Yürüyorduk... Bir yol vardı, yürünecek... Kolay olanıydı şimdiye kadar geride bıraktığımız mesafe. Yanımdaki adamı görmedim dururken. 'Yürüyeceğiz...' diyordu. Ben bunu ayaklarımız kırılsa da yürüyeceğiz diye algılıyordum. Kemiklerimiz sızlayana, etimiz sarkana, yüreğimiz yeter diyene kadar değil, yol aldıkça yürüyecektik... Kaç zamandır yürüdük böyle? 'Zaman durup bizi seyreder bilmez misin? Bu zamanın doğuşuyla değil, insanın doğuşuyla başladı' demişti, yanımdaki adam. Zaman durdu, biz yürüdük. Bekliyorduk... Onlar yola vurmuşlardı canlarını. Kiminki daha kolaydı? Giden mi kalan mı daha zorda, sormuyorduk. Beklemek kolay diyordu yaşlılar. Emzikli kadınlar çocuklardan daha çok sızlıyorlardı. Kanayan bir yaranın sızlayan yerine oturup, doymak bilmeyen bebelerini emziriyorlardı kadınlar. Aç doyurulup, tok yatırılınca başlıyordu sızının en çürüğü. Beklemeye duruyordu toprağı kurumuş tarlalar. Susuzluk neydi? Gidenlerden geriye kalan bir karabasan gibi çöken vehimler miydi yoksa? Kadınlarımız biliyordu onu. Zaman bir tarafta, biz öteki tarafta durduk ve yürüyenlerin ayak seslerini bekledik bu ses vermeyen çöl kumlarının acımasız sıcağında. Beklemek çöldü.

...

Şimdi sırası değil, biliyorum.

Yorgunsun. Bezginsin. Kırıksın. Duydukların, gördüklerin, bildiklerin seni içine çekti. Kaybolmak istiyorsun belki de... Bilmem.

Geçen gün bir rüya gördüm. "Hayrola, hayırdır inşallah" diyecek mecalin yok, biliyorum. Gördüm işte. Güzel bir rüyaydı. Hani, hep öyle başlamaz mıyız iyi rüyaları anlatmaya.

Güzel bir rüya bile seni heyecanlandırmıyor. Hayat yorgunusun... Olabilir. Rüyalara sığınmayacak kadar gerçeğe batmışsın belki de.

Ben, sık sık ölülerimi görürüm rüyamda. Ferah yüzleriyle görürüm onları.

Kağıt mendil satan o sümüklü çocuklar, hiç mi dikkatini çekmez? Benim fazlasıyla dikkatimi çeker. Alıp, o çocukların burunlarını silesim gelir. Şöyle avuç dolusu suyla yüzlerini yıkayıp, o yüzlerinden şap diye öpmek... İşte öyle bir rüya gördüm.

Bir çay demle bari!.. Hani, köpekler korkanlara saldırırmış ya... Bunu her çocuk bilir. Ya da bunu bir zamanlar çocuk olan herkes bilir. Sen, hayattan yoruldukça o üzerine Yörük yorganı gibi örtünmez mi sanıyorsun?

Neyse, güzel bir rüya görmüştüm ve bu bunu paylaşmak istemiştim. Sen yorgunsun. Ört üzerini, bari üşüme. Hem üşüyenler daha çabuk soğurlar yaşamaktan.

...

Bekleyen, soğumazmış.