturuyordu. Zamanla bu insanların çoğunun Komünist olduklarını fark ettim.

Onlarla komünizm üzerine okumalar yaptıkça, önce Hıristiyanlıktan sonra da Milliyetçilikten uzaklaştım; Komünist olmaya karar verdim.

Çünkü komünizm eşit ve özgür bir hayat vadediyordu. Gençtim ve özgürlük bana son derece cazip geliyordu. Komünist olmanın bana en büyük faydası, farklı millet ve kültürlere ön yargısız bakmaya başlamam oldu. Mesela tatillerde İngiltere’den Yunanistan’a döndüğümde artık Türk kanallarını da takip ediyordum. Çünkü Türklere karşı hiçbir ön yargım kalmamıştı. Farklı milletlere karşı geçmişteki ön yargılarımın milliyetçi fikirlerimden kaynaklandığını fark etmiştim.

Müslümanlarla daha çok Filistin için düzenlenen eylemlerde karşılıyorduk. Çünkü Müslümanlar da biz de Filistin’in özgürlüğünü savunuyorduk. Fakat bu durum bende İslam’a karşı bir ilgi uyandırmıyordu.

Üniversiteyi bitirdikten sonra İngiltere Newcastle şehrindeki üniversitede İngiliz edebiyatı üzerine yüksek lisans yapmaya başladım. Üniversitenin yurdunda aynı odayı paylaştığımız öğrencilerden biri Pakistanlı Müslüman’dı.

Günde beş vakit namaz kılması bana oldukça garip geliyordu. Çünkü benim yaşadığım Hıristiyanlıkta haftada bir kez kiliseye gitmek yeterli oluyordu.

Pakistanlı bu arkadaşım bana Kur’an’ın İsa Peygamber ve Meryem’den bahsettiğini söyledi. Onunla birkaç kez İslâm üzerine konuştuk. Fakat İslâm pek fazla ilgimi çekmedi.

Yunanistan’a döndükten sonra Atina’daki, komünistlerle irtibat kurup bir komünist olarak hayatımı devam ettirmeye başladım.

2016 yılının 15 Temmuz gecesi, hayatımda yeni bir dönemin başlamasına neden oldu.

Türkiye’de darbe olduğunu duyunca TRT World kanalını açıp gelişmeleri takip etmeye başladım. Türk milletinin darbecilere karşı vermiş olduğu direniş, sokaklarda sürdürülen mücadele gerçekten etkileyiciydi.

Silahsız insanlar, silahlı darbecilere karşı direnirken ‘Allahu ekber’ diye haykırıyorlardı. Camilerden de ‘Allahu ekber’ sesleri geliyordu.

15 Temmuz gecesi, Türkiye’deki insanların direnişinden ve anlamını bilmediğim ‘Allahu ekber’ sözcüğünden çok yoğun bir şekilde etkilenmiştim.

Önce ‘Allahu ekber’in ne anlama geldiğini araştırdım. Bu sözün anlamını öğrenince ve Türkiye’deki insanların ‘Allahu ekber’ diyerek direndiklerini hatırladıkça içimde İslâm’a karşı büyük bir ilgi oluşmaya başladı.

Araştırdıkça İslam bana son derece mantıklı geliyordu ve içimde Müslüman olma İstediği artıyordu.

Bu arada Kovid-19 süreci başladı ve bu da hayatımdaki birçok şeyi yeniden sorgulamama sebep oldu.

Sonunda Müslüman olmaya karar verdim ve Müslüman olup İslâm’ı daha iyi öğrenmek için İstanbul’a geldim.”