“Bizim elimizdeki seçmen bilgileri YSK'nın elinde bile yok. Her seçmeni, sandığa ilk kez gidip oy kullanacak seçmeni de biliyoruz. Evlerini, adreslerini de biliyoruz. Doğum yerlerine de bakıyoruz. Suriye doğumlu, Afganistan doğumlu hepsine bakıyoruz…”

 *

Bu sözler CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ait.

“Merd-i Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler” deyiminin hiç bu kadar anlamını bulduğunu görmemiştim.

 *

Kılıçdaroğlu, övünmek için bu sözleri söyledi ama arkasından gelebilecek olan soruları akıl edemedi zahir.

Mesela, “ne demek YSK’nın elinde olmayan bilgiler?”

“YSK’nın elinde bile olmayan bilgi nedir?”

“YSK’daki bilgilerin tamamen legal bilgiler olduğu gerçeğinden hareketle, onlarda olmayan bilgiler otomatikman illegal bir biçimde elde edilmiş olmaz mı?”

 *

Bunlara daha birçok soru ekleyebiliriz elbette.

Lakin asıl soru şu!

Sahi siz milleti fişlediniz mi?

 *

Kılıçdaroğlu bu sorulara kulaklarını tıkamış vaziyette

İçişleri bakanı, adalet bakanı ve birçok ilgili ve yetkili, mütemadiyen, “fazla olan bilgi nedir?” diye sorduğu halde sanki o iddialı sözü söyleyen kendisi değilmiş gibi kulağının üzerine yatmış tabir-i amiyane ile…

Hakkındaki, “suç duyurusu yapılacak” ifadelerini bile duymazdan geliyor ilginç bir biçimde…

 *

Kılıçdaroğlu’nun suskunluğu açık bir şekilde şunu gösteriyor…

Kendisine, mahiyetini kamuoyunun bilmediği bu bilgileri, legal olmayan kişi yahut odaklar servis etti.

“Bizi fişlediniz mi yoksa?” sorusunu duymazdan gelip üzerini örtmeye çalışmasının başka bir açıklaması olamaz!

  *

Servisi yapan kişi yahut odaklar, böyle bir şayianın vuku bulmasından elbette ki, ciddi bir rahatsızlık duydular.

Kim bilir belki de içlerinden; “bu herife de gizli bir şey söylemeye gelmiyor” demişlerdir.

 *

İşte altını çizerek vurguladığımız bilgi servisiyle, destekledikleri oluşumun, seçimleri manipüle edecek mahiyette bir operasyon enstrümanına sahip olmalarını sağlamak amacı taşımaktadırlar.

Yoksa fazladan bir bilgi aktarımını zerre kadar önemsediklerini sanmam…

 *

Yeri gelmişken şu hususa da değinmeden geçmeyelim.  

Şuna hiç şüpheniz olmasın ki, başta İstanbul olmak üzere birçok büyükşehir belediyesi, bu manipülasyon kabiliyetine sahip enstrümanlar vesilesiyle el değiştirmiştir.

 *

Bundan başka olarak ‘asıl soru’ diye altını çizdiğimiz, “fişleme” olgusu da bir hayli önemli…

Malum, Kılıçdaroğlu ve avenesi, her vesile ile düşman belledikleri kimselere “yargılayacağız” tehdidi savuruyorlar.

Bu sözler, kuru bir tehdidin ötesindedir kuşkusuz.

Bana öyle geliyor ki (Allah korusun eğer kazanırlarsa), seçimin ertesi günü; içeriye alınacaklar, enterne edilecekler ve belki de infaz edilecekler, bu ‘fazla bilgiler’ sayesinde hiç zorlanılmadan halledilmiş olacak.

 *

Kılıçdaroğlu’nu bu ölüm sessizliğine mahkûm eden işte, bu iki can alıcı gerçektir!