1942-52 yıllarındaki Fikirtepe kazılarına göre Kadıköy’deki yerleşimin, MÖ 3000 yıllarına dayandığı iddia ediliyor. İstanbul'un en sevilen semtlerinden biri olan Kadıköy, midye ve sandviç gibi sokak lezzetlerinin yanı sıra balık ve gıda pazarıyla da ünlüdür. Her daim kalabalık olan ilçenin oldukça çok sayıdaki lezzet noktalarının kimi, iyi birer restoran olarak hizmet verirken kimi de sokak aralarında nefis lezzetler dağıtıyor. Ayrıca Kadıköy’de tarihiyle mütenasip birkaç yüzyıllık lezzet markalarını da görebilmek mümkün, Ali Muhiddin Hacı Bekir ve Cafer Erol gibi.

İstanbul’un en gözde semtleri arasında gösterilen Kadıköy’de farklı lezzetler sunan bu mekânlardan üçünü sizler için deneyimledim. Bu noktalardan ilki rıhtıma çok yakın sokakların birinde “Asker Abinin Yeri” sandviç mekânı. İkincisi, 1777 tarihinde kurulmuş “Ali Muhiddin Hacı Bekir” markasının 1911 yılında Kadıköy’de açılan mağazası. Üçüncüsü ise Yeldeğirmeni bölgesinde ev yemekleri yapan “Yeldeğirmeni Ev Yemekleri” lokantası.

Asker Abinin Yeri

Kırk yıllık bir lezzet hikâyesinin sahibi Mardinli Seyfettin Adıgüzel “Asker Abinin Yeri” adıyla 2015 yılında Kadıköy’de Rıhtım bölgesinde bir sandviç dükkânı açıyor.

Seyyar bir tabladan sandviç mekânları zincirine

1987 yılında Mardin’den İstanbul’a gelen Seyfettin Usta, birkaç yıl sektör dışında işler yaptıktan sonra seyyar bir araçla sandviç işine giriyor. Yazın sıcağına, kışın soğuğuna aldırış etmeden, seyyar arabasıyla geceleri sabahın ilk ışıklarına kadar Kadıköy’de soğuk sandviç hazırlayıp satan Usta, neredeyse çeyrek asır bu işi yapıyor ve Asker Abi namıyla ünlenerek 12 şubeli bir zincir haline geliyor. Uzun zamandır bazı programlarda karşılaşıyorduk kendisiyle ve hep davet ediyordu Seyfettin Bey, ama bir türlü gitmek nasip olmamıştı. Geçen hafta bir vesileyle Kadıköy’de olduğum bir gün aradım ve gittim o meşhur sandviçleri sattığı lezzet noktasına. Çok doğal ve samimi bir ortamda lezzetli sandviçleri yiyenlerin mutluluğu yüzlerinden okunuyordu sanki. Ben de yarım bir sandviç yedim ve lezzetini beklentimin çok üzerinde buldum.   

Türkiye’de bir ilk “Tatlı Sandviç”

Tatlı sandviçin ilk kez bu tezgâhta keşfedildiğini bilmiyorsunuzdur sanırım. Seyfettin Bey, “O dönem birçok kişi ve hemşerim tuzlu sandviç, pilav vs. yapıp seyyar olarak satıyordu. Ben de bu işe girdim, ancak farklı bir şey yapmam gerekiyordu. O dönem pek çok kimsenin bilmediği, içinde birçok tatlı ürün kullandığım bir sandviç yaptım ve çok tuttu” diyerek bol çeşit, kaliteli malzeme gibi ürünlerin beğenilmesi için 26 yıl boyunca titizlikle çok çalışarak bu mesleği icra ettiğini anlattı. Ürünleri halk tarafından çok sevilince kurumsal bir yapıya kavuşmak için 8 yıl önce de Kadıköy’deki bu sandviç dükkânını açıyor. Anadolu içtenliği ve güler yüzüyle uzun yıllar tezgâhında sunduğu birbirinden leziz ürünleri kurulu düzene taşıyan Asker Abi, lezzet deneyimi sayesinde tabi başarılı da oluyor ve İstanbul’un en uğrak noktalarından biri haline geliyor. Ardından lezzetleri tüm Türkiye’ye yayılıyor, İstanbul içi ve yurt geneli bayilikler vermeye başlıyor. Soğuk sandviçlerin yanına kahvaltı ürünleri, sıcak sandviçler ve ızgara çeşitlerini de menüsüne ekleyen Usta, herkesin damak tadına ve tercihine uygun lezzetler sunarak hizmetine devam ediyor. 

Ali Muhiddin Hacı Bekir

Türkiye’de şekerciliğin onunla başladığını söyleyenlerin pek yanılmadığı Hacı Bekir’in, 1911’de üçüncü Kuşak temsilcisi Ali Muhiddin Bey tarafından Kadıköy mağazası açılıyor.

