Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, ligin ilk yarısının son iki haftasındaki Beşiktaş ve Çaykur Rizespor maçlarına sakatlık problemleri nedeniyle farklı bir oyuncu kadrosuyla çıkmak zorunda kalmıştı.

Bu kadro rotasyonu (mecburi de olsa) Fenerbahçe için hayırlı olmuş, takım ön alanda daha üretken bir yapıya bürünürken, 2 maçta atılan 5 golle gelen 6 puan, Yanal ve öğrencilerini şampiyonluk yarışında tutmuştu.

Durum böyleyken sakatlık sorunlarını aşan Yanal’ın ligin ikinci yarısına daha cesur başlamasını, garantici futbol inadından vazgeçmesini beklemek çok da abes değildi.

Ancak Yanal’ın dün sahaya çıkardığı 11, sanıyorum Fenerbahçeli taraftarların büyük çoğunluğu için büyük bir hayal kırıklığı olmuştur.

Gaziantep takımı, atletik oyunculardan kurulu bir hücum hattına sahip olmasına rağmen yumuşak karınlı bir takım. Eğer ligdeki hedefiniz orta sıralar ya da düşmemek ise böyle bir maçta orta sahanızı 3 savunmacı ile tutmaya çalışmanız mantıklı bir hamle olabilir.

Ancak şampiyonluk iddiasında bir takımsanız ve beraberlik bile size çok şey kaybettirecekse, bu tür maçlarda oyunu planınızı rakibinize göre değil elinizdeki oyunculara göre yapmalısınız. Maça Tolga, Emre ve Gustavo ile çıkmanız, rakibi cesaretlendirmekten de öte kendi takımınıza da negatif bir mesaj vermek anlamını taşır.

Nitekim maçın ilk 25 dakikalık bölümünde rakibinden çekinen, hücum anlamında hiçbir şey üretemeyen bir Fenerbahçe izledik. Peki 25’te ne oldu, Yanal Tolga’yı sol çizgiye atarak orta sahayı ikileyince Fenerbahçe yavaş yavaş oyun kontrolünü ele geçirmeye ve üretmeye başladı. Muriç ve Serdar’la gelen iki net fırsat da bu değişikliğin bir sonucu oldu.

Devre böyle biterken ikinci yarıda beklenen hamle geldi ve Tolga çıkıp yerine Rodrigues oyuna dahil olunca, Fenerbahçe için bir anlamda galibiyetin fitili de ateşlenmiş oldu. Kısa süre içinde Muriç’in asistiyle gelen Kruse golü, oyunu tamamen Fenerbahçe lehine çevirdi. Artık beklenti, Fenerbahçe’nin rahat bir şekilde 2’yi hatta 3’ü bularak, maçı koparmasıydı.

İşte bu noktada takımın gol ayaklarının, son pas tercihleri ya da son vuruşlardaki beceriksizliği devreye girdi. Fenerbahçe’nin bir türlü skoru bulamayıp, strese girince rakip de cesaretlendi ve oyun son dakikalarda Fenerbahçe yarı alanına sıkıştı.

Gaziantep’in sayılmayan golünde VAR hakemlerinin doğru müdahalesi olmasaydı Fenerbahçe, dün yine kendi beceriksizliği yüzünden deyim yerindeyse ‘bedavadan’ 2 puan daha yitirecekti.

Öte yandan, çok iyi oynayamamasına rağmen bir asist ve bir golle maçı Fenerbahçe’ye getiren adam olan Vedat’ın son dakikalarda gördüğü kırmızı kartın, cezasını kupada çekmek adına alınmış kasıtlı bir kart olduğunu düşünmüyorum. Öyle bile olsa, eleştirilmesi gereken Vedat değil, sistemin ta kendisi olmalıdır.