Türkiye’de ekonomi neydi, ne oldu?

Ülkeyi 20 yıldır yöneten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyonu düşürmekte iddialı. Peki, Erdoğan’ın ekonomi yönetiminde dünden bugüne istikrar var mıydı?

Bu soruyu cevaplamadan önce, ülkeyi nasıl bir zeminde teslim aldı, aktaralım.

AK Parti, 2002’de iktidar olduğunda bir enkaz devralmıştı. Enflasyon; 2001 krizi sonrası % 88.6 idi. Dönemin Başbakanı, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Bülent Ecevit ve Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer’in geçimsizliği ve kötü ekonomi yönetimi zamanla ülkeyi uçurumun kenarına getirdi. Ülke bir gecede iflas etti.

Binlerce esnafa kepenk kapattıran, milyonlarca kişinin işsiz kalmasına neden olan 2001 krizi, ülkenin üzerinden silindir gibi geçti.

Ülke ekonomisi topyekûn küçüldü. 2001 yılının ilk yarısına kadar 18 banka TMSF´ye devredildi, TESK´in verilerine göre 52.800 işyeri kapandı. Gelir dağılımı ülke genelinde bozuldu. Yaşanan kriz; az sayıdaki kişinin zenginliğini katlarken, halkın tamamına yakını fakirleşti.

İşte bu çöküş üzerine yeni parti kuran Erdoğan, ilk seçimde iktidar oldu.

Erdoğan, iktidar olur olmaz enflasyonu aşağıya çekmeyi başardı. Hedef olarak koyduğu; “tek haneli enflasyon” rakamını ise iktidarının 3. Yılında 9,3 ile yakaladı. Bu rakam Türkiye ekonomi tarihinde 1970 sonrası bir ilktir. Tek haneli enflasyonla Türkiye, Erdoğan sayesinde tanışmıştır.

Erdoğan iktidar sürecinde tam 11 sene enflasyonu tek hanede tutabildi. 2018’e gelene dek enflasyon maksimum 10 veya 11 civarında seyretti.

Peki ne oldu da enflasyonda büyük sıçrama yaşandı?

Konunun sofistike ve girift tarafları çok. Ekonomi kavramlarının içinde boğulmadan konuya çok yönlü bakmaya gayret edelim.

EKONOMİYİ DAHA DA ZORLAYACAKLAR

Dünya ekonomisinde dengeler çoktan değişmeye başladı. Bir taraftan Asya işe asılırken, diğer taraftan ABD hegemonyası liderliği kaptırmamak için azami çaba sarf ediyor.

Uzun dönemdir süregiden döngü, Batıyı sarsmaya başladı.

ABD’de kreatif ürünler piyasaya çıkarken, Çin; bu ürünlerin seri üretiminde ve kopyalayarak alternatiflerini üretmede başarılı oldu. Birbirine bağımlı küresel ekonomi ilişkilerinin sonucuna bakıldığında Çin bu işleyişten çok karlı çıkmış durumda.

Bu ekonomik yapı içinde ABD’nin de bir planı var.. Big Reset dedikleri büyük senaryo… Planın amacı; ABD’nin “süper güç” pozisyonunu korumak

Plana göre; dünya nüfusunun azaltıldığı, LGBT’nin propaganda ve dayatmasının öne çıkarıldığı, pandemi, savaş, kıtlık, yangın gibi afetlerin sırayla ekonomileri batırdığı bir süreci olabildiğince geniş coğrafyalara yaymak. Savaşın olduğu bölgelerden kaçan baronların, servet transferlerinin gerçekleşmesiyle ABD ekonomisinin yeniden tahkim edilmesi, pandemi veya savaşla ülkelerin ABD’ye bağımlılığının güçlendirilmesi, Çin’in durdurulması…

 ABD’de Biden hükumeti, bahsi geçen ekonomik değişim planı için 2021 yılında 6 trilyon dolar kullanacağını açıklamıştı.

Amerikan iş dünyası dergisi Forbes'un 2021 yılı milyarderler listesinde rekor sayıda isim yer alırken pandemiye rağmen milyarderlerin toplam serveti 5 trilyon dolarlık artışla 13,1 trilyon dolara ulaştı. Yaşanan zorlu süreçte kitleler fakirleşirken, dünya zenginleri servetlerine servet kattı.

Dünya Ekonomik Forumu'nun yeni dünya düzenini kurma hedefleri kapsamında ortaya koyduğu Büyük Sıfırlama, Great Reset veya Global Reset ne kadar amacına ulaşır bilinmez ama diğer tarafta da Rusya, Çin, Türk Devletleri Teşkilatı, Şanghay Örgütü farklı yeni iş birlikleri ile yeni güç merkezleri oluşturma çabasındalar.

 BİZ HANGİSİYİZ?

Oyun tahmin edildiğinden daha büyük.

Çekişme devler arasında ve hamleler bizim de içinde bulunduğumuz coğrafyalarda acımasızca uygulanıyor.

Necip Fazıl’ın dediği gibi; Bir Yahudi yumurtasını pişirmek için dünyayı ateşe verebilir. Dünya zenginlerinin tepe konumundaki Siyonist aklı düşündüğümüzde, sonuçlarını yaşadığımız pandemi, savaş, kıtlık senaryolarını anlamlandırabiliyoruz.

İçinde yaşadığımız yüzyıl, büyük sorunlara gebe. Hesaplaşmalar çok büyük. Filler tepişirken çimenlere hayat hakkı kalması için ne yapmalı?

ABD’ye teslim bayrağı çekerek yerleşik düzende kukla pozisyonunda mı kalmalı? Orta Asya’daki kökleri ve Hilafet bakıyesi gönül coğrafyamızdaki varlığımızı yeniden canlandırarak siyasi, ekonomik ve kültürel olarak yeni ve büyük bir yükselişi mi gerçekleştirmeli? Ben ilk seçeneğin, bizim kolektif hafızamıza ve kodlarımıza uygun olmadığı düşüncesindeyim. BİZ ikinci seçenekteki gibi özgür, bağımsız ve hamle yapan olmalıyız. Edilgen değil özne pozisyonu, bizim ayağımızın bastığı yerdir.

O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan bu büyük oyunları gördü ve ekonomik olarak da ezberleri bozdu. Halkı önceleyen, ülke birliğini ve birikimini önceleyen Milli bir akılla üretim ve istihdamı önemsedi. Uygulanan ekonomik model, emperyalistlerin planlarını ters yüz eden kalıcı refahı sağlayacak bir hamledir.