Ali Muhiddin Hacı Bekir’in tarihçesi

Kastamonulu Bekir adıyla bir müteşebbis 1777 yılında İstanbul Bahçekapı’da belki de Osmanlıdaki ilk şekerci dükkânını açıyor. 1817-1820 yıllarında haccını eda eden Bekir’in işyeri bu tarihten sonra Hacı Bekir olarak anılmaya başlıyor. Bazı iktisatçılara göre Hacı Bekir’in günümüze intikal etmiş en eski şirket olduğu ve Türkiye’de günümüzdeki şekliyle şekerciliğin Hacı Bekir ile başladığı söylenebiliyor. Osmanlı dönemi tatlıcılığında geleneksel bal ve pekmezin yerine ilk rafine şekeri kullanan ve un yerine nişasta ile sevilen tatları oluşturan Hacı Bekir olmuştur. Özellikle lokum alanında eşsiz bir lezzet yakalayan ve güllü, tarçınlı gibi akide şekerleri de geliştiren ilk markadır. Sultan II. Mahmud döneminde sarayın Şekercibaşı’sı olan Hacı Bekir’in ölümünden sonra işleri oğlu Şekercibaşı Mehmet Muhiddin devralıyor. Onun da vefatının ardından yine Şekercibaşı oğlu Ali Muhiddin Bey işleri üstleniyor. Bu dönem uluslararası şöhreti de yakalayan ve Ali Muhiddin Hacı Bekir olarak anılmaya başlayan markanın 1911 yılında yurtdışı ve yurtiçinde açtığı birçok mağaza arasında Kadıköy’de bulunuyor.  

Türk kahvesinin en iyi eşlikçisi Lokum

Bir grup gazeteciyle birlikte Ali Muhiddin Hacı Bekir’in Kadıköy’deki mağazasında kahve danışmanı ve yazar Cenk Girginol’un moderatörlüğünde, Arzum OKKA makinelerinden çıkan 8 çeşit kahve ile Hacı Bekir lokumlarının eşleştirilmesi etkinliğine katıldım. Arzum OKKA Rich ile hazırlanan farklı tatlardaki Türk kahveleri, Ali Muhiddin Hacı Bekir ’in asırlık lezzeti lokum çeşitleri ile eşleştirildi ve ortaya çok beğendiğim bambaşka lezzetler çıktı. Yüzyıllardır kültürümüzün vazgeçilmezlerinden olan Türk kahvesi, en iyi eşlikçilerinden lokumun eşsiz tatlarıyla birleşti. Bu vesile ile iki köklü marka, Türk kültürünün en kadim geleneklerinden biri olan Türk kahvesi ve lokumun, lezzeti çifte katlayan birlikteliğini anlamlı bir iş birliğine dönüştürmüş oldu. Etkinlik kapsamında Ali Muhiddin Hacı Bekir Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Celalyan ile Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, kahve ve lokum eşleşmesi hakkında konuşmalar yaptı.

Yeldeğirmeni Ev Yemekleri

“Mutluluğa Hizmet Ediyoruz” sloganıyla yola çıkan Adanalı, MSA mezunu şef ve iki çocuk annesi İrem Nair Adalı altı yıl önce eşiyle birlikte Kadıköy’de “Yel değirmeni Ev Yemekleri” adıyla bir restoran açıyor.

Gastronomi, girişimci iş kadınlarının alanı

Gastronomi sektöründe başarılı kadınların varlığından emin olun çok memnun oluyorum. Ev yemekleri konusunda daha bir başarılı olduklarını hepimiz de çok iyi biliyoruz. Bir yemek şirketinin lansmanında tanıdım İrem Hanım’ı. Etkinlikteki lezzet dolu ürünlerden catering hizmetini başarılı bir şekilde gerçekleştirdiğine şahit oldum. Oldukça kendinden emin bir şekilde Kadıköy’de ev yemeği yaptıkları bir mekânlarının olduğunu ve beni de beklediklerini ifade edince ben de geçen gün bu davete icabet ettim. Sağ olsun ikram ettiği şahane karalahana çorbası ve zeytinyağlı enginar-kereviz tabağı gerçekten çok lezzetliydi. Diğer yemeklerine de kefilim.

Anadolu’dan özel yöresel yemekler

Hemen hemen Anadolu’nun tüm bölgelerinden yöresel yemekler yaptığını söyleyen İrem Hanım, Gaziantep yöresine ait yuvalama, Antep dolma, analıkızlı, Karadeniz bölgesine ait karalahana çorbası, sarma gibi özel yemekler yaptığını söylüyor. Kayınvalidesi ve birkaç kadınla birlikte mükemmel bir kadın dayanışması içinde olan İrem Hanım’ın, aynı zamanda Catering hizmeti de veren bir şirketi daha bulunuyor ve restoranın çok geniş olan alt kısmında bu çalışmaların ön hazırlıklarını yürütüyor. Yılbaşında çok yoğun çalıştıklarını anlatan ve büyük şirketlere dahi Catering hizmeti verdiği etkinliklerin organizasyonunu yapan İrem Şef, lokantadaki ekibin de kendisine destek verdiğini söylüyor. İki çocuğu olmasına rağmen büyük organizasyonların altından tek başına kalkan İrem Nair Adalı “Yapım gereği mutfağı, yemek yapmayı, üretmeyi çok seviyorum. Çocukluğumda yaptığım tostların yanık izleri bile hala duruyor. Yılbaşı etkinliklerinde o kadar yoğundum ki bazen çocuklarımı bile göremiyordum. Bu sektörde ilerlemek ve sektörün en iyilerinden biri olmak istiyorum. Onun için de çok çalışıyor ve fedakârlık yapıyorum” diyerek bir kadının başarılı olması için çok çalışması gerektiğinin altını çiziyor.