Pandemi küresel bir sorun olarak tüm dünyayı test ettiği gibi Türkiye’yi de test ediyor.

Sürecin ne kadar devam edeceğini öngöremiyoruz. En pozitif tahmin; bir sene sürecek yönünde.

Önümüzde böyle bir vakıa varken olayı çok yönlü bir şekilde değerlendirmeliyiz.

Çünkü pandemi; ekonomiyi etkiliyor, aile içi ilişkileri etkiliyor, bireysel psikolojiyi etkiliyor ve eğitim alanını etkiliyor.

Yaklaşık yedi ay önce pandemi ülke gündemine girdiğinde, yürütme çok iyi bir refleks gösterdi.

Bilim kurulunun oluşturulması, en doğru sonuca ulaşmak için faydalı bir yaklaşım oldu. Fakat geldiğimiz aşamada, pandeminin çok yönlü etkilerinin olması sebebiyle tıp bilim insanlarından oluşan bu danışma kurulunun, kısır kaldığını gözlemliyoruz.

Pandemiyi tıp alanına dair yorumlamak, önlemler almak elbette birincil hedef olmalı. Fakat bir de bu durumun toplumun tüm katmanlarına, çeşitli alanlara yansımasına bakmak lazım. “Acaba toplum psikolojisi ne yönde ilerliyor? Eğitimde alınması gereken tedbirler veya serbest bırakılması gereken alanlar nelerdir? Ekonomi ve pandemi dengesinde nelere dikkat etmek gerekir? Aile içi ilişkilerde neler oluyor?” sorularını çoğaltmak mümkün.

Pandemi sürecinin daha isabetli bir şekilde yönetilmesi için ve en az hasarla bu süreci atlatmak bakımından teklifim; tıp bilim adamlarından oluşan kurula, farklı disiplinlerden yeni akademisyenlerin eklenmesi veya diğer ilgili bakanlıklara danışmanlık hizmeti verecek ‘pandemi danışma kurulları’nın oluşturulması yönünde olacak.

Özellikle ekonomi, eğitim ve sosyal politika alanları böyle bir ihtiyacın olduğuna dönük sinyaller veriyor.

Bir süreç yaşanıyor ve dünyada farklı tecrübeler ortaya konuyor.

Türkiye sürecin doğru yönetilmesinde bir örnek. Ve bunu örneği daha iyi bir pozisyona taşımak bizim elimizde.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın bilim kurulundan çıkan kararları önemsediğini biliyoruz. Bu kapsamda eğitim, ekonomi ve sosyal politikalar konusunda toplumun beklentilerinin dillendirildiği, akademik bakış açılarının gündeme taşındığı bir istişare mekanizması neden olmasın?

Artık psikoloji terminolojisinde güncel olarak tartışılan yeni bir kavram var; Pandemi Psikolojisi. Bu alanda bireylerin takıntılarının ve anksiyetelerinin arttığı bir realite olarak gözlemleniyor. Toplumsal kaygıları azaltmak bakımından kamu yayıncılığı yapan kanallarda veya kamu spotları olarak farklı çalışmalar yapılabilir.

Çocuklar evde, bazı sektörlerde gelir düzeyi düştü ve bunun aile içi ilişkilere olumsuz yansıması olabiliyor. Bu açıdan bakıldığında, aile içi iletişimin güçlendirilmesi elzem.

Mevsim koşulları gereği vakalar artıyor. Bununla birlikte okulların da açılma zamanı. Eğitim alanında Avrupa, yüz yüze eğitim modelini uygularken, ülkemizde çocuklar hala neden evde, sorusu soruluyor. Çocuklar sokakta, oyun bahçelerinde, gençler ise AVM ve kafelerde iç içe olmaya devam ediyor. Peki, eğitimde en doğru model nedir? İşte bu merak konusu.

Ve ekonomi… Pandeminin doğrudan etkilediği alanlardan en önemlisi. Pandemi-Ekonomi-Psikoloji arasında ciddi bir etkileşim var.Dolayısiyle ekonomiyi atlamak mümkün değil. Ülkenin bugününü ve orta vadeli geleceğini belirleyen/belirleyecek olan bir sürecin içindeyiz. Şu âna kadar ekonomi rakamları bize gösteriyor ki, süreç diğer ülkelere kıyasla çok iyi yönetildi. Pandemi sürecinin doğrudan etkilediği bir alan olarak ekonomi danışma kurulunun oluşması, yine bu sürece olumlu yönde katkı sağlayacaktır düşündeşindeyim.

Bugünler de geçecek.

Türkiye’mizin yolu açık olsun.