Kur'an-ı Kerim'in nazil olduğu dönemlerde sigara yoktu. Dolayısıyla Kur'an ve Sünnet'ten açık bir hüküm de beklenemez. 15. asırdan sonra ortaya çıkması ve zamanla İslâm dünyasına girmesi ile onun hakkında konuşma ve ulema arasında fetvalar da ortaya çıkmaya başladı. Zararlarının bilinmemesinden dolayı mubah diyenler olduğu gibi, keyif verici etkisi ve rahatsız edici durumundan dolayı “mekruh” diyen âlimler de oldu. Bir kısmı da tiryakilik meydana getirmesi ve israf olması yönüyle tahrimen “mekruh” yani “haram” dediler. Günümüzde sigaranın 2000 çeşit zehir içerdiği, yüzlerce hastalığa ve hele kansere fazlaca sebep olduğu tıbben tespit edilince, artık doğrudan doğruya "haram" fetvası verildi.

Bir kaç defa kalp krizi geçiren bir kardeşimiz şunları anlatmıştı:

-Eşim hastaneye gitmiş ve tahlil vermişti. Sonuçlar çıktığı zaman doktor bey bakar ve şöyle der; -Yenge sen ne kadar sigara içiyorsun böyle?

Eşim şaşırır ve “Ben sigara içmem doktor bey” der. Doktor o zaman “Eşin mi çok içiyor” der ve o da “Evet” deyince; “Yazık, çok duman altı olmuşsun” deyip benim bırakmamı ya da onun bu durumda uzak durmasını tavsiye eder.

Televizyonda bizzat dinlediğim bir doktor da şöyle demişti bu konu hakkında:

-Ben sigara içen bir kimseydim. Yemek sofrasına oturduğumuz zaman eşim ve çocuklarım benden uzak duruyor ve ben de buna bir anlam veremiyordum. Ne zaman ki sigarayı bıraktım, yakınıma gelmeye başladılar. Anladım ki ben sigara içerek hem kendime hem de onlara zulmediyormuşum. Tabii ki özür diledim ama yıllarca eşim ve çocuklarıma yaptığım zulmü bu özür kapatabilir mi?

SİGARA SAĞLIĞA ZARARLIDIR

Okuma yazmayı öğrenen bir çocuğun sigara üzerindeki yazı dikkatini çekiyor ve babasına gösteriyor:

-Baba burada sigara sağlığa zararlıdır yazıyor, diyor ve tabii ki adam ne diyeceğini bilemiyor.

Böyle bir durumda çocuk babasına imrenecek olsa ve baba da bunu fark ederek; yavrum bu çok kötü bir şey, sakın sen ilerde içme, dese, çocuk demez mi; kötü de sen niye içiyorsun baba, diye.

Acaba iç organlar ne durumda? Sigara içen ve içmeyen iki kimsenin akciğerini yan yana koymuşlar. Görünce insan korkuyor. Ya diğer organlar! Sadece bir sigara, sinüsleri doldurup mideyi sıkıştırabilir ve kalp atış hızı ve tansiyonu yükseltebilir. Hatta beyindeki duygusal merkezleri değiştirmeye başlar. Tiryakilerin bu konuda tıbbi bilgileri detaylıca okumaları gerekir ki vaz geçsinler.

HASSAS DAVRANMASI GEREKEN MESLEK SAHİPLERİ

1- Doktorlar: Tahlil ve filim sonuçları çıktığı zaman hastasına sigara mı içiyorsun, bak organları perişan etmiş diyen doktorun sigara içiyor olması, ne kadar abes bir şeydir.

2- İmam, müezzin, Kur'an kursu hocası gibi öncü insanlar: Halkla iç içe olan ve insanlara haram ve helâli anlatan kimselerin sigara içmesi de, gerçekten uygun olmayan bir haldir. Hele bir de sakalı varsa, ne kadar kötü bir görünüm arz eder.

3- Öğretmen ve akademisyenler: Bizzat eğitimin içinde olan ve talebe yetiştiren bu kardeşlerimizin sigara içtiğini gören öğrenciler, nasıl bir duygu içerisine girer acaba?

4- Anne babalar: Eskiden daha çok babalar içerken şimdiki duyumlarımıza göre, annelerin de içmesi ailedeki düzen ve disiplini alt üst ettiği gibi, yavrularına da kötü bir alışkanlığın kapısını açacaktır. Bu durum onlara hem maddi hem de manevî büyük bir kayıp olacaktır. Rabbimiz cümleyi kurtarsın. Tabii bunun için kesin bir karar ve etkin bir irade gerekir. Bir anda atan ve yıllardır içmeyen kardeşler bilirim. Buna en çok sevinen de aile efradı olur.

