Bir şeyin var olması oluş kanunlarının devrede olmasına, devamı ise onu hayatta kalma şartlarının devamına bağlıdır. Çiçeğin hayatta kalabilmesi için toprağa, suya ve güneşe ihtiyacı vardır. Bedenimizin, aklımızın, duygularımızın ve maneviyatımızın da gıdaları vardır ve her birisinin varlığının devamı için zamanında, doğru ve yeterli bir şekilde beslenmesi şarttır. Duygularımızın gıdası, sevgi ve değer ifade eden sözler, bunlarla harmanlanmış davranışlar, nezaketli ve özenli yaklaşımlar diyebiliriz. Hayat yolculuğunda bizler kimi zaman beklenmedik sıkıntılarla karşılaşabilir, sırtımızda bir ton yükle yokuş tırmanıyor gibi ilerlemek zorunda kalabiliriz. İşte o zamanlar, iki sevgi kaynağının bizi kuşatması nefes aldırır ve rahatlatır ve hamd ederek ilerletir.  

Sevginin taşınması, üretilmesi ve iletilmesi; vazgeçilemez bir sorumluluktur

Bu iki sevgi kaynağından birincisi, Allah’a (c.c) olan sevgimiz, ikincisi ise eşimize olan sevgimizdir. Sevgi insanın bütün kimyasını bir anda değiştirebilir. Var olan her şey tezahürleri ile kendini belli eder. Sevgi de kimde bulunursa önce o sevgiyi taşıyanı sonra da o sevginin muhatabını değiştirir, dönüştürür. İçteki bu dönüşüm, bakışlardan, sözlerden, yaklaşımlardan dışa yansır. Çünkü insan içinde taşıdıklarının toplamından ibarettir. Bir şey çok zayıf iken işlevsel olmaz. Aktif olmasını istediğimiz şeyleri hayatta tutabilmek için özel çaba sarf etmeliyiz. Bunların başında sevgi gelir. Pek çok evlilik sevgi dibe vurduğu için biter. Oysa sevginin beslenmesi için pahalı gıdalara ihtiyacı yok. En yoksul insanların evinde bile, sevgi ile pişirilen bir tencere çorba ve yanındaki bir dilim kuru ekmek, baldan börekten daha tatlı gelir. Aslında bizler, insanın gönül gıdasının, midesi için gerekli olandan daha önemli olduğunu anlayabildiğimizde, hayatımızda pek çok şey değişebilir diye düşünüyorum. Çünkü sevgi içten dışa yansıyan bir cevherdir ve kendisini seven başkalarını sevme mertebesine ulaşır.

Peki sevgiyi nasıl besleriz?

Sevgi değer gördüğü yere akar. Değer verdiklerimize özenli davranır, incitmemek için çaba gösteririz. İstediklerini yapmaya, istemediklerinden kaçınmaya ve ihtiyacı olanı hemen gidermeye çalışırız. Sevgiyi ifade etmek için özel bir zamana, mekâna ve imkâna ihtiyaç yoktur. Bir eş, sevgisini göstermek isterse, gözleriyle, sözleriyle ve hareketleriyle bunu dolu dolu hissettirebilir. Sevgi dolu bir bakış, güzel bir çift söz, ev işlerine küçük bir yardım, yerinde bir iltifat, sevdiği şeylerden almak tattırmak, sevdikleriyle buluşturmak gibi, sayısız vesileler bulunabilir. İyi zamanlarda yapılacak bunlar ya da benzer jestlerin yanında, asıl sevgi, zor zamanda ortaya çıkar. Bazı şeyler bizim istediğimiz gibi olmayınca, her hangi bir kayıp ya da zarar söz konusu olduğunda, var olan sevgimiz bizi nasıl davrandırıyor, işte asıl mesele budur. Normal zamanda anlayış ve davranış bütünlüğü olursa, zor zaman da bu bizi ciddi anlamda koruyucu olacaktır ve sevgisiz kalmaya karşı bizi koruyacaktır. Çünkü sevgisiz kalan gönül çatacak yer, takılacak çentik arar. İlâveten, sevgi Allah (c.c) sevgisiyle güçlendirilirse, bizi hem içten hem de dıştan koruyucu bir kalkana dönüşecektir.