Dünya üzerinde iklimlerde yaşanan değişiklikler hayatın her noktasını derinden etkilemektedir.

Bu etkilenmenin derecesi ve boyutu her geçen gün biraz daha derinleşerek yıkıcı olmaya doğru yol almaktadır.

Yeryüzünün her bölgesinde neredeyse 7 kıta 208 ülkenin tamamında değişen hava koşulları sebebiyle yaşam standartlarımız çok ciddi bir değişim içerisindedir.

En soğuk kıta olan Antarktika’da sıcaklıkların yükselmesi sebebiyle buzulların erirken ülkemizi de sınır olması sebebiyle etkileyen Ortadoğu’da bulunan ülkelerde yaşanan son derece şiddetli kum fırtınaları iklim değişikliklerine verilebilecek en bariz örneklerdendir.

Avrupa’nın özellikle kuzey ülkelerinde yaşanan kar fırtınaları.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan hatta birçok insanın hayatını kaybetmesine neden olan kasırgalar, hortumlar ve şiddetli fırtınalar.

Bu yılın ilk aylarında özellikle ülkemizdeki büyükşehirlerimizde yaşanan ve hayatı olumsuz etkileyen şiddetli kar yağışları.   

Afrika ile Hindistan da her geçen gün daha da artan sıcaklıklarla birlikte gelen kuraklıklar.

Ülkemizde genelde kuzey bölgelerimizde ve hatta bu hafta başında Ankara’da yaşanan sel felaketleri.

Tüm bu saydıklarımızla dünyamızın çok ama çok ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını ve bu krizin de yaşamın her boyutunu etkilediğini bir kez daha yineledikten sonra hızlıca alınması gereken önlemlere göz atmakta fayda olduğunu düşünüyorum.

Burada herkesin ve her kesimin üzerine ağır yükler yüklenmektedir ki bu yüklerin altından kalkıldığında bu krizde aşılmış olacaktır.

Yapılması gereken ilk şey ekonomik alandaki tüm paydaşların karbonsuz ekonomiye geçiş için kendilerini planlamalarıdır.

Yakın coğrafyamızda yaşanan ve dünya ülkelerini derinden etkileyen Rusya- Ukrayna savaşı bile yaşanan iklim krizini geri plana atmamalıdır.

Karbonsuz ekonomi için yapılması gerekenlerin başında doğal kaynakların özellikle enerji üretiminde verimli bir şekilde kullanılması gelmektedir.

Ayrıca biyolojik yakıtlarla üretim yapan fabrikaların sayısı artırılmalıdır ki doğaya salınan karbon oranı azaltılabilsin.

Şirketlerin tamamı yeşil dönüşümün bir parçası olarak hareket etmelidir.

Sürdürülebilir olmayan şirketlerin hayatiyetlerinin çok uzun olamayacağı bu süreçte şirketlerin iş yapış mekanizmalarının göbeğinde sürdürülebilirlik olmalıdır.

Bunların yapılabilmesi içinde hatırı sayılır bir finansmana ihtiyaç duyulmaktadır ki işte bu noktada yeşil finansmanın önemi daha da iyi anlaşılmaktadır.

Yeşil finansman sürdürülebilirliği kendisine amaç edinmiş şirketlerin bu anlamda ki kalkınmalarına destek olarak dönüştürücü yönünü ön plana çıkarabilmektedir.

Dönüştürücü yönünde yeşil finansman elindeki fonlama gücünü doğru zamanda doğru kaynaklara ulaştırmaktadır.

Finansal anlamda desteği arkasına alan işletmelerde bu itici güç sayesinde sürdürülebilirlik konusunda hızlı ve güçlü hareket edebilmektedir.

Yeşil finansmanla ilgili bankaların ve diğer finansman kuruluşlarının yapılacak yeşil yatırımlarla ilgili sorun çözücü yönlerini her geçen gün güçlendirerek şirketlerin bu konuda ki tüm sorunlarını çözmeleri gerekmektedir.

Diğer taraftan ekonomik konjonktürün yeşil finansmanın rahat hareket edebileceği bir alanı ortaya koyması da son derece önemlidir ki desteklenebilen bir finansal ortama tüm şirketler sahip olabilsinler.

Nasıl ki futbolda zemin futbol oynamaya elverişli olduğunda takımların oyuncuları tüm hünerlerini sahada rahatlıkla gösterebilirlerse aynı şekilde finansal ortamda uygun olduğunda yeşil finansmana ulaşmakta yeşil finansmanı oluşturmakta o kadar kolay olacaktır.

Aslına bu tamamen bir insanlık görevidir.