Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz işgal harekâtının başlangıç tarihi 2013’te yapılan 17-25 Aralık darbe girişimidir. 17-25 Aralık hukuksal darbe girişiminde FETÖ,  düzmece belgeler, montaj kasetlerle o gün başarılı olamasa da, işbirliği yaptığı medya organları ve özellikle CHP-HDP bloğu alçak girişimi Başkomutan Erdoğan ve hükümete karşı milletin güvensizliğini inşa etmek üzere kullandı. Hedefleri o dakikadan sonra yapılacak her türlü gayrihukuki eylemi Erdoğan ile bağdaştırmak, tüm faturaları hükümete kesmekti. 17-25 Aralık sonrası 2. darbe girişimi 15 Temmuz değil, aslında üst aklın DAEŞ’in Ayn El Arab’a (Kobani) saldırma bahanesiyle iç savaş senaryosunu hayata geçirmesi oldu. 6-8 Ekim olaylarında PKK’nın baş sözcüsü Selahattin Demirtaş’ın yaptığı Serhildan (Ayaklanın) çağrısı ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin neredeyse her ilinde PKK’lı teröristler, 50 kişiyi şehit etti. Allah’tan Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli süreci dik duruşlu ve basiretli şekilde yönetti de Türkiye’yi bölme planı tutmadı.

PKK’yı akladılar

6-7 Ekim olayları hem çözüm sürecinin bozulduğu hem de üst aklın HDP projesini hayata geçirdiği tarih olarak kayıtlara geçti. 7 Haziran seçimlerine gidilen dönemi hatırlayalım. Kobani tiyatrosunun akabinde “Kahraman” görüntüsü ile boy boy fotoğraflar veren, dakika başı yalan söyleyen HDP’nin oyunu yükselten, Suruç’taki ve 5 Haziran’da Diyarbakır’daki PKK’nın bombalı saldırıları olmadı mı? Kesinlikle oldu. FETÖ’cü medya ve beyaz Türkler, PKK’yı ve destekçilerini öyle mazlum, öyle mahzun olarak pompaladı ki…  22 Temmuz’da 6-7 Ekim olaylarının ardından 2. senaryo beyazperdeye yansıdı.

Askerleri ölüme yollamışlar

Ceylanpınar’da 2 polisimiz başından vurularak şehit edildi.  Hain eyleminin PKK ve FETÖ tarafından gerçekleştirildiği davayı soruşturan hakimin delil kararttığı ve davayı sümen altı etmeye çalıştığının belgelenmesi ile ortaya çıktı.  En yoğun çatışmaların yaşandığı Mardin’in Nusaybin ilçesindeki ihanet ise daha büyük kırılma noktası. Biz PKK’lı temizliyoruz diye kendimizi avuturken, meğer FETÖ’cü Tuğgeneral Salih Kıran teröristleri etkisiz hale getirmek yerine askerlerimizi ölüme yollamak üzere görev yapıyormuş. 70 vatan evladını mehdi sandığı meczubun planları için şehit ettirmiş.  Başkomutan Erdoğan’a suikast yapmaya giden timin başındaki Tuğgeneral Gökhan Sönmezateş ise hakikaten PKK’lı şeytanlar yerine dağ taşı bombalatmış…

ABD’nin silahlı ordusu

PKK’yı da DAEŞ’i de FETÖ’nün emrine veren üst akıldır. DAEŞ’in yılbaşından bu yana Kilis ve Gaziantep’e yaptığı füzeli saldırıların ardından da FETÖ çıktı.  Ömer Halisdemir’in alnının ortasından vurarak öldürdüğü Tuğgeneral Semih Terzi, DAEŞ’i füze atışları için koordinat yağmuruna tutmuş.  Ankara, Vezneci, Havalimanı ve birçok bombalı eylem PKK-DAEŞ ve FETÖ ortaklığıyla gerçekleştirildi. Bağ kurmak çok basit. Onlar bombaları patlattı, FETÖ suçluyu Erdoğan ilan etti, Türkiye’de siyasi otoritenin meşruiyetini kaybettiğini ve vatandaşların güvende olmadığı yönünde dünya kamuoyuna servisler yaptırdı. Hatta CHP’li ve HDP’li vekiller her bir ağızdan Erdoğan’ı istifaya davet etti. Oyunun büyük resmi budur. 80 darbesi gibi “Devlet ortada yok, darbe meşrudur” demek için her eylemi yaptılar. 15 Temmuz’u devleti kurtarma operasyonu adı altın gerçekleştirmekti planları. Çok şükür ki, PKK-DAEŞ ve FETÖ koalisyonuna karşı Başkomutan Erdoğan ve milletin koalisyonu galip geldi. Yeni stratejiler geliştiriyorlar. Bombalı saldırıları artacak, belki 7 Haziran sonrasına döneceğiz lakin bu millet yeni Çanakkale savaşını göze almıştır…