Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) 9’uncu zirvesi bugün Özbekistan’ın Semerkant kentinde başlıyor. Geçtiğimiz haftaki yazımızda da belirttiğimiz üzere, TDT’nin öncelikli hedefi, Türk iş birliğini geliştirecek kapasiteyi güçlendirmektir. Üye devletler arasında kültürel, akademik ve parlamenter alanlarda çok katmanlı iş birliği yapılması, ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi, ulaşım ağlarının yaygınlaştırılması, enerji alanında stratejik ortaklıkların kurulması ve bu minvalde Güney Gaz Koridoru ve bileşenlerinin güçlendirilmesi, ortak turizm altyapısının oluşturulması, tarım ve gıda alanında ortaklıkların tesis edilmesi, Türk toplumları arasındaki birlik ve beraberlik duygusunun zenginleştirilmesi ve bu çerçevede ortak film, çizgi film, belgesel, dizi ve diğer kültürel iş birliklerinin geliştirilmesi, ortak Türk tarihi, kültürü, dili, edebiyatı ve coğrafyası ile ilgili bilimsel ve analitik araştırmaların yoğunlaştırılması, Türk toplumlarını birbirine daha da yakınlaştırmak için sporun birleştirici gücünden istifade edilmesi şeklinde birçok adımın 2040 yılına kadar güçlü bir biçimde atılması planlanıyor.

Yukarıdaki hedefler kalabalık ve zor gelebilir. Ancak hepsi makul hedefler. Dahası bu konuda büyük bir umut ve iyimserlik söz konusu. Sömürgeci emperyalist güçlerin jeopolitik, ekonomik ve kültürel hırslarla parçaladığı Türk dünyasının en kısa zamanda birleşip bütünleşmesi, herkesin ortak beklentisi.

Kazakistan Yazarlar Birliği Başkanı ve Şair Ulugbet Esdevlet’in, “Biz Türkleriz” adlı şiirinin bir yerinde, “Gökbörülü gök bayrak göğe çıksa, hangi düşmanın önünde irkiliriz?” şeklinde kendisini bulan tarihsel ifade bir taraftan Türk dünyasının gücüne işaret ediyor diğer taraftan da bu gücü hayata geçirebilmek için Türkleri birleşmeye davet ediyor.

Şimdi gözler, bugün Türklerin bir başka manevi başşehri Semerkant’ta yapılacak zirvede. Açıkça söylemek gerekirse herkeste heyecanlı bir bekleyiş ve beklenti var. Kulislere yansıyan bilgilere göre Özbekistan’ın manevi şehri Semerkant’ta TDT’yi güçlü bir şekilde geleceğe taşıyacak kararlar alınacak. Bunlardan biri, Türkmenistan’ın gözlemci üye statüsünden asli üye statüsüne geçeceğine ilişkin. Bir başka beklenti ise KKTC’nin Semerkant Zirvesi’nde Türk Devletler Teşkilatına gözlemci üye olarak katılması. Hatırlanacağı üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yıl önce İstanbul’daki zirvede, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni aramızda görmeyi canıgönülden arzu ediyoruz” şeklinde bir ifade kullanarak KKTC’nin TDT’ye katılmasına açık destek vermişti.

KKTC’nin rolü

KKTC’nin TDT’ye katılması jeopolitik bakımdan stratejik bir hamle olur. Böylece Teşkilat, Orta Asya’dan Akdeniz’e uzanarak önemli bir üstünlük elde etmiş olacaktır. Teşkilatın bu kararı alması aslında oldukça kolay. Nitekim KKTC, İslam İşbirliği Teşkilatı’nda (İİT) uzun yıllardır “gözlemci üye” statüsündedir. Benzer şekilde TÜRKSOY’un da uzun yıllardır gözlemci üyesidir. Bir başka ifadeyle KKTC’nin Teşkilata gözlemci üye olmasına emsal teşkil edecek halihazırda birçok örnek vardır. O nedenle diplomatik kaynaklar, KKTC’nin TDT’ye gözlemci üye olarak katılmasına neredeyse kesin gözüyle bakıyorlar.

Türk Devletleri Teşkilatı kurumsallaşma sürecini tamamladıktan sonra bölgesel ve küresel ölçekte barış ve istikrarın sağlanmasına önemli katkılar sunabilir. Uluslararası sistemin çok kutuplu bir yapıya evrildiği bir dönemde, TDT’nin bölgesel ve küresel düzeyde ciddi bir boşluğu ve ihtiyacı gidereceği çok açıktır.