Aralık 2019’da Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve hızla tüm dünyaya yayılan COVID-19 ile ilgili olarak pek çok komplo teorisi ortaya atılmıştı. Salgının duyulduğu ilk günden başlayarak SARS-CoV-2 olarak adlandırılan bu yeni koronavirüsün laboratuvardan sızdığı veya etkenin biyo-terör ajanı olarak birileri tarafından üretildiği iddia edildi.

Bu konuyla ilgili olarak 28 Ocak 2020 tarihindeki yazımda aynen şu ifadeyi kullanmıştım “Henüz 2019-nCoV’un (ilk çıktığında verilen isim) laboratuvar kaynaklı olduğunu söylemek mümkün değil. Bunun için salgından izole edilen virüsün genom dizi analizinin yapılarak laboratuvarda çalışılan virüs ile karşılaştırılması gerekiyor”.

Aynen de öyle yapıldı ve ortaya atılan tüm senaryolara cevap olarak en saygın bilim dergilerinden biri olan Nature Medicine’da SARS-CoV-2’nin gen sekansının karşılaştırmalı analizi sonuçlarına göre virüsün orijini ile ilgili bir makale yayımlandı. Makalede, SARS-CoV-2’nin insanlarda hastalık yaptığı tespit edilen yedinci Koronavirüs olduğu belirtildi. Bunlardan SARS-CoV (SARS’a neden olan Koronavirüs), MERS-CoV (MERS’e neden olan Koronavirüs) ve SARS-CoV-2 (COVID-19’a neden olan koronavirüs) ciddi hastalıklar oluştururken, HKU1, NL63, OC43 ve 229E olarak bilinen etkenlerin hafif seyirli hastalıklar oluşturduğu bildirildi.

Yapılan karşılaştırmalı analizlerde, SARS-CoV-2’nin bir yarasa türünden ve illegal yollarla Çin’e getirilen pangolin adlı hayvandan izole edilen Koronavirüs ile büyük benzerlik gösterdiği tespit edildi.

Ancak her iki hayvandaki virüsün insan hücre reseptörlerine bağlanarak hasta edebilme özelliği yoktu. Bir mutasyon olmalıydı ve etken insanı hasta edebilecek özelliği kazanmalıydı. RNA’da bu mutasyon meydana geldi ve yeni bir küresel salgın ile karşı karşıya kaldık.

Peki, bu mutasyon nerede ve nasıl şekillendi. Nükleik asit dizileri, reseptörler ve proteinler gibi teknik detaylara girmeden söylemek gerekirse, SARS-CoV-2’in orijini ile ilgili olarak makalede, etkenin pasajlanması esnasında değişiklik geçirmiş olabileceğinin yanı sıra iki teori daha ortaya atıldı. ,

Bunlardan birincisi, virüsün insana bulaşmadan önce bir hayvanda doğal seleksiyon geçirmiş olabileceği, ikincisi ise etkenin hayvandan insana bulaştıktan sonra insan vücudunda doğal bir seleksiyon geçirmiş olabileceği.

Hastalığın ilk olarak Çin’in Wuhan kentinde, Huanan isimli bir hayvan pazarında ortaya çıkmış olması bu iki teoriyi daha da güçlendiriyor. Çünkü bu pazar yarasa, pangolin ve insanın bir araya gelebileceği nadir yerlerden birisi.

Mutasyon hayvanda mı yoksa insanda mı gerçekleşti tartışıladursun, COVID-19’a neden olan SARS-CoV-2’nin laboratuvar kaynaklı veya biyo-terör amacıyla insan eliyle geliştirilmiş bir virüs olmadığı bilimsel olarak ortaya konmuş oldu.