İnsan neden bir başkası gibi davranmaya çalışır ki? Hatta bir başkasından da fazla; karşı durduğu, karşısında olduğu bir hâle bürünmüş gibi görünmeyi neden tercih eder? Bence önemli bir soru bu ama cevabı şimdilik benim için o kadar da önemli değil. Zira asıl sorum şu; bu şekilde davranan, yıllarca karşısında durduğu hatta düşmanı olduğu birilerine “ben de sizdenim” demeye çalışan birine diğer insanlar inanır mı?

Garip bir zamandan geçiyoruz. Hem de çok garip. Hani at izi ile it izinin birbirine karıştığı ve yine ne garip ki itlerin de kendinin at olduğunu söylediği bir zaman bu. At olduğunu iddia edenler kendilerini ne kadar garip ve saçma bir hâle soktuklarının farkındalar mı bilmiyorum. Ama ya farkında olmalılar ya da ahmak. Her ikisi de hayret verici. Peki bunu görenler ne diyor buna? Yani çıkıp da kendinin bir başkası olduğunu iddia edenin tipine, hâline bakıp da inanıyorlar mı?

Yazdıklarım garip geliyor şu anda biliyorum ama bence tam da şimdi muhalif siyasetin hâli bu. Birini öldürüp sonra başında af diliyorlar. Bir elinde silahı tutarken, vurduğu adamın sırtını sıvazlıyorlar diğer elleriyle.

Yani adam çıkıp da kulağına her kim fısıldamışsa “başörtülülerin kurtarıcısı” olacağını söylüyor kendince. Gerçekten bunca yalana ve bunca saçmalığa inanılacağını mı zannediyorlar?

Belki de öyle.

Şöyle bir hikâye var hatırımda. “Hikâye bu ya” tabirini siper edinerek affınıza sığınayım da anlatayım.

Anlatırlar ki adamın biri yanında tarlasında çalışan işçilerden biriyle at arabasına binmiş, yolda gidiyorlarmış. Tarlanın sahibi biraz da muzip bir adam. Yolda giderlerken ileride bir yerde yolun orta yerinde bir hayvan pisliği görmüşler. Adamın aklına bir şey gelmiş o an. “Şu yerde gördüğünü yersen sana bu at arabasını vereceğim” demiş işçisine. Yapmayacağını düşünmüş. “O kadarını da yapmaz” demiş kendi kendine. Ama işçisi “gerçekten verecek misin?” diye sorunca “vereceğim” diyerek devam etmiş kendince şakasına. İşçi deneni yapmış, yemiş ve almış arabayı. Bir zaman gitmişler. Adam şaşkın, işçi şaşkın. Biraz ileride yine aynı şekilde yol ortasında bir hayvan pisliği görünce bu sefer işçi atlamış “Sen de” demiş bunu yersen arabanı sana geri veririm. Olurdu olmazdı derken adam da yapmış aynını, yemiş ve arabasını geri almış. Sürmüş gitmişler ama akılları başlarına sonra gelmiş. Tarla sahibi işçiye dönmüş demiş ki;

“Ya hu en başında bu araba benimdi, senin de bir şeyin yoktu. Şimdi bu araba yine benim senin yine bir şeyin yok. E peki biz bunu niye yedik?”

Bence şu anda kendilerine tam da bunu soruyorlar.