Ülkemizin içinden geçtiği son kritik dönemeçte ekonomi ve finans alanlarında atılması gereken adımların önemi daha önceki süreçler göz önüne alındığında daha değerlidir. Bu anlamdaki görüşlerimizi bugünden itibaren Diriliş Postası’ndaki köşemizde siz değerli okurlarımızla paylaşacağız.

Her yeni başlangıç değerlidir, her yeni başlangıç heyecan vericidir, her yeni başlangıç paylaşımdır, her yeni başlangıç ümittir ve her yeni başlangıç yeniliklere vesiledir. Yazılarımızda ilmin ve ilmi bilginin değerini yansıtarak sorunlara çözüm önerileri ortaya koymanın yanında yapılan değerli icraatları sizlerin beğenisine sunacağız. Yapılması için adım atılan konuların heyecanını sizlerle değerlendireceğiz. Nasıl ki bizim inancımızda olan zekât müessesesi paylaşımın yeryüzündeki en önemli örneği ise aynı şekilde paylaşmanın ülkemiz ve coğrafyamız için ne kadar değerli olduğuna vurgu yapacağız. Ulusların hayatlarını dinamik bir şekilde devam ettirebilmeleri için umutlarının ve umut ettiği hususların hangi alanlar olduğu ile belli olduğu gerçeğinden hareket ederek ülkemiz üzerinde egemen güçlerin etkin olmaya çalıştıkları alanların her geçen gün daraldığına dikkatleri çekeceğiz. Finans alanındaki yeniliklerin uygulanabilirliğinin ülkemiz ekonomisine ne kadar katkı sunacağını anlatacağız.

Finansın tüm konularıyla ilgili olarak bu konuların ekonomik yapılanmaları nasıl etkilendiğinin üzerinde duracağız. Ülkelerin ekonomik yapılarıyla finansal gelişmişlikleri arasındaki bağı tanımlayacağız. Bu anlamda finansal kalkınmanın veya finansal gelişmişliğin ekonomik büyüme ile olan ilişkisini gözler önüne sereceğiz. Tüm bunların vatandaşın ekonomik refahına dünya ülkelerinde nasıl yansıdığı ile Türkiye de nasıl yansıdığını karşılaştıracağız. Örneğin Türkiye’nin finansal anlamda gelişmişlik düzeyi olgunlaşmamış olsaydı Afrin harekâtını yapabilir miydik gibi sorulara tüm yönleriyle cevap arayacağız. Bunun yanında finansal ve ekonomik anlamda kendi göbek bağımızı kesebilmemiz için yapılması gerekenleri ortaya koyacağız. Bulunduğumuz coğrafyada bizim bu alanlarda güçlü olmamızın kimleri güldürüp kimleri rahatsız edeceğini tartışacağız. 2016-2017 yıllarında ihtiyaç sahibi ülkelere Türkiye’nin yaptığı 14.5 milyar $’lık yardımın ne ifade ettiğini tüm ayrıntılarıyla irdeleyeceğiz.

Ülkemizde finans eğitiminde yapılanları ortaya koyarak özellikle eğitilmiş gençlerimizin üniversitelerden mezun olduktan sonra iş dünyası ile nasıl entegre olmaları gerekliliğini ifade edeceğiz. Üniversitelerin her konuda olması gerektiği gibi finans konusunda da iş dünyası ile birlikte hareket etmesinin ülkemizdeki gerek finans, ekonomi ve işletme öğrencilerinin gerekse de finans sektörünün optimal fayda da birleşeceğini örnekleriyle sizlere ifade edeceğiz. Reel sektör üniversite iş birliğinin gelişmiş ülkelerde hangi düzeylerde olduğu ile Türkiye de hangi düzeyde olduğunu kıyaslayacağız…