Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) 41’inci Liderler Zirvesi’nde imzalanan uzlaşı anlaşması Katar ile Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır arasındaki krizi sona erdirse de Abu Dhabi ve Kahire’nin bundan pek memnun olmadıkları anlaşılıyor.

Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed’in el-Ulâ’daki zirveye katılmamasının yanında BAE tarafından finanse edilen el-Arab gazetesinin Suudi Arabistan’ı ve Kuveyt Emiri’ni hedef alması duyulan rahatsızlığın göstergesi.

Katar’ın uzlaşı niyetinin şüpheli olduğunu ve anlaşmanın başarısızlıkla sonuçlanacağını öne süren el-Arab gazetesi, ilk sayfasında “Katar ve Suudi Arabistan arasındaki arabuluculuğunun başarısıyla sarhoş olan Kuveyt Emiri’ni şaşırtan iç kriz” başlığıyla bir haber yayınladı.

Kuveyt Parlamentosu ve hükümeti arasında yaşanan anlaşmazlıkla ilgili haberde Emir Nevvaf el-Ahmed el-Câbir es-Sabah hakkında kullanılan ifade Kuveyt’in tepkisini çekti.

Kuveyt Dışişleri Bakanlığı, el-Arab gazetesinin Kuveyt Emiri’ne hakaretini şiddetle kınadı ve protesto etti.

BAE Dışişleri Bakanlığı da tepkiler üzerine Kuveyt’e ve yöneticilerine saygı duyduklarını, gazetede yer alan hakareti reddettiklerini öne süren bir bildiri yayınlamak zorunda kaldı.

Oysa herkes biliyor ki, Muhammed bin Zayed tarafından finanse edilen tetikçi el-Arab gazetesi Abu Dhabi’nin onayı ve direktifi olmadan asla bu tür şeyler yazamaz.

Aynı gazetede yayınlanan bir makalede de uzlaşı anlaşmasının başarısız olacağı iddia edildi ve “Katar ne zaman verdiği sözlere bağlı kaldı? Ayrıca Suudi Arabistan Körfez’den Irak’a, Yemen’e, Türkiye’ye ve İran’a kadar ne zaman bir dış gücün desteği olmadan başarı elde edebildi?” ifadelerine yer verildi.

Suudi Arabistan’ı “başkalarının yardımı olmadan kendi başına hiçbir şeyi başaramayan bir devlet” olarak tasvir eden bu makale karşısında Riyad’ın sessiz kalması en yakın müttefiki Abu Dhabi’yle şu aşamada herhangi bir çatışmaya girmekten kaçınma çabası olarak yorumlanabilir.

Mısır cuntası lideri Abdülfettah es-Sisi’nin zirveye davet edildiği halde el-Ulâ’ya gitmemesi ve yerine Dışişleri Bakanı Samih Şükri’yi göndermesi Kahire’nin de uzlaşı anlaşmasından memnun olmadığına işaret ediyor.

Daha önce ilan edilen 13 maddelik talep listesinden vazgeçilmesine karşı çıkan Mısır, Katar’a gereğinden fazla taviz verildiği görüşünde.

Abdülfettah es-Sisi’nin özellikle “el-Cezire kanalının kapatılması” ve “Doha’nın Müslüman Kardeşler’e desteğe son vermesi” şartlarında ısrar edilmesini istediği kaydediliyor.

Abu Dhabi ve Kahire, daha çok Suudi Arabistan’ın arzusuyla gerçekleşen Körfez uzlaşısına ister istemez uyacak.

Fakat el-Ulâ’da imzalanan uzlaşı anlaşması Körfez’de dönen ayak oyunlarının bittiği anlamına gelmiyor.

BAE Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş, Doha’yla Abu Dhabi arasındaki diplomatik ilişkilerin tamamen normale dönmesi için zamana ihtiyaç olduğunu, Katar’ın Türkiye, İran ve İslami cemaatlerle ilişkilerini gözlemleyeceklerini söyledi.

Katar ise bu açıklamaya verdiği cevapta oluşan olumlu havayı bozma çabalarına aldırış etmeyeceklerini söyledi.

Görünen o ki, BAE, uzlaşı anlaşmasının başarısızlıkla sonuçlanması için elinden geleni ardına koymayacak.