Geçen haftaki yazımda dertleşmiştim biraz. İçimde olanları ya da belki içimi sıkanları anlatmıştım. Şöyle cümleler kurmuştum.

“Yorgunuz hepimiz” diyorum aslında. “Devamlı acele yaşamaktan ve devamlı bir yerlere yetişmeye çalışmaktan ama hep de bir şeylere geç kalmaktan yorgunuz.”

Biri çıkacak bir gün bütün bu kalabalığın ortasında bunca araba trafiğinin arasında o tek başına ve kendi kendine bir yer bulup da yol kenarında duran ağaca doğru yürüyecek. Olduğu yerde ve öylece terk edecek arabasını. Sonra gidip de o ağaca sırtını verip ve hatta belki de sarılıp kalacak öylece. Sonra diğerleri ve diğerleri izleyecek onu.

Bir yığın kalacak geriye. Bizden geriye koca metal, soğuk ve kalabalık bir yığın kalacak. Çocuklar rüyalar görecek o ağacın gölgesinde uyurken, insanlar tebessüm edecek. Çiçek satan adam elindeki makyajlı gülleri bırakıp da bir kenarda kendi başına yabani biten bir gelinciğe parmaklarını değdirecek.

Yağmur yağacak sonra ve “çile” demeyecek kimse yağmur için.

Bu cümlelerin üzerine mesaj yazanlar olmuş. “Abi tamam ama bunlar bu çağın hakikatleri. Nasıl değişecek ki? Ya da nasıl düzelecek?”

Böyle sorulara verecek çok cevabım yok aslında. Zira “kötü” dediklerimin de “bana göre” olduğunu biliyorum. Ve bunların hakikat olduğunun farkındayım. Daha kısa söylersem eğer; ben kendi dünyamda hayaller kuruyorum biraz.

Cevabım yok belki ama bir hikâyem var: Anlatırlar ki bir gün baba işinden yorgun argın eve geldiğinde küçük kızı onunla oynamak, oyalanmak istemiş. Adam yorgunluğundan ve biraz dinlenmek istediğinden kızını oyalamak için bir kenarda gördüğü gazete sayfasındaki dünya haritasını almış ve ufak parçalara ayırıp vermiş kızına.

- “Sen” demiş “bu dünyayı düzelt eski hâline getir o zaman gelip oynayacağım seninle”

Çocuk alıp gitmiş kâğıt parçalarını. Ama birkaç dakika sonra çıkıp da “baba yaptım” deyip geri gelince hayret etmiş adam. Zira çocuğun o parçaları birleştirmesi pek de mümkün değildir diye düşünüyormuş. Neden sonra kâğıdı eline alıp da bakınca kızının haritayı yeniden ve tamı tamına eski hâline getirebildiğini görüp de şaşırmış.

- “Kızım” demiş “sen bunu nasıl yapabildin?”

- “Baba” demiş kız “senin bana verdiğin kağıtların arkasında kocaman bir insan resmi vardı. İnsanı düzettim dünya da düzeldi…”

Yani, düzelecek her şey… İnsan düzelirse…