İkinci Dünya Savaşının sonunda, USS Sturman gemisi, Philadelphia sahillerinde yok edilerek Japonya açıklarında tekrar ortaya çıkarılacaktı. Yıl 1940, Philadelphia Deneyi…

Ne oldu o çalışma, sonuçlandı mı, bileniniz var mı?

Yoksa sadece bilim kurgu muydu?

Belki de öyleydi… Tarih boyunca bilim ve teknoloji, askeri hedeflere matuf ve savaş kabiliyetini arttırmak için ilerleme kaydetmektedir.

Philadelphia Deneyi yani insanın ‘eşya nakli’ gibi bir hayali, düşüncesi hayata geçirilecekse bu muhakkak Amerika’nın Japonya’yı yok etme isteği sonucunda olabilecektir. Atomun parçalanması, eşya nakli, genetik mühendislik, ses nakli yani iletişim mühendisliği, robotik kodlama hepsi, hepsi böyle…

İnsanın savaşma ve öldürme gibi düşüncesi, hevesi, hayali, gayreti yoksa gelişme ve ilerleme de yok…

Fotoğraf ve sinema tekniği ilk kez savaş alanlarında kullanıldı. Pusula, radar, lazer, havacılık, uzay teknolojisi, telgraf, teleks, telefon, şifreleme yöntemleri, bilgisayar ve internet, mobil uygulamalar…

Unuttuğum önemli buluş ve teknolojik gelişmeleri siz listenin ucuna ekleyiverin lütfen. Öldürme, toprak işgal etme, ülkeleri fethetme, bir milletin bir diğer millet üzerinde tahakküm kurması, sömürgecilik ve toptan faşizm ve emperyalizm hülyası olmasaydı ne buhar makinası, ne tren, ne koca koca gemiler, ne yollar köprüler, ne arabalar… Bu kadar gelişmiş ve bu kadar

yaygın olmayacaktı.

Bugün teknoloji, genetik bilim, tıp almış başını gidiyorken, uzayda yüzlerce, binlerce uydu dünyayı takip ediyorken, yeryüzünde on binlerce hastane, medikal tıp, nükleer tıp, genetik ve biyolojik tıp laboratuvarları ve yüz katı, bin katı teknik personel gece gündüz, harıl harıl çalışıyorken; Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde bir virüs insanları tehdit etmeye başladı. Tam 4,5 (yazıyla dört buçuk) ay olmuş bu bilim, bu teknoloji, bu virüsü tanıyamıyor.

Aşısını bulamıyor, ilaçla tedavi yapamıyor ve virüsün dünyaya yayılmasını önleyemiyor.

Ya ne yapıyor; Ülkeleri ve şehirleri karantinaya alıyor, turizmi, ticareti, seyahatleri, uçuşları yasaklıyor, insanları evlerine hapsediyor.

Hani ‘Fen ve tıp ve bilim ve teknoloji hakikaten çok ilerlemişti’ Kim, kimi kandırıyor böyle…? Ya birileri bütün insanlıkla çok fena kafa buluyor, yani bu da teknolojinin, efendim genetik biyolojik

bilmem neyin bir savaş, bir saldırı taktiği, Veyahut bilim, tıp, uzay teknolojisi, genetik falan filan hepsi hikâye…

Dünya savruluyor, hem fiziki olarak ve hem de manevi olarak savruluyor. Açlık, kıtlık ve göç dalgalarıyla baş edemeyen insanlığın başına şimdi de bir virüs belası bulaşmış vaziyette…

Dün hurafe ve yobazlık diye ellerinin tersiyle ittikleri şeylerden medet umar hale geldiler; Türkler gibi, ellerinizi dirseklerinizle birlikte yıkayacaksınız, ağzınıza ve burnunuza su vereceksiniz, evlere ayakkabıyla girmeyeceksiniz…

Wuhan’da evlerinden dışarı çıkamayan insanlar her akşam saat 8’de pencereleri açarak gökyüzüne doğru ‘Dayan Wuhan’ diye haykırıyorlar…

11 milyonluk şehir… Çaresizliğin böylesi göz yaşartıyor…

Ve uzayda yüzlerce, binlerce uydu dünyayı seyrediyor. Hiçbir şey yapamadan… Ya da yapmadan…

Dayan Wuhan, dayan insanlık…!