Trabzonspor’un Galatasaray ile maçı var, ne mi olur?

Siz zaten bu satırları okurken olan olmuş olacak. Gönül, bordo-mavi yürekler ister ki yenelim.

Ne ile hangi güçle hangi futbolcuyla hangi taktikle yeneceğiz peki?

Hyun-Jun Suk gibi Avrupa da pazarı bitmiş futbolcuları Trabzonspor’a getiren mantalitenin bir saha içi taktiği olduğuna inanmıyorum.

Trabzonspor’un mazisine, bordo-mavi yüreklere inanıyorum. Belki diyorum, sonra düşünüyorum. Hangi futbolcu maçı döndürebilir; isim aklıma gelmiyor. Trabzonspor’u bu hale düşüren kahramansız bırakanlar utansın.

Yine içimden belki diyorum Ersun Yanal’ın Galatasaray’ı yenme geleneğine sığınayım, diyorum.

Ortada taktik anlayışa uyabilecek bir takım da yok.

Nasıl bu hale geldik:

Yerel medyayı eleştiri yapmasınlar diye susturan yönetim; kendi huzuruna Trabzonspor’un iki yılını heba etti etmek üzere. Oysa ki eleştirilmek, kişilere, kurumlara eksiklerinin söylenilmesi kazanımdır; sadece cehalet eleştiri kabul etmez.

Muharrem Usta yönetimine sesleniyorum; Trabzonspor şehrini susturduğunuzu sanmayın. Trabzonspor şehri diyorum; çünkü o şehir baştan aşağı bordo-mavi, bunu Fizan’daki de biliyor.

Trabzonspor şehri sustu mu anlayın ki büyük bir patlama yakındır.

Galatasaray’ı yenmezsek ne olur, artık bu sezon sonuna kadar ligde kalma mücadelesi veren bir takım oluruz.

Hedefimiz ilk yarıyı 20 puanla bitirmek olur. Bunlar Trabzonspor markasının ne hallere düştüğünün göstergeleri. Ersun Yanal’ın istifası gündeme gelir.

Galatasaray maçından sonra içeride Çaykur Rizespor ile oynayacağız. Sonraki hafta Beşiktaş ile deplasmanda mücadele edeceğiz. Bu iki maçta da puan kayıpları olursa Muharrem Usta yönetimi kongre kararı almak zorunda kalır ve Trabzonspor tarihinin saha sonuçları bakımından en kötü yönetimi olarak anılır.

Karamsar bir tablo mu çizdim? Hayır, sadece elimizdeki argümanlar neticesinde başımıza gelecek olanları sıraladım.

Trabzonspor bir yönden Amerika Birleşik Devletleri gibi mantalitesi bitmiş bir koloni; çünkü ABD’de Trump ve Hillary gibi başkan adayları oldukça dünya da zulmün başkenti olacaktır. Özgürlüğün ülkesi eziyeti sermaye yapmış kendine. ABD’nin çıkış noktası özgürlükse Trabzonspor’un çıkış noktası özgünlük, yöresellik ve dik duruştur. O zaman Trabzonspor’a bizi yansıtan başkanlar gelmesini dileyelim. Bunun için çalışalım. Davamız; örfümüze, geleneğimize sahip çıkmak olsun.

O zaman neticesi belli tünellere girmeyiz!

Her yazımın noktasını biraz yönetim ümidi ekleyerek yazıyorum:

“Trabzonspor Anadolu neferi dik ve dürüst yönetimlerle elbet bir gün şampiyon olacak.”