Bizi Kurban Bayramına eriştiren Rabbimize hamdolsun. Önce Ramazan sonrasında Kurban tüm müminlerin yenilendiği kutlu vakitlerdir. Hafızalarımızı yokladığımızda hatırımızda kalan en güzel anlar bayramlara dair hatıralardır. Dedeler, nineler, amcalar, dayılar kısacası tüm aile fertleri bu vesileyle bir araya gelir. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için büyük ailenin bir araya gelmesi mucize kabul edilir. Memleketin dört bir yanına dağılmış aile fertlerinin belirli bir yaştan sonra bir araya gelmesi o kadar zorlaştı ki çoğu insan eski bayram hatıralarıyla yetinmek durumunda kalıyor.

Çocukluğu köy ya da kasabada geçen insanlar için bu vakitler bambaşka duyguları uyandırır. Şimdilerde metropolün beton duvarları arasında alt komşusuyla bile ünsiyeti olmayan aileler için bayramlar birer hüzün senfonisine dönüşüyor. Hele ki şehirde doğan ve büyüyen çocuklar için bayramların hakiki güzelliğini hiç tanıyamama tehlikesi var. Bayram yaklaşınca yollara düşen milyonlarca aile işte bu tehlikeyi bertaraf etmek için çırpınıyor. İşte bayram sebebiyle yer değiştiren milyonlarca insanı herhangi bir batılı kafanın anlaması mümkün değildir.

Geçenlerde bir kanalda trafik kazalarının önlenmesi için bayram dönemlerindeki hareketliliğe kısıtlama getirilmesini teklif eden batıcı bir kafayı dinledim. Elbette böylesi kafaların bu milletin asıl değeri olan “sıla-i rahim” kavramını anlamasını beklemiyoruz. Sözde “modernleşen” veya “çağdaşlaşan” bu insancıkların çekirdek aile kavramına dahi tahammül edemediğini görünce “fe eyne tezhebun” demekten başka çaremiz kalmıyor.

Kutsal kitabımızı okuduğumuzda görürüz ki Allah’a imandan sonra en fazla dikkat çekilen husus ana-baba hakkı ile yakınları ziyaret olarak beliriyor. Yüce Rabbimizin aile büyüklerine, yakın akrabaya dair vecibeleri onlarca ayette tekrar etmesi bize bir şeyler anlatıyor olmalı. Buna komşu hakkına dair hadisi şerifleri de eklediğimizde bayramların önemi bir kat daha artıyor. Milletimizin feraseti bu hakikati idrak ettiği için bayramlarda memlekete gitmek, kabirleri ziyaret etmek, komşuları dolaşmak büyük önem taşır. Anadolu’da bu gelenekler sapasağlam yaşamaya devam ediyor.

Filanca haber sitesinde bir sözde psikolog kurban bayramında çocukların psikolojisini korumak için alınacak önlemlerden bahsetmiş. Böylesi haberleri görünce hatırıma  “Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye” cümlesi geliyor. Hani “ezan Türkçe okunsun” diyen tipler vardır ya, tıpkı onlar gibi… Ömründe yolu camiye düşmemiş birinin ezanla ilgili konuşması ne kadar garipse, ömründe kurban kesmemiş birinin çocukların psikolojisi adı altında ahkâm kesmesi bana çok garip geliyor. İşin daha garibi bu tür batıcı kafalar internette, televizyonlarda, sosyal medyada her türlü kanlı sahneyi çocuğunun cebine koymuşken bizlere kurban bayramı sabahındaki ibadetin doğurabileceği tehlikeden dem vuruyor. İşte biz buna modern zamanların ikiyüzlülüğü diyoruz.

Çocukken daha Kurban Bayramı gelmeden alınan kurbanlıkları sever okşar ellerimizle beslerdik. Büyüklerimiz “kurban”ın anlamını sade ve etkili şekilde yüreklerimize kazırdı. Kesilen kurbanlıklar bizi sırattan geçirecek bineklerimiz olacaktı. İşte bu anlatılarla biz bu dünyanın fani olduğuna, öte dünyada tüm sevdiklerimizle buluşacağımız inancına ererdik. Kesilen kurbana acımak yerine ona gıpta ederdik. Çünkü bilirdik ki Allah için kurban olmak her canlının nasibi olmaz. Kurban sabahında ahiretimize nişane olsun diye alınlarımıza sürülen kan işte bu yüzden bize garip gelmezdi.

Kurban yani “kurbiyyet” Allah’a yakınlaşmaktır. Hz. Âdem’in(as), Habil’in, Hz. İbrahim’in(as) tevhid anlayışını ve teslimiyetini yaşatmaktır. Son Peygamber-Kutlu Nebi’nin(sav) bizlere vazettiği sünnetini yaşamaktır. Tüm Peygamberlerin takipçisi olduğumuzu ilan etmektir. Sadece Allah’ın rızasını gözeterek emredileni yerine getirmektir. Aldığımız her nefesin, yaşadığımız her anın, kazandığımız tüm dünyalığın O’nun yoluna kurban olduğunu ilk elden ortaya koymaktır. Akan kan tıpkı İsmail’i(as) kurtardığı gibi bizi de azaptan kurtarsın diye bir yakarış ve duadır. Bu dünyanın geçiciliğine, verilen nimetlerin şükrünü eda etmenin önemine, BİR olana teslim olmanın hayatiyetine dikkat çekmektir.

Rabbim cümlemizi razı olduğu kullarından eylesin. Kurban bayramımız ebedi kurtuluşumuza vesile olsun. Cümleten hayırlı bayramlar.