Kulun malı yoksa fazla hırs taşımadan kanaatkâr olması gerektiği gibi elinde malı varsa bunu paylaşma ve cömert kimselerden olma yolunu tutması gerekir. Kulların cömertliğinin en yüksek derecesi, birisinin ihtiyaç duyduğu bir malı bir başkasına ikram etmesi mânasını taşıyan îsâr mertebesidir. Bir alttaki derece ise birisinin ihtiyaç duymadığı bir malı bir başkasına ikram etmesini yansıtan sehavet mertebesidir.

Ebû Hüreyre"nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Cimri ile Allah yolunda harcama yapan kimsenin hâli, üzerlerinde demirden birer zırh bulunan iki adamın hâline benzer: Cömert olan, bir hayırda bulunmaya niyet ettiğinde üzerindeki zırh öyle genişler ki (önceki dar hâlinden kalma) izler bile silinir gider. Cimri, bir hayırda bulunmak istediğinde ise (âdeta) üzerindeki zırh büzüşür, elleri köprücük kemiklerine yapışacak gibi sıkışır ve zırhın her halkası yanındaki halkayı sıkıştırır.” (Müslim, Zekât, 77)

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: Kulların sabaha eriştiği her gün (yeryüzüne) iki melek iner. Bu iki melekten biri, "Allah’ım, malını hayır yolunda harcayan kişiye (harcadığı malın yerine) yenisini ver." der. Diğeri de, "Allah’ım, malını (hayır yollarında harcamayarak) elinde tutan (cimrilik eden) kişinin malını telef et." der. (Buhârî, Zekât, 27)

İslâm iktisadî esaslarının tüketim harcamaları bağlamında sözü edilen iki aşırılıktan ikincisi cimriliktir. Kulların cömertliği fazileti tersine cimriliği ise yergiyi beraberinde getirir.

Onlardan önce bu yurda yerleşmiş ve gönülden inanmış olanlar, kendilerine göç edip gelenleri severler, onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar; ihtiyaç içinde olsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin bencilliğinden korunmayı başarırsa işte kurtuluşa erecekler onlardır. (Haşr Suresi, 9. Ayet)

Allah’ın lütfundan kendilerine verdiği nimette cimrilik gösterenler, sakın bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar, bilâkis bu onlar için kötüdür. Cimrilik ettikleri mal kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.( Âl-i İmrân Suresi, 180. Ayet)

Bunlar cimrilik eden ve insanlara da cimriliği tavsiye eden, Allah’ın kendilerine lütfundan verdiğini gizleyen kimselerdir. Biz, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırladık. (Nisâ Suresi, 37. Ayet)

Ebû Hüreyre"nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “...Bir insanın kalbinde cimrilik ve iman asla bir arada bulunmaz.” (Nesâî, Cihâd, 8)

Câbir b. Abdullah"tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “...Cimrilikten sakının! Çünkü cimrilik, sizden öncekileri birbirlerinin kanını dökmeye ve kendilerine haram kılınanları çiğnemeye sevk ederek helâk etti.” (Müslim, Birr, 56)

Ebû Bekir es-Sıddîk’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Bozguncu, cimri ve yaptığı iyiliği başa kakan kimse cennete giremez.” (Tirmizî, Birr, 41)

İslâm iktisadî esaslarının tüketim harcamaları bağlamında sözü edilen iki aşırılıktan ikincisi cimriliğin temelinde kulun mal tutkusu vardır. Nitekim Hüccetü’l-İslâm İmam Gazzâlî mal tutkusunun iki sebebinin olduğunu belirtir. Kulların mal tutkusuna sahip olmasının ilk sebebi sadece mal varlığı sayesinde ulaşabileceğini düşündüğü nefsî arzular ve uzak geleceğe dair beklenti ve kaygılar taşımasıdır. Diğer sebep ise kulun bizzat malın kendisini sevmesidir. Bu olumsuzlukların reçetesi kulun ölümü düşünmesi ve aza kanaat ederek sabırlı olmasıdır. Zira diğer insanların servet biriktirmek uğruna ne zahmetler çektiği ancak öldükten sonra servetinin nasıl tarumar olduğunu düşünmesi kulun bir görevidir. Kulların bunu başarabilmesi ancak ilim ve amel sayesinde olur. Başka bir deyişle kullar cömertliğin faziletinin ve cimriliğe dair yergilerin farkında olmalı (ilim) ve cömert davranarak harcamalarını bu çerçevede yapmaya (amel) gayret göstermelidir.

Sonuç olarak Hüccetü’l-İslâm İmam Gazzâlî malını harcaması gerekli olmayan yerde / elde tutması gerektiği yerde harcamayı israf (tebzîr) beraberinde malını harcaması gerekli olan yerde / kendisine bir görev düştüğü esnada harcamayarak elde tutmayı cimrilik (buhul) şeklinde genel bir çerçeve içerisinde tanımlar. Son olarak bu iki aşırılığın vasat şeklinde adlandırılan ortası yani cömertlik (sehâvet, cûd) iyi olandır.