Zaman gazetesinin iki devşirme tetikçisi, İslamcılar üzerinde töhmet oluşturmak için bir süredir paslaşıp duruyorlardı.

Nihayet baklayı ağızlarından çıkardılar.

Aklınıza gelebilecek bütün kötülüklerin ve fuhşiyatın sistematik olarak tatbik edildiği örgütlerini temize çıkarabilmek için bu kez, ‘kara çalmayı’ deniyorlar.

Savunmasını üstlendikleri taşeron örgüt, İslâm’a, Kuran’a, iftira ettikleri Peygambere, dine, diyanete ve kutsi bildiğimiz değerlere en büyük ihaneti ve kötülüğü yapmış bir oluşum iken, mezkûr özneler, zeytinyağı misali üste çıkma çabası diye niteleyebileceğimiz bu tezviratla, beynelmilel şer odaklarına yaptıkları gönüllü ajanlığı sevimli ve masum göstermeye çalışıyorlar.

Biri, önce, üzerinde tepinecekleri zemini stabil hale getirebilmek için peşrev niyetine ‘İslamcılık’ merkezli birkaç yazı yazdı ve en sonunda, muvazaanın ve danışıklı dövüşün üzerine tüy dikercesine pası diğerine attı.

Bunu da sözüm ona bir anekdotla taçlandırdı. (!)

Güya, 70’li yıllarda polis İslamcıları kafesleyip ajan olarak kullanıyormuş.

Diğeri, konunun olgunlaştığına kanaat getirmiş olacak ki, o anekdotta adı geçenin kendisi olduğunu söyledi ve “ben reddetmiştim ama başkaları kabul etti. Şimdi hepsi iyi yerdeler” diyerek, pimini çektiği bombayı karşı tarafa fırlatıverdi.

‘Biri’nin Mümtazer Türköne, ‘diğeri’nin Ali Bulaç olduğunu anladınız değil mi?

Mümtazer, hayatı boyunca hiç İslamcı olmadı.

Önceki dönem AK Partiden adaylığını koydu ama kimse suratına bile bakmadı.

Onun kuyruk acısı belli zaten.

Ama Ali Bulaç, neredeyse 50 yıl İslamcılığın ekmeğini yedi.

Camiada Bulaç’ın, menfaat için yapmayacağı hiçbir şey olmadığını bilmeyen yoktur.

Geçen 50 yıl, Ali Bulaç’ın “yoldaşlarını satma” tarihi gibidir adeta!

Her şey bu kadar ortada iken, özellikle de 70’li yılların İslamcılarına yönelik bu saldırının sebeb-i hikmeti ne ola acaba?

“Devletin İslamcıları” ifadesiyle neye vurgu yapmak istiyorlar dersiniz?

Birinci amaç, hiç şüphesiz ki, Diyaneti küçük düşürmek.

Daha önce de yazmıştım, Diyanete yönelik saldırıların arka planında Sayın Başkanın Mescid-i Aksa’da verdiği hutbe var!

İsrail hesabına yapılan bu saldırı, bir tür intikam operasyonudur.

İsteyen; “Sizi gidi İsrail uşakları sizi!..” başlıklı yazıma bakabilir.

İkinci amaç: “Ajanlık” vesaire argümanıyla MİT’i bir kötülük menşei gibi gösterme ameliyesi…

Bu çabanın arkasında da Türkiye düşmanlığının ete kemiğe bürünmüş hali olan MİT TIR’larının durdurulmasındaki beynelmilel ajanlık faaliyeti nedeniyle tescillenen, gelmiş geçmiş en büyük ihaneti perdeleme gayreti var!

Üçüncü amaç ise en bilineni…

Her vesile ile olduğu gibi, Tayyip Erdoğan’a ve AK Partiye bühtan için gerekçe üretmek!

Biz, Mümtazer Türköne’nin de Ali Bulaç’ın da ‘Cemaziyyelevvelini’ gayet iyi biliriz.

Ümmete ve bu memlekete ihanet eden örgütlerinin hırsızlıklarını, ahlaksızlıklarını, nasıl bir ihanet şebekesi olduğunu da tabii…

“Merd-i Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler”miş.

Bunlar, ‘Merd-i Kıpti’nin tırnağı bile olamazlar!