70’li yıllarda ilkokulda okurken Türkiye’nin ekonomik haritasını ezberlerdik. Haritada çok şey olmadığı için öğrenilmesi kolaydı. Ülkemizin farklı coğrafyalarına serpilmiş üç beş fabrika ve birkaç gıda ürününden başka bir şey yoktu. Şeker, çimento ve demir çelik fabrikaları gibi tesislerin yanı sıra pamuk ve fındık gibi ihracat ürünleri ile yetinirdik. Nereden nereye geldik! Rahmetli Özal'ın deyimiyle: “Doğu’nun makûs talihini yendik." Gerçekten çağ atladık, çağdaş olduk. Bir tek petrolümüz yok, her şeyimiz var “elhamdülillah.”

Bu ülkenin en kıymetli "cevheri"; üreten, zeki ve çalışkan insanlarıdır. Önü açılınca taşı sıkıp suyunu çıkaracak kadar cesur ve gözü kara girişimcilerimiz var. Yeter ki önünü açın, engel olmayın, bakın ne icatlar çıkarırlar. Yönlendirip istikamet verirseniz kendi yaptığının yüz katını yaparlar. Atalarımızın “fetih” ruhu yeni nesil ticaret erbabında kendini gösteriyor. İş dünyası zor zamanda çok iyi işler başarıyor.

Dünyanın neresine giderseniz gidin Türk işadamları ile karşılaşırsınız. Türkiye'de adını hiç duymadığımız firmalar, haritada yerini bilmediğimiz ülkelerde şampiyonlar sınıfındalar. Onlar nerede olurlarsa olsunlar gönülleri buradadır.

Sadece dışarıda mı? İçeride de her alanda çok başarılı iş adamları var. İhracat yapmadığımız ülke yok gibidir. Ağır sanayiden savunma sanayiye, ileri teknolojiden siber güvenliğe kadar her sahada dünya standartlarının üzerinde üretim yapıyorlar. Dünyada kim neyi iyi yapıyorsa bizim iş dünyamız en az onlar kadar başaralı hatta daha da iyisini yapacak kapasite, tecrübe ve birikime sahipler.

Sanayi alanında batı ülkeleriyle yarışmak için zamana ihtiyacımız var. Çünkü onlar 150 yıldır üretiyorlar. Biz sanayi üretimine çok geç başladık, o nedenle açığımız çok büyük görünüyor. Ancak çok hızlı bir şekilde açığı kapatıyoruz. Pandemi nedeniyle yaşanan büyük krizden üreterek çıkma başarısını gösteren nadir ülkelerden birisiyiz. Üretiyoruz, hem de kaliteli üretiyoruz. Ürettiklerimizi dünyaya satıyoruz. O nedenle her ay ihracat rekoru kırıyoruz. Dünyanın en büyük fuarlarında ilk sıralarda katılım sağlayarak her alanda var olduğumuzu ortaya koyuyoruz.

Üretim, istihdam, ihracat eksenli çalışmanın sonucu olarak fabrikalarımız, organize sanayi bölgelerimiz yetmemeye başladı. Sanayiciler daha büyük tesisler yapmak için yer talepte bulunuyorlar. Devletimize düşen ise bu taleplere hızlı cevaplar verip çözümler üretmektir. Bu fırsatlar kolay ele geçmiyor, geç kalmayalım, kâinatta boşluk yok. Üretim başka ülkelere kayabilir.

Üretim beraberinde istihdamı getiriyor. Sanayicilerimizin en büyük sıkıntılarından birisi de nitelikli eleman bulamamak. Bir taraftan yüksek işsizlik oranlarından şikâyet ediyoruz diğer taraftan iş adamları çalıştıracak eleman bulamıyor. Bu açığı da çözmek için meslekî eğitime önem vermemiz gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki Eğitim Merkezleri’nde eğitim alan gençlere lise diploması vererek büyük bir devrim yaptı. Meslek liselerinin de desteklenmesiyle sorunların zaman içinde çözüldüğünü göreceğiz. Okul-sektör işbirliğinin güzel örnekleri ortaya çıkıyor.

Sürekli kötülük çemberini büyütenlere inat, Türkiye’de üretim alanında iyi hem de çok iyi şeyler oluyor. Bilmem farkında mısınız?