Buradan her zaman ve her fırsatta ülkemiz için katma değeri yüksek ürünler üreterek dünyaya satmaktan başka ekonomimiz için verimli bir çıkar yol olmadığının altını kalın puntolarla çizdim, çiziyorum ve de çizmeye devam edeceğim.

Gerek bulunduğumuz jeopolitik konum gerekse de dünya ekonomisinin yol alışına bakıldığında biz bu yolda başarılı olmak zorundayız.

Kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanarak geleceğe doğru kararlı adımlarla yürümemiz gerekiyor.

Bunun için de bu ülkede yaşayan herkese çok ama çok büyük görev ve sorumluluklar düşüyor.

Bir devlet politikası olarak konuya eğilip değerlendirme yaptığımızda sonuca ulaşmamız çok daha kolay bir o kadar da hızlı olacaktır.

Katma değeri yüksek ürün veya ürünler üretebilmek için üretim ortamının her anlamda dünya ölçeğindeki rakiplerimizin konumundan daha iyi bir konuma olmadı aynı konuma getirilmesi son derece büyük önem arz etmektedir.

Eşit veya eşite yakın ortamda yapılan rekabetler her zaman sonuç odaklı olmaktadır.

Eğer rakiplerinizle aranızda rekabet ortamında ciddi mesafeler ve farklılıklar varsa sonuca ulaşmanız asla mümkün olamayacaktır.

Bu anlamda ülkemizde üretim dolayısıyla da üreticinin bazı konulardaki sorunlarının hızla çözüme kavuşturulması dünya ölçeğinde rakiplerle mücadele etmek açısından elzemdir.

Üreticimiz neredeyse dünyanın en pahalı enerjisini kullanarak üretim yapmak durumundadır.

Enerji fiyatlarının en azından sanayide belirli makul ölçülere çekilmesi gerekmektedir ki ürün üzerindeki enerji maliyetleri dünya ölçeğine gelebilsin ve biz de ürünlerimizi makul fiyat aralığında dünya pazarına sunabilelim.

Yani sektörler bazında her bir sektöre önem ve elektrik maliyetinin ürün üzerindeki yoğunluğuna göre üreticinin elini güçlendirecek bir enerji tarifesi uygulanmalıdır.

Rakiplerimiz 250 - 350 dolar aralığında bir işçilik maliyetine katlanırken bizde son rakamlar işçilik maliyetlerinin 600 dolar seviyelerine çıktığını göstermektedir.

Yani rakiplerimizin 2 katı işçilik maliyetiyle dünya ölçeğinde nasıl rekabet yapabiliriz?

Sizce bu mümkün müdür?

Özellikle işletme sermayesi konusunda şirketlerin finansmana erişmesi gün geçtikçe zorlaşmaktadır.

Bunun önüne geçilebilmesi için şirketlerin uzun vadede daha düşük maliyetli finansman modellerini kullanabilmeleri olanağı getirilmelidir.

Bu türde olan finansman modellerinde finansmanın sadece ve sadece işletmenin finansman sorununda kullanıldığının takip edilmesi gerekmektedir.

Böyle bir uyarı yapmamızın sebebi aslında şudur; maalesef finansmanda kullanılması gereken fonların başka amaçlarla kullanılması örneklerinin sayıca ve hacimce fazla olmasındandır.

Yani finansman modellerinin kullanılma şekli ve kullanılma yerlerinin takiplerinin hassas bir şekilde denetlenmesi kanımca çok önemli bir zorunluluktur.

Aksi bir durumda boşa harcanmış ve buhar olmuş fonlarla karşı karşıya kalınmış olunmaktadır.

Buharlaşan her bir fon ülke ekonomimiz için geri alınması imkânsız hâle gelen ekonomik bir büyüklük oluşturmaktadır.

Tüm bunlara ek olarak özellikle ihracat yapan üretici tarafında dünya ölçeğiyle rekabet edebilir bir döviz kuru politikası izlenmelidir.

Bu döviz kuru politikasını izlemek maalesef ithalata dayalı bir ekonomik yapıya sahip olduğumuz için burada saydığımız önlemler arasında gerçekleştirilmesi en zor olanıdır.

Ekonomimizdeki tüm paydaşlar üretime ve üreticiye verebildikleri desteği tamamıyla verdiklerinde ekonomik veriler çok daha iyi olacaktır.