Türkiye’de ve bölgede birçok acı yaşadığımız 2016’ya veda etmek üzereyken Suriye’de ateşkes sağlandığına dair beklenen sevindirici haber geldi.

İlan edilen ateşkesin kalıcı olup olmayacağı konusunda haklı olarak bir kaygı yaşanıyor.

Çünkü anlaşmadan rahatsız olanlar hayli fazla.

En başta anlaşmanın herhangi bir tarafında yer almayan Amerika.

Washington, öfkesini “Ayrıntıları bize değil Ankara ve Moskova’ya sorun” diyerek dışa vuruyor.

Ateşkes anlaşmasına desteklerini açıklayanlar arasında dahi Türkiye’nin başarı hanesine yazılacağı için gerçekte bu anlaşmadan hoşnut olmayanlar bulunduğunu unutmamalı.

Fakat kim ne derse desin bu anlaşmanın ilanı dahi başlı başına büyük bir başarı ve bu başarıda en büyük pay hiç şüphesiz Ankara’nın.

Suriye’de Türkiye’nin asla masa dışına itilemeyeceği bir kez daha tescillendi.

Rusya, daha düne kadar “terörist” dediği grupların ve Özgür Suriye Ordusu’nun meşruiyetini kabul etti.

Rus televizyonu Suriyeli devrimcilerin Ankara’da düzenlediği basın toplantısını yayınladı.

Beşşar El Esed’in ve Suriye rejiminin ülkede herhangi bir etkinliğinin kalmadığı ve geleceğinin olmadığı gerçeği en çıplak haliyle kendini gösterdi.

Rejimin ve Şii milislerin ateşkesi bozmamasını Rusya garanti altına alacak.

Anlaşma, İran’ın da ikinci plana itilmesi anlamına geliyor.

Dolayısıyla Tahran’ı da kaybedenler ve ateşkesten rahatsız olanlar listesine ekleyebiliriz.

Kurulan yeni oyunun baş aktörleri Türkiye ve Rusya.

Daha dün Türkiye’yle Rusya’yı savaştırmak istiyorlardı.

Olmadı.

Başaramadılar.

Oyun bozuldu.

Daha da ötesi Ankara ve Moskova yeni bir oyun kurdu.

Önceki gün ilan edilen ateşkes anlaşmasıyla Suriye’de her şey bitmiş değil.

Anlaşmadan memnun olmayanlardan mutlaka karşı hamleler gelecek.

Bölgede oynanan oyun herhangi bir ülkenin tek başına yönetebileceğinden ve baş edebileceğinden çok daha büyük.

Dolayısıyla Suriye’de rejime karşı mücadele eden grupların boyunu da fazlasıyla aşıyor.

Yapay sınırlara takılıp kalanlar resmin tamamını göremez.

Şu an Suriye’de küresel çapta bir güç mücadelesi yaşanıyor.

Bu arada Suriyeli devrimci gruplar da savaşla birlikte siyaseti ve diplomasiyi öğrenmeye başladı.

Halep’i aylarca bombalayan Rusya’yla görüşmeler yapıp anlaşma imzalamaları öğrendiklerinin meyvesi.

Ateşkes anlaşması Rusya’nın bir günde Suriye halkının ve devriminin dostu olduğu anlamına gelmiyor.

Zaten bu tür anlaşmalar da dostlarla değil düşmanlarla yapılır.

Savaşı sadece sahada kazanmak yetmiyor.

Sahadaki kazanımları masada da koruyabilmek, kurulan tuzakları görüp o tuzaklara düşmemek, düşmanın oyununu bozucu stratejik girişimlerde bulunabilmek ve zamanı geldiğinde düşmanla barış görüşmeleri yapabilmek de gerekiyor.

Bu ateşkes korunabilirse devrimciler ellerindeki bölgeleri güvenli bir şekilde koruyabilecek.

Özetle söylemek gerekirse yeni bir Halep faciası yaşanmayacak.

Daha çok kadın, çocuk ölmeyecek.

Devrimcilerin önünde soluklanmak, güçlerini toplamak ve saflarını yeniden düzenlemek için büyük bir fırsat var.

Şimdi önemli olan bu fırsatı iyi değerlendirebilmek.

Suriye Ulusal Konseyi (SUK) eski başkanlarından Burhan Galyun’un da dediği gibi bu anlaşma Suriye halkının direnişinin ürünü.

Fakat çözüm o kadar da yakın değil.

Suriyelilerin önünde hâlâ uzun ve mayınlı bir yol var ve bu yolda Türkiye -Allah’ın izniyle- hep Suriye halkının yanında olacak…