ABD ile Çin arasında patlak veren “Ticaret Savaşları” çok sık konuşulur oldu. Peki ama nedir bu Ticaret Savaşları? Bunu daha iyi anlamak için önce biraz geçmişe gidelim. İlk olarak 1765 yılında bir İngiliz’in bulduğu buharlı makinenin üretimde insan gücünün yerine kullanılmasıyla dünyada kitle üretimi (Mass Production) başladı. Düşünün o dönemde bir şehirde günde 100 çorap üretilebiliyorsa, buhar gücünün sanayide kullanılmasıyla birlikte saatte 100 bin çorap üretilmeye başlandı. Bir anda Avrupa muazzam bir üretim gücüne kavuştu. Aynı zamanda buhar gücünün gemilerde kullanılmaya başlanmasıyla birlikte gün ve saat hesaplamalarıyla kıtalar arası mal ticareti, daha doğrusu Avrupa’da üretilen malların dünyanın dört bir yanına ihracı planlı ve hızlı bir şekilde gerçekleşmeye başladı. Ve dünyanın sermayesi Avrupa’ya akmaya başladı. Avrupa finansın ve zenginliğin merkezi oldu. İşçi sınıfı diye yeni bir sosyal sınıf daha ortaya çıktı. 1800’lü yılların ortalarında buharın yerini benzinli motorların almasıyla kitle üretimi daha da hızlandı. Daha hızlı üretim daha fazla para demek ama bu üretimi yapabilmek için çok çeşitli hammaddelerin dünyanın dört bir tarafından Avrupa’ya getirilmesi gerekiyordu. Bunu sağlamak için hammadde bulunan yerler askeri olarak işgal ediliyor ve bu kaynaklara zorla el konuluyordu.

YENİ ÜRETİM MODELİ-YENİ SOSYAL VE SİYASAL DÜZEN

Ama bir süre sonra Avrupalılar’a dünya dar gelmeye başladı. Ve üretimlerini daha fazla yapabilmek için dünyayı paylaşamaz oldular. Yani Yeni Üretim Modeli yeni “Sosyal Düzen” ve Yeni Sosyal Düzen de “Yeni Siyasal Düzen” ortaya çıkardı. Bu durum bütün dünyayı etkilediği için 1. Dünya Savaşı meydana geldi. Müteakiben 1. Dünya Savaşı sonrası yapılan barış antlaşmalarındaki dengesizlikler 2. Dünya Savaşı’nın da asıl sebebidir. Bu süreçte Avrupa ve ABD’nin sosyal yapısına bakacak olursak kapitalizmin de etkisiyle disiplinli, çalışkan, öz güveni yüksek, yeniliklere son derece açık ve meraklı bir toplumsal yapı ile karşılaşırız. Bu sayede teknoloji ve sosyal yapının sürekli geliştirilebilmesi mümkün olmuş, sürekli gelişen yapı, zenginliğin devamını sağlayan en önemli güç haline gelmiştir.

ÇİN YENİ ÜRETİM MODELİYLE KÜRESEL SİSTEMİ ZORLUYOR

Gelelim günümüze. ABD ve Avrupa güdümündeki küresel düzen bu şekilde devam ederken, yeni üretim modeline sahip yeni bir devlet sahneye çıktı. “ÇİN”. Kendilerine göre planlı ama ABD ve Avrupa’ya göre kontrolsüz şekilde üretim yapan Çin, başlangıçta malların kalitesizliği nedeniyle çoğu ülke tarafından pek dikkate alınmadı. Ancak son 20 yılda ürettiği malların kalitesini sürekli arttıran Çin, üretimde aşırı nüfusunu cömertçe kullanıp işçi maliyetlerini de azaltınca inanılmaz bir üretim potansiyeli yakaladı. Tabii ki Çin’de Avrupa’daki gibi işçi/insan hakları gibi kavramlardan söz edebilmek pek mümkün değil. Ama olsun kim karışabilir ki, değil mi? Zaten modern dünyanın Çin’deki fabrikalarda kaç Çinli işçinin öldüğüyle, günlük 1 doların altında ücretle karın tokluğuna nasıl çalışmak zorunda kaldıklarıyla hiç mi hiç ilgilendiği yok. Ama Çin’in bu akıl almaz, dur durak bilmez ve her geçen gün daha da kalitesi artan, arttıkça da daha çok Çin’i zenginleştiren “Yeni Üretim Modeli (!)” durdurulamaz ise orta vadede Avrupa’nın ve doğal olarak ABD’nin Çin’in ekonomik güdümüne girmeleri son derece muhtemel. Bu durumun fakirleşen ama zenginliğe alışmış Avrupa ve doğal olarak ABD toplumlarında ayrışmaya ve çözülmelere de yol açabileceğini ön görmek çok zor değil. İşte modern dünyanın (?) asıl ilgilendiği konu da tam olarak bu.

ÇİN’İN YENİ ENERJİ POLİTİKASI “GÜNEŞ ENERJİSİ”

Çin’i durdurabilmek için Çin’in en zayıf noktasına yöneliyorlar. “Enerji”. Çin’de petrol ve doğalgaz yok. Rusya ve İran, Çin’e enerji sağlayan iki önemli aktör. Fakat son 20 yılda Çin’in özellikle güneş enerjisinden elektrik elde etmek için yaptığı yatırımlar o kadar devasa boyutlara ulaştı ki günümüzde bu alanda Çin’in ortağı olmadığı veya Çin’in sahip olmadığı neredeyse hiçbir enerji şirketi kalmadı. Çin bu sektörde dünyada en büyük paya sahip. Bu hızla giderse önümüzdeki 10-15 yıl içinde karbona dayalı enerji ihtiyacını sıfırlayacak gibi görünüyor. O zaman ne olacak? Asıl büyük soru bu. İşte o zaman gelip Çin küresel güç olmaya başlamadan önce Çin’in durdurulması ABD ve Avrupa için son derece elzem. O zaman gelmeden önce İran üzerinden Çin’in enerji kaynaklarının kesilmesi için operasyona hazırlanılıyor. O yüzden körfez dizayn edildi. O yüzden Kafkaslar düzenlenmeye ve Rusya kuşatılmaya çalışılıyor. O yüzden ABD donanmasının yarısından fazlası Asya-Pasifikte. Tabii bu süreçte Türkiye’nin de kadrajda olduğunu söylemek gerekir. Bu nedenle G20 zirvesinde ABD ile Çin’in görüşmelere tekrar başlama kararı çok önemli bir gelişmedir. Bu suretle Çin’in üretim modelini ABD ve Avrupa’ya uyumlayacak tedbirler almaya razı edilmesi, küresel krizlerin önlenmesinde kilit role sahiptir. Aksi takdirde Çin’in Yeni (!) üretim modeline karşı Avrupa ve ABD’nin ve hatta dünyanın geri kalanının tutunabilmesi pek mümkün görünmüyor.