On yıllardır Suriye’de devlet kanallarına ve bürokrasiye alınmayan, sürekli ötekileştirilen, hep dışlanan Sünni Müslümanlar, iç savaşta en büyük mezalimi yaşadı.

Aşama aşama gerçekleştirilen soy kırımda milyonlar katledildi.

En fazla yüreğimizi yakan şehir de Halep oldu. Halep şu an çökmüş, virane ve hayalet şehir.

Milyonlarca Sünni Müslümanı ülke dışına iten rejim ve ortakları Halep’i de boşalttıktan sonra şimdi de İdlip’e sıkışan insanlara odaklandılar.

“Terörist var” söylemiyle sivilleri bombalıyorlar, göçü tetikleyerek alanı boşaltıp, Türkiye’yi geriletip, alana hakim olmak istiyorlar.

Geçtiğimiz günlerde İdlip’de sekiz Türk askeri şehit oldu. Makamları âlî olsun.

Türk devleti şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacak, buna emin olun.

Alana tahkimat başladı bile. Türkiye’yi korkutup kaçırmak isteyen rejim veya arkasındaki odaklar sükut-u hayale uğradı, uğramaya devam edecek.

Türkiye bilakis daha da iddialı, daha fazla orada olacak. Bunun sinyallerini alıyoruz.

TÜRKİYE NEDEN ORADA?

Bu sorunun cevabını çok verdik ama özetlemekte fayda var.

*Sınırımızda PKK, DEAŞ gibi terör unsurları istemiyoruz. Bir mücadele verilecekse ki buna mecburuz, (Allah korusun) kendi topraklarımızda vermekten ise biraz daha ötede vermek durumundayız. Bunun mücadelesini veriyoruz.

*Türkiye insani diplomasiyi önemseyen bir yaklaşım ortaya koyarak mültecilere kucak açan bir ülke olarak, sınır ötesinde sivillerin katliamına sessiz kalmıyor. Türkiye’nin oradaki varlığı masum siviller içinde adeta bir güvence.

TÜRKİYE NE ZAMAN ÇIKACAK?

Cevap çok net!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm terör unsurları alandan temizlendikten sonra biz de ancak o zaman çıkarız” dedi.

Türkiye, kendi tarihi adına sınır ötesi operasyonlar yaparak ciddi adımlar attı.

Elli sene sonra tarih kitapları bugünü anlatırken, siyasi iradenin çok kritik öneme haiz aldığı doğru kararları anlatacak.

Suriye’nin tarihi yazılırken ise; yine Türkiye’nin insani yaklaşımları ve fedakârlığı hikayeleştirilecek.

Yirmi beş sene önce, Hafız Esad’ın yaptığı Hama katliamını anlatan bir romanı çok duygulanarak okumuştum. Katliamda Beşşar Esed, babasını geçti. Bu diktatörün tarihe en düşük bir şekilde geçişini hep birlikte göreceğiz.

İçimizdeki Esedçiler şimdiden endişelenmeye başlayabilirler. Tarih yalan söylemez. Doğruların er geç açığa çıkma gibi bir özelliği vardır.

Yol yakınken Türkiye eksenine dönmeleri, kendi kişisel tarihleri açısından iyi olur.