MADDİ BOYUTU

İşin maddi boyutuna gelirsek; evvelden beri hep tiryaki insanları bu konuda uyarır her yönüyle sakıncalarını anlatır en sonunda da; kaç yıldır içiyorsun diye sorardım? 40 yıl derdi meselâ. Peki, buna verdiğin parayla bir ev alamaz mıydın? deyince de; alırdım derlerdi. Başka söze ne hacet!

HÜKMÜ

Biliyoruz ki Kur'an-ı Kerim'in nazil olduğu dönemlerde sigara yoktu. Dolayısıyla Kur'an ve Sünnet'ten açık bir hüküm de beklenemez. 15. asırdan sonra ortaya çıkması ve zamanla İslâm dünyasına girmesi ile onun hakkında konuşma ve ulema arasında fetvalar da ortaya çıkmaya başladı. Zararlarının bilinmemesinden dolayı mubah diyenler olduğu gibi, keyif verici etkisi ve rahatsız edici durumundan dolayı mekruh diyen âlimler de oldu. Bir kısmı da tiryakilik meydana getirmesi ve israf olması yönüyle tahrimen mekruh yani haram dediler. Bu konuda ulema arasında tartışmalar bile oldu.
Ancak son 50 yıl ve gelinen bugünlerde, sigaranın 2000 çeşit zehir içerdiği ve yüzlerce hastalığa ve hele kansere fazlaca sebep olduğu tıbben tespit edilince, artık doğrudan doğruya "haram" fetvası verildi.

Yukarıdan beri yaşanılanlarda görüldüğü üzere, hem bedenen hem de madden verdiği zararlar sadece içenlere değil, ortamda bulunanlara bile çok zarar vermektedir. O halde hem içilmesi hem de satılması haramdır.

Şüphesiz ki haramların da bir derecesi vardır. Sigara bir içki gibi değil ama insanı tedricen ölüme götüren bir bitkidir. Onda insanı tiryaki yapan ve asla kendisi olmadan durulmayacak hale getiren nikotin maddesi vardır. Nice insanlardan duymuşuz ki, ‘ekmeksiz kaldım ama sigarasız kalmadım’ dedirtmiştir. Bu gerçekten felakettir. Çocukluğumuzdan bu yana gördüğümüz bu tiryakiler, çoluk çocuğunun rızkını bu merete vermişler ve büyük bir vebale de girmişlerdir.

PEYGAMBER EFENDİMİZİN HZ. MUAZ’A SORUSU

Her haram ve helâl hükmünün Kur'an ve Sünnet'te belirtilmiş olması mümkün değil tabii ki. Efendimiz (sav) Hz. Muaz'ı Yemen’e vali olarak gönderirken: "Sana herhangi bir dava getirildiği zaman nasıl ve neye göre hüküm verirsin?" diye sordu. Muaz, "Allah'ın kitabındaki hükümlerle hüküm veririm," dedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz, "Eğer Allah'ın kitabında onunla ilgili bir hüküm bulamazsan neye göre hüküm verirsin?" diye sordu. "Resûlullahın Sünnetine göre hüküm veririm," dedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz bu sefer, "Resûlullahın Sünnetinde de onunla ilgili bir hüküm bulamazsan ne yaparsın?" diye sordu. "O zaman, kendi görüşüme göre içtihad eder, hüküm veririm," dedi.

Resûl-i Ekrem Efendimiz bundan son derece memnun oldu. Bu memnuniyetini şöyle ifade etti:

"Allah'a hamdolsun ki, Resûlullahın elçisini, Resûlullahın razı olduğu şeye muvaffak kıldı." (Tabakât, 3: 584; Müsned, 5: 230; ibn-i Kesîr, Sîre, 4: 199.)

Bu hadise göre Kur'an ve Sünnet'te bir konu hakkında açık bir delil bulunmazsa yine Kur'an ve Sünnet ışığında fetva verilmesi uygun görülmüştür. İşte bu da bize edille-i şer'iyyeyi hatırlatıyor. Yani şeriatın delilleri 4 tür. Kur'an, Sünnet, İcma-ı Ümmet ve Kıyas-ı Fukaha. Tabii ki daha istidlal yolları vardır. Bu delillerle yeni çıkan meselelere âlimler açıklık getirebiliyor ve fetvasını veriyor ki bu, gerçekten ümmet için rahmettir.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş bu konuda şöyle demiştir: Dünyada bir yılda 8 milyon 200 bin insan sigaradan ölüyor. Pis olan şeyler haram kılınmıştır. Sigaranın temiz olduğunu düşünen var mı? Sigara içen hem israf ediyor, hem de hastalanıyor. Alkol ve uyuşturucu neyse sigara da odur.

