Şimdiye kadar gözlerden ırak bir şekilde devam etmekte olan Gül ile Davutoğlu çatışması, sonunda gün yüzüne çıkmaya başladı.

Gündeme bomba gibi düşen Gül-Davutoğlu kavgası, bir sosyal medya kullanıcısının yaptığı paylaşımda, Ali Babacan’a atfettiği şu sözlerle sahne alıyordu.

 

“Sayın Davutoğlu, ‘Saadet, Gelecek ve DEVA ittifak yapalım’ diye önerdi. Partinin yetkili organlarına götürdük. Başkanlık kurulunda 21'de 21 reddedildi. Bir kişi bile desteklemedi. O bizim kendimizi nasıl tanımladığımızla ilgili bir konu. İstemiyor arkadaşlarımız.”

 

Herkes meselenin ne olduğunu anlamaya çalışırken GP Kurucular Kurulu Üyesi Abdulkadir Baykay, yine kendi sosyal medya hesabından bahse konu açıklamayı alıntılayarak şöyle diyordu.

“En büyük hata sizi adam yerine koyup bu teklifi götürenlerdedir.”

 

Bu karşılıklı atışmadan anlaşılan o ki, “birleşelim” teklifinin, DEVA’nın başkanlık kurulunda oybirliği ile reddedilmiş olması GP’lileri bir hayli rencide etmiş.

Düşünün, 21 kişinin tamamı da; “Hayır, olmaz!” demiş.

Teklife 1 kişinin bile sıcak bakmamış olması da istiskal için yeter neden olmuş anlaşılan…

 

Peki, DEVA, Davutoğlu’nun Gül’e açıkça teslim olduğu anlamına gelen bu teklife neden ‘Hayır’ dedi?

Bu agresif diye nitelendirilebilecek tavrın bir arka planı var elbette.

Şimdiye kadar kimsenin irdelemediği bu hususu, gelin birlikte ele alalım.

 

2014 yılının ufunetli günleri.

Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olacak.

Bununla birlikte bütün Türkiye, “Başbakan kim olur?” sorusunun cevabını arıyor.

Seçimden hemen önce AK Parti içerisinde yapılan anketler ve araştırmalar, Abdullah Gül’ün partinin başına geçeceği, önce genel başkan sonra da başbakan olacağı yönünde bir kanaatin ağır bastığını gösteriyor.

Gül’ün beklentisi de bu yönde…

Sonra beklenmedik bir gelişme oluyor ve Davutoğlu ismi gündemin birinci maddesi haline geliveriyor.

İlk günden beri yanında “danışman” sıfatıyla yer alan, sonrasında da dışişleri bakanı yapılmasında etkin bir rol üstlenen Gül, Davutoğlu’nun umulmadık bir biçimde ve sinsice öne çıkmış olmasından fevkalade bir rahatsızlık duyuyor.

Davutoğlu başbakan olunca da Gül, kelimenin tam manasıyla “ihanete” uğradığını düşünüyor.

Ee, ne de olsa “ihanet eden”, “ihanet edeni” gözünden tanır…

 

Gül ve Davutoğlu sürtüşmesinin ve hatta çatışmasının arka planında bu gerçek vardır.

Gül, başından beri Davutoğlu’nu istemez/sevmez ve zaten bu yüzden ayrı parti kurdular.

 

Şimdi, gözlerden kaçan asıl soruyu sormanın tam zamanı.

Madem, aynı çatı altında olamayacak kadar birbirlerine uzaklar, neden 6’lı masa etrafında bir araya geliyorlar?

Onun da cevabı şu!

Başından beri iddia ettiğim gibi Gül, çatı adaylığı hatırına şeytanla bile işbirliği yapabilecek bir tıynete sahip…

Onun için CHP neyse GP de odur.

Kendisine ihanet ettiğini düşündüğü Davutoğlu’nun, tetikçisi olan DEVA’da bulunmasına müsaade etmez ama Erdoğan’dan 1 oy dahi alabilecekse, muvakkaten katlanabilir.

 

Davutoğlu açısından da durum şudur.

Ne denli niteliksiz birisi olduğunun anlaşılmasını sağlayan başbakanlıktan uzaklaştırılması nedeniyle Erdoğan’a ölesiyle hınç duyuyor ve intikam alabilme uğruna yapmayacağı hiçbir şey yoktur!

İşte bu yüzden, aşağılanmayı göze alıp DEVA’ya bu teklifi götürdü…