15 Temmuz 2016’da Amerika FETÖ’cü tetikçileri kullanarak ülkemize saldırdı.

Öncesinde PKK’yı kullanıyorlardı.

Son süreçlerde PKK etkisinin azalması üzerine bahsini ettiğimiz mel’un örgütü üzerimize saldılar…

Bunlar, çok önceden devletin bütün kurumlarını istila ettikleri gibi siyaset üzerinde de etki alanları oluşturmuş, bazı partileri içten kontrol edilir hale getirmişlerdi.

 *

Amerika, bu kez Joe Biden’ın dediği gibi operasyonu siyaset üzerinden yapmaktadır ve işbirliği içerisinde olduğu partilere FETÖ üzerinden talimat vererek hepsini hiçbir ortak noktaları olmadığı halde bir araya gelmeye mahkûm etmiştir.

Dilerseniz Amerika’nın emri üzerine bir araya gelen bu partilerle ilgili değerlendirmelerimizi yapalım.

 *

CHP: Malum kaset marifetiyle başa getirdikleri Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün istediği her şeyi yapmış, kilit noktalara bu örgütün belirlediği şahısları yerleştirmişti.

Düşünün, 17-25 Aralık sürecinde anayasaya aykırı olduğu halde FETÖ’nün ürettiği tapeleri Meclis kürsüsünden okuma cüreti göstermişti.

Aslında başka bir örnek vermeye gerek yok bu, resmen suçtu ve Kılıçdaroğlu aldığı emir gereği bu suçları gözünü kırpmadan işledi.

Son birkaç yıldır sistematik yalanlar serisini mütemadiyen dile getirmesi bir başka örnek.

Özetle CHP, FETÖ’nün devşirdiği bir partidir ve örgütün siyasal ayağının en mühim unsurudur.

 *

Gelelim İYİ Parti’ye…

Bu parti, örgütün MHP’yi ele geçirememesi üzerine kuruldu.

Başından itibaren FETÖ’nün amaçları doğrultusunda hareket etmektedir.

Akşener’in, tıpkı Kılıçdaroğlu gibi yalanı ve mizanseni bir taktik olarak kullandığını dikkate alırsak bunun doğrudan Amerika tarafından belirlenmiş bir yöntem olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz.

 *

HDP/PKK: Yazının başında, PKK’nın Amerika hesabına Türkiye’ye saldırdığını ifade etmiştik.

Bu faşist ve katil örgütün meclisteki uzantısının HDP olduğu herkesin malumu…

Çözüm sürecinde her şey bitmek üzereyken masayı devirip kalkması ve kalkışma çağrılarıyla birlikte hendek kazma işlerine başlaması, tamamen Amerika’nın emri üzeredir.

Çözüm sürecinin başlarında kendilerine en büyük hakareti yapan Kemalist CHP ile aynı çuvala girebiliyor olması da bu emir gereğidir.

Siz bakmayın, “bizi muhatap almazsanız Millet ittifakını desteklemeyiz” zırvalarına.

Bu oluşumu desteklemeye mecbur ve mahkûmlar!

 *

SP: Kurumsal olarak değil ve fakat tepe yönetiminin girdiği angajmanlar nedeniyle bu oluşuma mahkûm edilmiş bir partidir.

Oğuzhan Asiltürk’ün vefatı üzerine kurumsal olarak da bu yapıya eklemlenmesi mümkündür.

 *

DEVA: Bu parti, tabir caiz ise bağıra bağıra “biz FETÖ’nün derdinin devasıyız” demektedir. Bütünüyle bu mel’un örgüt tarafından husule getirilmiştir ve varlığı kamikaze bir eylemde kullanılabilecek evsafta bir aparat olarak anlamını bulur.

Bu haliyle ciddiye almak çok doğru olmaz ama ‘sinek bir şey değil lakin mide bulandırır’ sözünü unutmamak lazımdır.

 *

GP’ye gelince…

Varlığını, Davutoğlu’nun, Cumhurbaşkanı’ndan intikam alma hırsına ve nefretine borçlu bir parti...

Doğrudan FETÖ imalatı diyemeyiz ama Tayyip Erdoğan’ı devirme maksadında birleştikleri için ittifaka, bütün ruhuyla destek vermesi kaçınılmazdır.

 *

Böyle yamalı bir bohçayla karşı karşıyayız…

Buna, bu partilerin medya oluşumlarını (Fondaş/Candaş medya vs), STK’ları, oda, baro ve birlikler ile sermaye yahut burjuva diye niteleyebileceğimiz işbirlikçi yapıları da ekleyince fotoğraf netleşir ve ortaya yazının başında ifade ettiğimiz sözün hakikati çıkar.