Vatan nedir acaba? O, sınırlarıyla çevrili, huzur ve emniyet içerisinde yaşadığımız topraklar değil mi? Vatan sevgisi tabii ki çok önemlidir ve imandandır. Ancak onunla can, mal, ırz, namus, bayrak, ezan, Kur’an gibi kutsallarımız muhafaza edilir. Yoksa hepsi ziyana uğrar. O olmazsa neyi hayata geçirebiliriz? O halde ona kasteden olursa savaş gerekir: "Müşrikler nasıl sizinle topyekûn savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekûn savaşın."9 Tevbe 36.

Tabii ki bu savaş için hazırlıklı olmak lâzımdır. Çünkü düşmanlar daima fırsat kollayıp dururlar. İçimizdeki hainler de bunu iyi bilmelidir. Aynı sıkıntıları onlar da yaşar. Bizler de bunları bilmeli ve ona göre tedbirimizi almalıyız.

CİHAT

 Allah yolunda Allah için can ve mal ile savaşmaktır. Allah'ın yüce İsmini kâinata yaymak için yine can, mal, söz, neşriyat ve diğer vasıtalarla çalışmak, gayret etmektir.

Bilindiği gibi Hak ile batıl, iman ile küfür, nûr ile zulmet, inananlar ile inanmayanların mücadelesi Adem’den (as) bu yana vardır. İnsanlık bulundukça da, yani kıyamete kadar da devam edecektir. Bu, mü’minlere açık bir şekilde emredilmiştir:

"(Yeryüzünde) fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın!"8 Enfal 39.

Şüphesiz ki fitnenin en büyüğü küfürdür. Mü'minlerin asıl vazifesi ise, insanların iman gibi en büyük zenginliğe kavuşmalarını sağlamaktır. İnanan insan kâfirin bile küfürden dönerek, imana ulaşmasını kuvvetle temenni eder, bunun için gayret eder.

HAZIRLIK

O halde Müslüman bir devlet savaşın ve cihadın şu beş farzını hazır tutmalıdır:

1- Ordu; bütün araç ve gereçleriyle birlikte.

Bu hususta ayet-i kerime apaçıktır:

"-Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihat için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın. Çünkü onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız." 8 Enfal 60.

Ayet-i kerimede geçen kuvvetten maksat; savaşta düşmana üstünlük sağlayacak her türlü kara, hava ve deniz kuvvetleriyle, ekonomik güç ve savaş bilgileridir.

2- Bu orduyu sevk ve idare etmeye uygun yetiştirilmiş komutanlar.

3- Disiplinli, imanlı, eğitimli ve cihat için gayretli mücahit askerler.

4- Müslüman halkın ve devletin bu gücü kurmak için harcaması gereken mal ve can fedakârlığı.

5- Her türlü hile ve tuzaklara karşı tedbir...

CANLARINIZ VE MALLARINIZ İLE…

"-(Ey mü'minler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak hep birlikte savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer anlıyorsanız bu sizin için daha hayırlıdır." 9 Tevbe 41.

Cenab-ı Hakk’ın büyük va'dine ulaşmak için canını harp meydanlarında cömertçe ortaya atan Allah'ın sadık kullarıdır mücahitler. Ölüm acısı tatmadan Rablerine kavuşan o güzel kullar, zaten doğru yola ulaştırılmışlardır. Zira o kullar Allah’ın ismini yüceltir ve nesilden nesile ulaştırırlar. Hem de canları pahasına:"-Bizim yolumuzda mücahede ederler. Biz onlara elbette (doğru) yollarımızı gösteririz."29 Ankebut 69. 

Savaş gerektiği zaman ondan kaçanlar ancak münafıklardır. "İbadetinizi yapın, cihadı bırakın" demek ne büyük bir nifak alametidir. Allah Tealâ bunu apaçık belirterek, gazabını şöyle ortaya koymaktadır:

“Kendilerine, "Elinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin" denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca bir de gördün ki, içlerinden bir grup Allah’tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korkuyla insanlardan korkuyorlar da, "Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın, bizi yakın bir süreye kadar geri bıraksan olmaz mıydı?" diyorlar. Onlara de ki: "Dünya menfaati önemsizdir, Allah’tan korkanlar için âhiret daha hayırlıdır ve size zerre kadar haksızlık edilmez."4 Nisa 77.

Hicretten sonra savaş (cihat) izni gelince münafıklar düşmanla savaştan korktular, “Keşke bu emir biraz daha sonra gelseydi” temennisinde bulundular.

Bugün savaş ve cihad anılınca eğer korkuyorsak, bu imanımızın zayıflığını gösterir.

MÜCAHİT VE MÜKÂFATI

Gerektiği zaman mü'minlere cihad farzdır ve bu yolda hazır olana da Mücahid denir. Tabii ki Allah katında mükâfatı da pek çoktur. Yeter ki niyet halis olsun:

"-Allah Teâlâ, Cennet mukabilinde mü'minlerin canlarını ve mallarını satın aldı. Onlar Allah (cc) yolunda savaştılar. Harp meydanında şehit ve gazi oldular. Bu, Allah’ın öyle bir va'didir ki, Tevrat’ta, İncil'de ve Kur'an’da sabittir."9 Tevbe 111

Hangi mü'min canını ve malını, sonsuz lûtuf ve ihsan sahibi Rabbine satmak istemez ki! Onlar ölümsüzlüğe ulaştıkları ve ölüm acısını tatmadıkları için Rablerinden; “bir daha öldürülüp tekrar diriltilmeyi, tekrar öldürülüp, sonra diriltilerek yine öldürülmeyi isterler.” Buhari, Cihat 6

Çünkü onlar ölüler değildirler:

"-Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler, lakin siz onu hissedemez, anlayamazsınız."2 Bakara 154.

Allah'ın Rasûlü (sav) Efendimize bir adam gelerek:

"-Hangi insan daha faziletlidir?" dedi. Efendimiz:

"-Allah yolunda can ve malı ile cihat eden mü'mindir," buyurdu. Buhari, cihad 2.

Ebu Zer (ra) de dedi ki;

"-Ey Allah’ın Rasûlü, hangi iş daha faziletlidir, dedim. Peygamberimiz; "-Allah'a inanmak ve O'nun yolunda cihat etmektir," buyurdu. Müslim, iman 136.                    

Cihat o kadar önemli ki, bakınız bu hususta ki bir hadis-i şerifte, cihat isteği ve gayreti olmayan mü'min hakkında ne buyrulur:

"-Bir kimse gaza etmeyerek ve cihada gitmeyi gönlünden geçirmeyerek ölürse nifaktan bir bölüm üzere ölür."Müslim, imare 158.

O halde hepimizde cihad, Allah için savaş ve dini yayma istek ve gayreti olmalıdır. Vatanımıza, inancımıza kastedenlere karşı hazır olmalıyız.

Cihadı güzelleştiren ve kıymetlendiren bir hakikat de, onun sonundaki şehitlik ya da gazilik mertebesidir:

"-Âhiret hayatına mukabil dünya hayatını satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, Biz ona ilerde büyük bir mükâfat vereceğiz. "4 Nisa 74.

İSTİKLÂL MARŞI

Kahraman Ordumuza

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

 *

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!

Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

 *

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

 *

Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,

"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

 *

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

 *

Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;

Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

 *

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?

Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!

Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyâdacüdâ.

 *

Ruhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli:

Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!

Bu ezanlar ki şehâdetleri dînin temeli,

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

 *

O zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım;

Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;

O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.

 *

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

MEHMET AKİF ERSOY