Kötülük, iyiliğin yetişemediği yerde yeşerir. Karanlık, güneşin kaybolmasındandır. Görülünce algılanır her ne varsa. Olmasını beklediğimiz şeyler olmadığında, gönlün kararmasıdır mutsuzluk. Oysa bilsek ki o görmeyi umduğumuz şeyin belki de görülme zamanı gelmedi ya da görülmesi hayırlı değil ve olmaması gereken bir şeyi bekliyoruz da olduğunda zarar göreceğimiz için Rabbimiz (c.c.) nasip etmiyordur.

Mutluluğumuz beklentilerimize değil, sahip olduklarımıza bağlı olmalı

İnsanın sahip olduğu ve hep var olan nimetleri vardır; var edilmiş olmak gibi, akıl ve iman nimeti gibi. Bunların yanında o anda elimizde bulunanlar vardır; sağlık, eş, evlât, arkadaş, iş, yiyecek ekmeğinin aşının olması vb. gibi daha pek çok nimeti sayabiliriz. Mutluluğu, elde ettiğimizde kendimizi daha iyi hissettirecek olanlara bağımlı kılarsak, elimizdeki nimetlerin dolu dolu hakkını verememiş, onları geliştirip büyütememiş ve bu harika nimetler içim şükredememiş oluruz.

Yüce Rabbimiz şöyle buyurdu: “Yemin olsun ki şayet şükrederseniz kesinlikle (nimetlerimi) artırırım. Yine yemin olsun ki eğer nankörlük yaparsanız, benim azabım cidden çetindir.” (İbrahim Suresi 7) 

O hâlde iyi olan arttıkça kötü olan azalacaksa, iyinin artması şükürle yakından ilişkiliyse, mutsuz olunca hem fiziksel hem de psikolojik olarak eylemler aksıyor ve motivasyon bozuluyorsa; o hâlde ilk işimiz nimetleri, var olan güzellikleri, değerleri teker teker fark etmek ve onları büyütecek şükür, anlayış ve yaşayış içinde olmak olmalı. Her şey bir oluş ve bozuluş kanununa göre cereyan ediyorsa, o hâlde olduran sebeplere yönelmek; gelişmiş ve büyümüş aklın bir göstergesidir.

Herkes başkasındakine bakarsa elindekileri görmemiş olur

Görülemeyenler, gerekli özen gösterilmediği için bir süre sonra yok olma riski ile karşı karşıya gelirler. Başkalarının mutluluğuna bakıp elimizdeki mutluluk kaynaklarını göremezsek, özenli bir bakım görmeyen her şey, eski vasfını kaybeder. Bakımsızlıktan dolayı solar ve belki de kaybolur. Var olanın kaybı yeni boşluklar oluşturacaktır. Bunun gerçek sebebini anlamayıp, “Bu mutsuzluk istediklerimi elde edemediğimdendir” diye yanlış bir teşhis koyarsak, tedavi de yanlış olacaktır. Böylece, birbirini tetikleyen ve hatta besleyen zincirleme aksaklıklar, yoksunluklar yaşanacak ve elde etmek istediklerimizi elde etsek bile bir süre sonra bunu da normalleştirip yeni elde edeceklerimize göz dikeceğiz ki bunun da sonu yoktur. Bu anlayış hiç kuşkumuz olmasın ki bizi mutsuzluk limanına demir attıracaktır.

Görebilmek ve şükredebilmek bir makamdır

Bu makam; bilgi ile bilgelenme yolculuğu içinde olanların Rabb’lerine şükür ile boyun büküp, elde olan nimetin dolu dolu hakkını verebilmelerinin sonucunda rıza makamına ulaşmalarındandır.