Ukrayna savaşı en çok Avrupa’yı etkiliyor. Enerji fiyatları ve enflasyon görülmemiş seviyelere ulaştı. Avrupa ekonomilerinin önümüzdeki yıl daralması ve işsizlik rakamlarının yükselmesi bekleniyor. Büyük resesyon kapıda.

Buna rağmen Rusya’nın Ukrayna’ya karşı 20 Şubat 2022’de başlattığı işgal girişiminden beri hem AB hem de önde gelen Avrupa devletleri savaşı durdurmak ya da en azından dondurmak için ciddi bir inisiyatif geliştirebilmiş değiller.

Stratejik otonomi, “Avrupa kendi kaderini kendi ellerine almalı”, Savunma birliği gibi söylemler ve projeler buhar oldu. AB bir aktör olarak adeta ortadan yok oldu.

Soğuk Savaş sonrası doğu Avrupa’da attığı adımlarla Rusya’yı kışkırtarak Ukrayna bataklığına çeken Amerika Birleşik Devletleri adeta kıtanın kaderini belirliyor.

ABD’nin Ukrayna savaşı ile bir taşla birçok kuşu vurmayı hedeflediği ve bu hedeflerden bir kısmına çoktan ulaştığı kesin.

Öncelikle Rusya’yı Afganistan olduğu gibi yıllarca içinden çıkamayacağı ve kaynaklarını tüketeceği bir bataklığa çekti.

İkinci olarak Avrupa kıtasındaki stratejik otonomi ve savunma birliği gibi hayalleri daha başlamadan bitirdi.

Üçüncü olarak yıllardır ikna edemediği Avrupa ülkelerini silahlanma harcamalarını arttırmaya mecbur bıraktı. Amerika Avrupa’ya soğuk savaş sırasından olduğu gibi yeniden adeta peynir ekmek gibi silah satmaya başladı.

Dördüncü olarak ucuz Rus doğalgazına bağımlı olan Avrupa’yı Amerika’dan LNG ithal etmeye mecbur bıraktı.

Bu liste böyle uzayıp gider...

Bundan dolayı ABD’nin savaşın durması gibi bir hedefinin olmadığı çok açık. Aksine savaşı ve krizi daha da derinleştirecek adımları atma konusunda oldukça kararlı. Putin bunu gördü ve kısmı seferberlik ilan etti. Görülen o ki savaş uzun ve kanlı olacak.

ABD önderliğinde Batılılar Ukrayna’ya sevk ettikleri silah sistemleri ve verdikleri teknik destekle Putin’i öyle köşeye sıkıştırdılar ki bugün Rusya’nın Ukrayna’dan onurlu bir çıkış için taktik nükleer silahları kullanabileceği zikredilmeye başlandı.

Halbuki daha savaşın başında Türkiye Putin’e bu imkânı sağlayacak ve savaşı durduracak diplomatik girişimleri başlatmıştı.

Hatırlayın Antalya diplomasi forumunda iki tarafın dışişleri bakanları savaş başladıktan sonra ilk defa bir araya gelmişler hemen akabinde ise İstanbul’da ateşkes görüşmeleri başlamıştı.

Savaşın başındaki şoktan dolayı anlaşmaya yatkın olan Ukrayna tarafı bir elin devreye girmesiyle görüşmelerdeki tutumunu değiştirdi. Sonrası ise çorap söküğü gibi geldi. Kriz derinleştikçe derinleşti.

Türkiye ise tüm dünyanın takdirini kazanarak tahıl koridorunun kurulması, esir takası gibi konularda arabuluculuğunu sürdürmeye  ve  iki taraf arasındaki diyalog kanallarını açık tutmaya devam etti.

ABD’nin Türkiye’nin bu politikasından memnun olmadığı çok açık, Batı Avrupa devletleri ise minnettar ama açıktan Türkiye’yi desteklemekten çekiniyorlar. Çünkü stratejik otonomi onlar için bir hayal, Türkiye için ise bedelini ödeyerek elde ettiği çok değerli bir kazanım.