Biz inananlar olarak, her şeyin bir maksada binaen yaratıldığını ve o yaratılanın başkalarının yapamayacağı bir görevi ve işlevi olduğuna inanırız. İnsan o işlevi yerine getirdikçe ve diğer insanların da işlevsel olmaları için iyi niyet ve doğru bir çaba gerçekleştirdiğinde, insanlık nefes alacaktır. Böylece “Birbirini yıkayan eller gibidir” diyerek tanımlanan insanın, tam da Allah’ın (c.c) istediği gibi olmaya doğru evrildiğine şahit olacağız. İnsan bu dünyanın efendisidir. İnsanın huzur ve güven içinde yaşaması, Allah’ın (c.c) kullarından talebidir. Bunun için Allah (c.c) kuran ismini verdiğimiz anayasasında, sınırları bildirmiş ve o sınırlarda hareket edilmesini emretmiştir. Maksat insanın zararlardan korunması ve geliştirilmesidir.

Aile; insanın dünyaya gelmesi ve korunarak geliştirilmesi görevini üstlenmiş ilk ve tek çatıdır. Bebeklik, Allah’a (c.c) bir ait canın en muhtaç, en bağımlı, en ilgiye, sevgiye ve şefkate ihtiyacı olduğu dönemdir ve bunu sağlayacak olanlar anne ve babalardır. Atmosferi dahi öğretici olan bu çatıda, mutlaka, bilinçli bir özen ve çaba olursa arzu edilen sonuç elde edilebilir. Bu çocuk belki de dünyayı kurtaracak, dünyaya Allah’ı (c.c) ve O’nun güzel Rasulünü (s.a.v) tanıtacak. Biz bu muhteşem varlığı, sadece Rabbimiz (c.c) için eğitmeliyiz. “Onu kendine göre değil, bana göre eğit” diyor Rabbimiz (c.c). “Benim verdiğim potansiyeli açığa çıkarabilmesi için ona doğru örnek ol, doğru davran ve yol aç” diyor.

Peki biz bu emir karşısında ne yapıyoruz?

Çocuk daha süt emme dönemini bitirmeden annesinden ayrılıp bakıcılara teslim ediyoruz. En çok annesinin kokusuna, kucağında tutmasına, gözlerine sevgiyle bakıp tatlı ninniler söylemesine ihtiyacı varken, annesine yürek dolusu bağlanmasına ihtiyaç varken, bu anneanne, babaanne ya da bakıcılara teslim edilen çocuk onun kokusuna, onun bakışına, onun tavırlarına aşina olmaya başlıyor. Ona bağlanıyor, onun gözleri ve sözleri ile besleniyor. Bu arada anne ne yapıyor, ailesi için para kazanıyor. Peki bu para başkasına bağlanan ve onu anne bilen çocuğun yeniden annesine bağlanmasına yeter mi? Yetmez.

İki hususu iyi düşünmemiz lâzım, 1. Allah (c.c) benden iyi kul ve iyi anne, iyi aile olabilmek için annenin çalışmasını şart mı koştu? Hayır. 2. Çocuğun mutlu olabilmek için annesinin kendisini birilerine bırakıp çalışmasına ihtiyacı var mı? Hayır. Peki bu çalışma kimin ihtiyacı? “Okudum bunca tahsilim boşa mı gitsin?” anlayışı ve ilâveten, “Biz seni o kadar okuttuk, çalışmazsan hakkımızı helâl etmeyiz” diyen anne babanın baskısı, Allah’ı (c.c) mı memnun ediyor, çocuğu mu?

Çocuk sayısını azaltmadan, erken sütten kesmeden, başkalarına baktırmadan, ya kısmi çalışma ya da ara vermeyi tercih etsek, “Çocuklar okula başladıktan sonra, ister okuyalım, ister çalışalım, hepsi de uygundur” anlayışını tercih etsek; ülke ekonomisi batar mı? Hayır. Aile açlıktan ölür mü? Hayır. Allah bize, “Sen çalışmadın sana cennet vermem mi der? Hayır. Çocuk ben sevgi dolu büyüdüm ama sen çalışmadın, seni sevmem mi der? Hayır. O halde…