SONUÇ

Bunlardan sonra günümüz âlimlerinden Hayreddin Karaman hocamızın bu konuda kendisinin özetlediği görüşlerini aktaralım:

1) Tütünün mubah olduğunu söyleyenler zararı olmadığı ve Şârî’ (Allah) tarafından menedilmediği deliline dayanmışlardır. Hâlbuki:

a) Sigaranın zararı bugün ilmen, kesin olarak bilindiği için zararsız denemez.

b) Şâri’in menetmediğini söylemek de isabetli değildir. Çünkü Şârî’ her haramı ismen zikretmemiştir. Hüküm kaynakları yalnız sarîh ve husûsî nasslar değildir. Nasslarda geçenlerin haram kılınış dayanaklarına (illetlerine) bakılarak yapılan kıyaslar ve diğer istidlâl yolları vardır.

2) Sigara içmek mekruhtur diyenlerin dayanağı, kıyasla sabit bir hükme “haram” demekten çekinmeleri ve sigaranın zararları hakkında kesin bilgi sahibi olmamalarıdır.

3) Sigara içmek (özellikle tiryâkilik) haramdır diyenlerin mesnedi zarar, isrâf ve nafaka mükellefiyetidir.

Zarar: Sigara hem içenin sıhhatine, hem de yanında bulunanların sıhhat ve rahatına zarar vermektedir. Rasûl-i Ekrem (sav): “Ne doğrudan ne de karşılık olarak zarar vardır” buyurarak zarar vermeyi menetmiş (Ahmed, Müsned 5/327; Muvatta’, K. el-Akdiye, 31; İbn Mâce K. el-Ahkâm, 17) Allah Teâlâ da “kendinizi elinizle tehlikeye atmayın...” (el-Bakara: 2/195), “kendinizi öldürmeyin,” (en-Nisâ: 4/29) buyurmuştur.

İsrâf: İsrâf malı faydasız yere harcamaktır: “Yiyiniz, içiniz, isrâf etmeyiniz” âyeti (el-A’râf: 7/31) ile “Peygamber (s.a.v.) malın boşa harcanmasını yasakladı,” hadisi, isrâfı haram kılmaktadır (Buhârî, K. ez-Zekât, 18; Husûmât, 3; İ’tisâm, 3; Müslim, K. el-Akdiye, 14).

Nafaka mükellefiyeti: Kocalar, babalar ve muhtaç yakınlarına bakan erkekler, nafaka (onların yiyecek, giyecek, mesken, tedâvi ihtiyaçlarını temin) ile mükelleftirler. Bundan keserek sigaraya para vermek haramdır… Nargile ve enfiye gibi alışkanlıkların hükmü de sigara alışkanlığı gibidir.

Evet, kırk yıl öncesinden beri bunu diyorum. Sigaranın hükmü için Kur’an’da “Sigarayı haram kıldım” gibi bir cümle aramak bilgisizliktir. Kur’an-ı Kerim altı yüz sayfa civarındadır, ondan ve sünnet kaynağından çıkarılan bilgi ve hükümler, kütüphaneleri dolduracak kadar çoktur ve bu hükümlerin içinde haram, mekruh, mubah, mendub, vacib ve farz olanlar vardır.

Konumuzla ilgili olarak araştırılacak husus sigaranın ne kadar zararlı, israf ve zulüm olduğu ve bu nitelikte olan bir şeyin İslam’da hükmünün ne olacağıdır. Ben “zararı kesin ve büyük, hükmü de haramdır” dedim ve diyorum.

Nesillerimizin temiz, ahlâklı, edepli, hayâlı ve ahiret kazancı olması için, önce kendilerimiz içmeyelim. İçiyorsak hemen atalım. Yok mu bunu atacak kadar irademiz? Onun yerine Kur’an okuyalım, Namaz kılalım, zikirle meşgul olalım. İşte o zaman şeytanın arkadaşı olan sigara, arkadaşıyla birlikte yanımızdan gidecektir. Rabbim böyle bir sonucu lütfeylesin!