Beyni moruğa çıkmış bir dinozorun, psikolog kostümüyle saçmaladığı şeyler şaşırtıcı değil. Bakmayın siz esip gürleyenlere. Sürekli bu yobazlara kendini beğendirmeye kalkan muhafazakâr gevşeklik, biraz kızar, sonra tekrar o pespayeleri baş tacı eder. İslam’la alakası olmayan ‘’İslami Dayanışma Oyunları’’nı bile aşkla metheden satıhçı kadrodan, fazlası zaten beklenemez.

Neyse, dağıtmayalım…

Meseleyi yalnızca ‘’Başörtülülerden psikolog olmaz, meslek etiğine aykırı, nötr olamazlar’’ sığlığında ele almak istemiyorum.

Zira metroda gördüğü tesettürlü bir kadına tüküren geri zekalıdan, anaokulu çocuklarına başörtüsünü cahillik, mini etek giyip şapka takmayı da özgürlük ve aydınlıkmış gibi anlatan ahmağa kadar; hepsi aynı karanlığın temsilcisi… Statüleri, yaşları, meşguliyetleri fark etmiyor. Sokak züppesi de profesörü de aynı.

Bize uzak, yabancı, kurak bir dünyanın çocukları bunlar. Kamusun namusuyla oynayan, dehayı paçavralaştıran ve hakikati idam sehpalarında doğrayan devrimbaz haşarılıkların evlatları…

Çizdikleri bir ahlak skalası, bir çağdaşlık şablonu var. Kendi kısır, kusurlu ve ölümlü fikirlerini, ilahi ahlak hükümlerine karşı alternatif olarak sunuyor ve bu zavallılığı bir medenilik ölçüsü addediyorlar. Ona uymayanları da ‘’ahlaksız’’, ‘’cahil’’ ve ‘’gerici’’ gibi kokuşmuş kalıplara sıkıştırıyor, diledikleri etiketi üstümüze yapıştırıyor, müthiş bir pişkinlikle bize ne yapıp ne yapmayacağımızı söylüyorlar…

Yüz yıl boyu olgunlaşan resmî ideoloji, zihin dünyalarını vahşice zehirlemiş durumda. Kafalarındaki ‘’öteki taraf’’a karşı bitmeyen bir ‘’antipati’’ besliyorlar. Üstelik bu zehri nesilden nesile aktarıp, diri tutma gayreti içerisindeler. Günbegün çığlaşan bir kin ve her an harekete geçmeye hazır bir saldırı potansiyeli taşıyorlar. Sonra da ‘’kutuplaştık’’ diye yaygara koparıyorlar.

Dillendirilenin tersine işleyen bir mahalle baskısı mevcut. Kültürel iktidarın ideal kodları halen ‘’reset’’lenebilmiş değil. Sadece daha az aktif. İlk fırsatta, daha güçlü bir virüsle ‘’update’’ edilmeyi bekliyor…

Müslümanlar, öz toprağında, bir asırdır bu despot realiteyle boğuşuyor.

Benimsedikleri hayat nizamı, putlarının doktrinlerine tapınmaktan ibaret. Kuşaktan kuşağa sorgulanamaz, eleştirilemez ve tazesi önerilemez bir refleks…  

Dünü, bugünü ve yarını ancak bu ilkel refleksle okuyabiliyorlar.

Böyle eğitiliyorlar çünkü. Tektip üretilen ‘’android’’ robotlar gibi hepsi. Tamamı aynı taşeron fabrikanın ürünü. Her yerde, her sahada mantar gibi çoğalıyorlar. Ters giydikleri ‘’laiklik’’ zırhına güvenip, başımıza kabadayı kesiliyorlar.

Dolayısıyla temel problemlere keskin çözümler getirilmedikçe; başörtüsünü, takkeyi, sakalı ‘’öcü’’ gibi gören, insanları görünüşüne göre yargılayan, kendinden olmayana hayat hakkı tanımayan çöp kafalılar, muzırlık yapmaya devam edecek. Kirlettikleri havayı her zaman soluyacağız…

Tavrımız net:

Bunlara hoşgörü ile yaklaşmayacağız.

Devamlı has değerlerimize saldıran, inanışlarımıza hakaret eden, bölücü ezberleri kibirle süsleyen bayat zihniyete prim verecek değiliz. “Kılık kıyafetime, düşüncelerime, yaşam tarzıma, inançlarıma karışamazsın’’ gevezeliği yapıp; kendi gibi giyinmeyen, düşünmeyen, yaşamayan, inanmayan kim varsa aşağılayan, yaftalayan müsvedde tiplerle işimiz olmaz.

Bunlarla hiçbir surette ‘’empati’’ kurmayacak, ‘’sempati’’lerine talip olmayacak, uyduruk ‘’etik’’leriyle barışmayacağız.

Bu saygısız cahillere zerre saygı duymayacağız.

Asla ‘’nötr’’ olmayacağız.