İnsan neyine güvenebilir ve böbürlenebilir ki? İşte yaratılışı, işte Yaratan ve işte sonuçta toprağa alıp hesaba çekecek olan! Bu ayetler titretir insanı. Okuyun ve tefekkür edin kardeşlerim! İnkâr edenler hiç düşünmezler mi? Ya da biz inanmışların, bu hakikatleri daha da özümseme gayretinde olmamız gerekmiyor mu? Doğum, ölüm, diriliş ve hesap!

BU AYETLER İNSANI TİTRETİR

Ey insanlar! Şayet (öldükten sonra) dirilmeden yana şüphe içindeyseniz, şüphesiz ki sizi;

Topraktan yarattık. Sonra bir damla meniden.

Sonra donmuş kan pıhtısından (embriyo)

Sonra da yaratılışı tamamlanmış, tamamlanmamış bir parça etten... (Bunları yapanın yeniden diriltmeye kâdir olduğunu) sizlere açıklamak için.

Dilediğimizi belirli bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz.

Sonra sizleri birer bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da yetişkinlik çağına ulaşmanız için (size ömür veriyoruz). Sizden kimi ölüyor kimi de ömrün en kötü çağına döndürülüyor ki bildikten sonra hiçbir şey bilemesin.

Sen yeryüzünü kurumuş/hareketsizleşmiş görürsün. Üzerine su indirdiğimizde (önce) titreşir, (sonra) kabarır ve her göz alıcı çiftten bitkiler bitirir. (22/Hac 5)

“ANT OLSUN Kİ BİZ İNSANI EN GÜZEL SURETTE YARATTIK”

Vücudumuzun tamamı, sistemleri, her bir organı ayrı ayrı fevkaladeliklerle yaratılmıştır. Meselâ hafif sıkılmış bir yumruk kadar büyüklükte olan kalbimiz, vücudumuzun hayat suyu hükmünde olan kanı damarlara fırlatmakla vazifelidir. Kalbimiz bir atışta, dolaşıma 150-160 cm3 kadar, yani takriben bir su bardağı kadar kanı damarlara fırlatır. Bu dakikada 10 litreyi bulur. Kalbin bir günde damarlara fırlattığı kan miktarı 10 tonluk bir tankeri dolduracak kadardır.

Yetişkin bir insanın vücudunda ortalama 5-5,5 litre, yani üç büyük sürahiyi dolduracak kadar kan bulunmaktadır. Aynı kanın devr-i daim ile yani aynı kanın kalbe gelip atılması, gelip atılması olayı ile günde 10 tonluk bir kan hacmini bulmaktadır. Günde 10 tonluk kanı damarlara fırlatmakla vazifeli olan kalbimiz, bir yılda ne kadar iş görür, ömür boyu ne kadar çalışır, düşünelim. Ve kalbimizi böyle harikulade bir şekilde yaratan Rabbimize, kalbin ömür boyu atış miktarınca şükredelim.

150.000 km'lik damar şebekesi...

Vücudumuzda, kalbin attığı kanı organlara taşımakla görevli, kaba bir benzetme ile adeta su boruları hükmünde olan 150 000 km uzunluğunda bir damar ağı vardır. Demek ki insan bedeninde, ince, mikroskobik kılcal damarlar da dâhil edilse aşağı yukarı dünyayı ekvatordan itibaren dört defa çevirebilecek uzunlukta bir damar ağı mevcuttur. (Clara M, Maskar Ü: Histoloji II. İstanbul Ün Tıp Fak Yay, İstanbul 1970, sh.5.) Kaynak: Kalp bir günde 10 ton kan fırlatır. - Alparslan Özyazıcı https://www.risalehaber.com/kalp-bir-gunde-10-ton-kan-firlatir-8833yy.htm

Bütün bunları yaptıran Allah’ı insan düşünmez mi? Nasıl da yücedir O?

YİNE İBRETLER

“Siz ölüler iken sizi dirilten (yoktan var eden), sonra öldürüp tekrar diriltecek olan, sonra tekrar ona döndürüleceğiniz bir Allah’a karşı nasıl kâfir olursunuz? (2/Bakara 28)

Sizleri (annelerinizin) rahimlerinde dilediği gibi şekillendiren O’dur. Kendisinden başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. O (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (3/Âl-i İmran 6)

Ey insanlar! Sizleri tek bir nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve o ikisinden de birçok erkek ve kadın türetip (yeryüzünde) yayan Rabbinizden korkup sakının. Kendisiyle istediğiniz Allah’tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan korkup sakının. Şüphesiz ki Allah, sizin üzerinizde gözetleyicidir. (4/Nisâ 1)

