Bir yoksulu doyurmayı,

Bir yetimi sevindirmeyi,

Sevdiğimiz bir şeyi infak etmeyi,

Bir insanın iyi durumuna sevinmeyi,

Bu sabah ta uyandığımız ve hayatta olduğumuz için şükretmeyi,

Sevdiklerimize sevdiğimizi söylemeyi,

İnsanların arasını bulmayı, küslükleri engellemeyi,

Elde edemediklerimizin üzüntüsünü yaşamak yerine, elimizde olanların kıymetini bilmeyi,

Hiç ölmeyecek olan ruhumuzu doyurmayı, bedenimizi doyurmaktan daha öne almayı,

İnsanın kıymetinin sadece görünenlerle değil, göremediğimiz manevi değerlerle daha çok ilgili olduğu gerçeğini,

İnsanların iyi yönlerini yüzlerine söylemeyi,

Bize yapılan yanlışlardan ders alıp arkaya atabilmeyi ve affedebilmeyi,

Bir yanlışından dolayı insanın bütününü karalamamayı,

Her insanın, ne yaşamışsa yaşasın, düşünce ve davranışlarını değiştirirse çok iyi bir insan olabileceğini,

Allah’ımızın (c.c) her kulunu çok sevdiğini ve ne yapmış olursa olsun pişman olduğunda affetmeye hazır olduğunu,

İnsanların hata yapmalarına sebep olacak bakış, söz ve hareketimin, beni de yapılan hatadan sorumlu tutuğunu,

Kendini sevmenin Rabbimizi (c.c) sevmeye yol açtığını,

Huzurun şartının kalpteki çer çöpü (hırs, kin, tamah, kıskançlık, dedikodu ve kötü niyet) atıp, sevgi güneşi ile aydınlatmak olduğunu,

Sevgiyi vermenin, önce verenin duygularını onardığını,

Allah’a (c.c) bile yanlış yapabilen insanın kullara haydi haydi yanlış yapabileceğini ve buna şaşırmamamız gerektiğini, “asla” sözünün ancak Allah (c.c) için kullanılabileceğini,

İnsanla muhatap olurken, Allah’ın (c.c) katındaki kıymetini düşünerek hareket etmeyi,

İnsan yanlışa gömülse bile, her an en iyilerden olabilecek bir potansiyel taşıdığını,

Bir insanı mutlu edecek, sıkıntısını giderecek bir şey yapmanın ibadet olduğunu,

Ve…., bu dünyanın geçici olduğunu ve her an bitebileceğini, bu yüzden de hep mutlulukla gülümsememiz gerektiğini……

Anlayıp yaşayalım ki bu değerlerimiz unutulup yok olmasın. Saliha Erdim  26.07.2020