Hayaldi, gerçek oldu.

90 Ameliyathanesi ve 3 helikopter pisti olan bir hastanemiz var, biliyor muydunuz?

Sadece bir tane değil ama en son açılan, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nden örnek vermek istedim.

Şaşırmaya devam edebiliriz.

8 bin 134 araçlık otoparkı,

2.682 yataklı hasta kapasitesi,

107 branşta muayene,

35 bin ayakta hasta alınması… Hepsi İstanbul’daki şehir hastanesinde.

Hastane, tam kapasiteyle çalışıyor.

Temizliği, sistemli işleyişiyle dudak ısırtıyor.

Evet, sağlıkta iyiyiz.

Avrupa’da ve ABD’de sağlık hizmet sektörü; pahalı, hantal ve yetersiz…

Özellikle pandemide sınıfta kalan bu yapılar, halklarını memnun etmekte sınıfta kaldılar. Hatırlayın, pandemide tüm dünya ne yaşamıştı?

Hastane bahçelerinden otoparklara hatta sokaklara taşan hastalar, hastanelerde yer olmadığından bakımevlerinde kaderine terk edilen yaşlılar… Bir panik ve çıkmaz hali…

Sahi nerede olmuştu, bu yaşananlar? Tabii ki Avrupa kıtasında… Kapasitesizliği nedeniyle İtalya örneği herhalde literatüre geçmiştir.

Türkiye ise sakin ama işine odaklı bir şekilde iyi bir refleks göstererek plan ortaya koyup anında organize olmuştu.

Bu süreçte şehir hastanelerinin olması, can kurtaran ana unsurlardan bir tanesiydi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya ve tüm sağlık çalışanlarına bu süreçteki üstün emekleri için teşekkürümüz bakidir.

Hâl böyleyken, sorumuzu soralım. Canım ülkemiz sağlıkta hep böyle işleyen bir sisteme mi sahipti?

90’ları bilen birisi olarak tabi ki hayır, cevabını veriyorum.

Hijyeni olmayan, döküntü binalarıyla, vatandaşı azarlayan çalışanlarıyla, yetersiz, hizmet sunmayan ama halkın da gidecek başka çaresinin olmadığı ve sabah namazı vakti sıraya girilen devlet hastanelerimiz vardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi sağlıkta getirdiği nokta zirvedir. Elbette iyinin de iyisi vardır.

Fakat daha iyisini de yine vizyon sahibi olanlar gerçekleştirebilir.

Erdoğan, ülkemizi uluslararası bir sağlık merkezi haline getirmeyi hedeflemiş ve bunu da başarmıştır.

Bugüne geldiğimizde sağlık turizmi açısından dünya insanı akın akın Türkiye’ye gelmekte.

İşin ilginç tarafı böyle geniş bir vizyonu pratize eden Erdoğan’ın karşısında rakip olan taraf, daha ileri değil geriye gitmeyi vadediyor.

Altılı Masa’nın sağlıkta ortaya koyduğu hedef, şehir hastaneleri yapmamakla başlangıç yapıyor.

Önce ne yapmayacaklarını söylüyorlar.

Mutabakat metnindeki cümle aynen şöyle: "Planlanan şehir hastanelerinin, henüz yapılmayanlarının ihalelerini ivedilikle durduracak ve yeni şehir hastanesi yapmayacağız."

Peki, ne yapacaksınız?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel müdürlüğünü yaptığı SSK Hastaneleri gibi bir anlayışı pratize edecekseniz, ülkemin insanına acırım.

Bu vaat için de Avrupalı dostlar(!) aferin dedi mi acaba?