Hayatımızda iyi giden şeyler devam etsin isteriz. Sağlığımız devam etsin, iyi geçimimiz devam etsin, ekonomimiz iyi bir halde devam etsin isteriz. Bu aile hayatımızdaki iletişim ve atmosfer için de böyledir. Bunu istemeyen yoktur. Herkes bunun için karşısındakinin bir şeyler yapmasını beklediğinde, sıkıntı ortaya çıkıyor.

Evlilik iyi halimizin artmasına vesile olmalı

Her birimiz evlenene kadar bir birimize hep çok iyiyiz. Bu doğru ve iyi bir şey, inşallah hep daha da iyisiyle böyle olur. Evlilik biraz ilerleyince, artık “Benim eşim”, “Benim yuvam” demeye başlayınca, bize bir rahatlık geliyor ve kelimenin tam anlamıyla kendimizi salıyoruz. Özenli ifade ve davranışlarımız, birileri gelince ve eşlerin bir bine yeni bir şeyler yaptığında aklımıza geliyor. Fakat hayatın her anı birilerini ağırlayarak veya eşlerin bir şeyler alıp sevindirerek, yeni bir şeyler alarak geçecek değil elbette. Eşimizin hiçbir şey alamadığı, kimsenin gelmediği zamanda bile, özenli davranmayı; kendi kişisel kalitesinin bir gereği, insanın ve bu hayatın bir hak edişi olarak görmeye başladığımızda, ilişkiye can veren şeylerin farkına varırız.

Değerli görürsek değer veririz, bu bakış açımızla ilişkilidir

İnsanlar olarak, bir şeye ne kadar değer verirsek o kadar özenli oluruz. Buradaki sıkıntı, “Benim” dedikten sonra, eşimizin bizim olduğuna inanmamız ve eve girdikten sonra “Artık özenli davranmaya gerek yok” gibi inanmaya başlamamızdır. “İkna ettik, gönlünü çeldik, ikimizde istedik ve evlendik. Artık o zamanki gibi davranamaya ihtiyaç kalmadı” gibi davranıyoruz. Bir de, eşimiz yanlış davrandığında, beklentimiz gerçekleşmediğinde, gözümüzden düşüyor, gözümüzden düşenler sözümüzden de düşüyor. Oysa her insan yanlış yapabilir. Her yanlışı, araya mesafe koymak için bir sebep olarak göremeyiz. Yanlış yapmak insanı kötü yapmaz. Önemli olan hem yanlışa sevk edecek şekilde davranmamak, hem de eşimiz yanlış yapınca o yanlışın devam etmemesi ve tahribatının derin olmaması için bize düşeni yapabilmektir. Ve “Bizler bir birimize emanetiz” bilinciyle hareket etmeliyiz.  

Duygular değişince her şey değişebilir

İnsan duygularıyla vardır ve duygularımız, bizi harekete geçiren en büyük etki kaynaklarımızdandır. Hayatımızın en aktif aktörü diyebileceğimiz duygu sevgidir. İnsanı kuşatan, kimi zaman aklın önüne geçen, kimi zaman da hayatın bütün akışını değiştirebilen bir etkiye sahiptir. Gönlümüzde yeri olmayanlar, çoğunlukla hayatımızda da olmazlar. Gönlümüzde biterlerse, çoğunlukla ilişkide de biterler. Böyle olunca, bir duygunun varlığı, ilişkinin de devamı anlamına gelebilir. Bu sebeple, bir ilişkinin sağlığı, duyguların sağlığıdır diyebiliriz. Bunun önemini anladığımızda, duyguların canlı ve dinamik olması için çaba sarf etmemiz kaçınılmaz olur.

Bir eş yokluğa katlanabilir, acıya göğüs gerebilir, hastalığa sabredebilir ve gelebilecek bütün sarsıntılara direnebilir; duyguları güçlüyse, sevgisi devam ederse, eşinden değer görmüşse. Bunlar olmamışsa, kırılganlıklar, alınganlıklar artar, gönlümüzdeki minicik çizikler yaraya dönüşür. Basit tartışmalar bile, uykunun kaçıp gitmesine sebep olabilir. Öyleyse bu risklerin oluşmaması için ve aile temellerinin sağlam olması için, ailede sevgiyi nasıl besleyebiliriz?

Nasipse devamı haftaya.