O, sizi tek bir nefisten (Âdem’den) yaratan ve sükûnete kavuşsun diye ondan eşini yaratandır. Eşini örtüp bürüyerek (onunla beraber olunca), hafif bir yük yüklendi ve (bir müddet) onunla dolaştı. Yükü ağırlaşınca ikisi beraber Rableri olan Allah’a şöyle dua ettiler: “Şayet bize salih (bir evlat) verirsen şüphe yok ki biz de şükredenlerden oluruz.” diye Rablerine dua ettiler. (Araf/189)

Allah sizin için kendi nefislerinizden eşler yarattı. Eşlerinizden de sizin için çocuklar ve torunlar yarattı. Sizi temiz şeylerle rızıklandırdı. (Hâl böyleyken) batıla inanıp Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar? (16/Nahl 72)

Sizi yeryüzünde yayan/çoğaltan O’dur. Ve O’na diriltilip, huzurunda toplanacaksınız. (23/Mü'minûn 79)

İNSAN İLMİ

Doktor kardeşlerimiz gerçekten önemli bir hizmet ve ilim içerisinde bulunuyorlar. Takdire şayandır bu durum. Kendini yani insanı tanıma ve onun yüce Yaratıcısının akıl almaz detaylarda “en güzel şekilde yarattığını” O’nun izin verdiği ölçüde bilmek, apayrı bir haz verir insana. Tabii ki bu duruma ancak “Yaratan Rabbinin adıyla oku” emrine kulak vererek ulaşılır. Allah korusun Yüce Yaratanı unutarak onun yarattıklarını okumak bir felâket olur. Görülen güzel bir eserin yapanı veya mimarı soruluyorsa, insan ve âlemin eşsiz müessirini görmemek mümkün mü? Eğer böyle oluyorsa bu bir felakettir.

O halde insan, Allah'ın yarattığı bedenine iyi bakmalı yani nefsini tanımalı ve bunu yaratan Rabbini de bilmeye çalışmalıdır. Bu hem maddi hem manevi yönden olmalıdır. Bunun için büyüklerimiz; “nefsini bilen Rabbini bilir” demişlerdir.

Burada nefsin istek ve arzularını, şehvet duygularını da kavrayıp, onun bizi günahlara sürükleme isteğini de bilmek gerekir ki, terbiye etmeye gayret edilsin. Ona verilen bu istek imtihanı içindir. Yoksa insan melekler gibi olur.

Tıp ilmi okunur, anlatılır ve uygulanırken Allah'ın nasıl da eşsiz yarattığı gerçeği mutlaka talebelere aktarmalıdır. Sanki bugün böbrek kendiliğinden, ciğerler kendiliğinden vs. görevlerini ifa ediyor gibi anlatılıyor ki bu bir fecaattir. Ehli iman ise, onun nasıl da ince sırlarla yaratıldığını dile getirir ki herkes Rabbini tanısın ve ona kul olsun. Emrince yaşasın ki cenneti kazansın. Doktor kardeşlerimizin bu görevi de yapma imkânları vardır ve tabii ki hastaları tarafından ilgiyle dinlenir. Söylenecek birkaç söz tefekkür etmelerine yeter de artar bile. Hz. Ali (r.a.) “insan bir kâinattır,” der. İşte yukarıda bahsedilen zerre miktarı bilgiler bile insanı hayrete düşürür.

İÇ VE DIŞ ORGANLARIMIZ

Bizim iç organlarımızı en ince hesap ve teferruatlarıyla yaratan, damarlarıyla besleyen, günde on ton kanı kalbimizden Allah Allah nidalarıyla geçiren ve vücudumuzun her tarafına ulaştıran, her an nefes aldırıp verdiren; sonra bütün bunları deri ile kaplayıp giydiren; daha sonra dışımızda bizim kullanmamız gereken organlarımızı yaratan; bizleri konuşturan, dinlettiren, anlama ve anlatma kabiliyeti verip bizleri akıllı kılan Allah'a inanılmaz ya da şükredilmez mi? Bu ancak, akılsızların işidir!

Ayet-i Kerime bunları tefekkür etmeyi hatırlatır:

“Nefislerinizde de (hücrelerden vücut yapınıza kadar) birçok alâmetler var (ki hep Allah'ın kudretine, ilmine, azamet ve iradesine delâlet ederler). Hâlâ görmeyecek misiniz? (51 Zâriyat 21)

Bunların her biri kendisini kendi mi yarattı? Bir Yaratan var ki O da Allah’tır.
“Muhakkak ki insan, Rabbine karşı çok nankördür.” (100/Adiyat 6)

Diriyi ölüden, ölüyü diriden çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir. Siz de işte böyle (kabirlerinizden) çıkarılırsınız. (30/Rûm 19)

Sizi zayıflıktan yaratan, zayıflıktan sonra size kuvvet veren, sonra kuvvetin ardından size zayıflık ve yaşlılık veren Allah’tır. Dilediğini yaratır. O, (her şeyi bilen) El-Alîm, (her şeye güç yetiren, mutlak kudret sahibi olan) El-Kadîr’dir. (30/Rûm 54)

Şüphesiz ki kıyametin (ne zaman kopacağına dair) bilgi Allah’ın katındadır. (O) yağmuru indirir, rahimlerde olanı bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse hangi yerde öleceğini bilemez. Şüphesiz ki Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (her şeyden haberdar olan) Habîr’dir. (31/Lokmân 34)

Sonra onu, tam bir şekilde düzene koyup ona ruhundan üfleyendir. Sizin için kulaklar, gözler ve kalpler yaratandır. Ne kadar az şükrediyorsunuz! (32/Secde 9)

Allah, sizleri topraktan, sonra bir damla sudan yarattı. Sonra sizi çift kıldı. O’nun bilgisi dışında bir dişi ne gebe kalır ne de doğurur. Yaşayan birinin ömrünün uzatılması da kısaltılması da mutlaka bir Kitap’ta yazılıdır. Şüphesiz ki bu, Allah’a kolaydır. (35/Fâtır 11)

Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri (varlıklardan) çifter çiftler yaratan (Allah), tüm eksikliklerden münezzehtir. (36/Yâsîn 36)

İnsan, onu bir su damlasından yarattığımızı görmedi mi? (Şimdi) apaçık bir düşman kesilivermiştir. (36/Yâsîn 77)

“SOR (BAKALIM) ONLARA”

Sor (bakalım) onlara! Onların yaratılışı mı daha zorlu, yoksa (yer, gök, dağ gibi) diğer yarattıklarımız mı? Şüphesiz ki biz, onları yapış yapış bir çamurdan yarattık. (37/Saffât 11)

Sizi, tek bir nefisten yarattı, sonra ondan eşini var etti. Size, hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizi annelerinizin karnında, üç karanlık içinde, bir yaratılış (evresinden) başka bir yaratılış (evresine) geçirerek yaratmaktadır. İşte bu, sizin Rabbiniz Allah’tır. Hâkimiyet/egemenlik yalnızca O’na aittir. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Buna rağmen) nasıl da (tevhidden şirke) çevriliyorsunuz! (39/Zümer 6)

O; sizleri topraktan, sonra bir damla sudan, sonra kan pıhtısından (embriyo) yaratandır. Sonra sizi (anne karnından) bebek olarak çıkarmakta, sonra yetişkinlik çağına erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için (size ömür bahşetmektedir). Sizden bazınızın canı daha önce alınır. Belirlenmiş bir zamana erişmeniz ve akletmeniz için (Allah, yaşamı böyle takdir etmiştir). (40/Mü’min (Ğafir) 67)

Sizin yaratılışınızda ve yeryüzünde yaydığı canlılarda da yakinen inanan bir topluluk için ayetler vardır. (45/Câsiye 4)

Ant olsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseleri de biliriz. Biz, ona, şah damarından daha yakınız. (50/Kâf 16)

Kuşkusuz çiftleri, erkek ve dişi olarak yaratan O’dur. (Rahme atılan) bir damla meni suyundan. (53/Necm 45,46)

Sizi biz yarattık. (Dirilteceğimizi) tasdik etmeniz gerekmez mi? (56/Vâkıa 57)

Dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?   (56/Vâkıa 58,59)

Şüphesiz ki biz insanı, birbirine karışmış (kadın ve erkeğin) suyundan yarattık. Onu deniyoruz/imtihan ediyoruz. (Bu sebeple de) onu işiten ve gören bir varlık yaptık. (76/İnsân 2)

(Öyleyse) insan neden yaratıldığına bir baksın?  Tazyikle atılan bir sudan yaratıldı. (86/Târık 5-7)

Ant olsun ki, insanı en güzel surette yarattık.  Sonra onu esfel-i safiline (aşağıların aşağısına) çevirdik.  (95/Tîn 4,5)

Evet, insan en güzel şekilde yaratıldı ama Yaratan Rabbinin emirlerine uymazsa, cehennemin en alt tabakasına yuvarlanır.

Ve işte inkâr edenlere Rabbimizin soru ve cevabı:

“Eğer onlara: ‘Gökleri ve yeri kim yarattı? Güneşi ve ayı, kim size hizmetkâr yaptı?’ diye sorarsan, onlar elbette “Allah” diyecekler. Artık neden hak yoldan sapıyorlar?” (29 Ankebut 61)