Ortadoğu’da ilginç bir olay yaşamadan gün bitmez. Geçtiğimiz gün son bir yılın en önemli olaylarından biri İran’da yaşandı.

İran nükleer faaliyetlerinin beyinlerinden Muhsin Fahrizade gündüz vakti Tahran’ın ortasında ilginç bir operasyonla öldürüldü. Muhsin Fahrizade suikasti; “Biden’ın seçilmesi ve nükleer anlaşmaya dönük olası İran-ABD müzakere sürecini büyük ölçüde baltalamaya yönelik etkili bir suikasttir” şeklinde yorumlara neden oldu.

Konuyla ilgili İran basınına konuşan İran Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarından Hüseyin Alayi: “Muhsin Fahrizade suikastı İsrail’in İran’daki casusluk ve operasyon şebekesinin hâlâ aktif olduğu ve ayrıntılı istihbarata dayanan ileri operasyon kabiliyetine sahip olduğunu göstermektedir.” Derken, İsrail’in ne yapabileceğinin de aslında sinyallerini veriyordu. Zaten İsrail son yıllarda adını koymadan İran’da birçok operasyon yapmıştı. Yani Tahran elektrik şebekesine saldırıdan tutun bu tür eylemlere kadar ses getiriyordu.

Kendine çok güvenen İran makamları içinden İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani Aralık 2017’nin sonlarında:

“Yetkililere koruma tahsis etmeye gerek yok. Ülkenin güvenliğinden sorumlu biri olarak diyorum ki; kimsenin suikast gerçekleştirme imkanı yok!” gibi üst perdeden cümleler kullanıyordu. Sadece hamaset ve kendini beğenmişliğin İran hali…

Halbuki bu süreçte sadece suikasta uğrayan İran Nükleer programıyla ilintili kişi sayısı 5’ti. Yani daha önce: Mesut Ali Muhammedi, Mecid Şehriyari, Feridun Abbasi, Daryuş Rezayi Necad, Mustafa Ahmedi Ruşen, hem İsrail’in hedefi olmuşlar hem e İran’da bu şahıslar düzenlenen terör saldırılarıyla biri hariç öldürülmüşlerdi.

İsrail kendine karşı tehlike olarak gördüğü kimseleri dünyaya afişe etmekten, onlara yönelik terör saldırıları düzenlemekten asla geri durmak gibi bir yönelim içine girmeyen bir terör devleti olmaya devam ediyor. Netenyahu, giderayak Trump’tan aldığı gücü Biden gelmeden kullanacaktır. Dünya bu terör devletine seyirci kaldıkça kendinden güç almaya devam edecekleri için tüm Ortadoğuda ellerini kollarını sallayarak cinayet işlemeye devam edeceklerdir.

İran, nükleer faaliyetlerine bugüne değin 100 milyar dolar para yatırmış durumda. Bir şekilde ABD’nin nükleer antlaşmaya geri dönmesini umuyor. Ruhani önümüzdeki süreçte, yani seçimlere kadar, ABD ile yeni bir antlaşma peşinde olacağı için bu suikastın İran kamuoyuna yönelik yankılarını absorbe etmek için elinden geleni yapacaktır. Biden gelmeden yeni bir konum almamaya özen göstereceklerdir. Zaten İranlı yetkililerin açıklamaları da bu yönde; biraz daha itidal havasında olmaya devam ediyor.

İran için en büyük handikap ülkesi içinde İsrail için çalışan bu kadar kişinin bulunmasıdır. Bu tür bir suikast yaşadığına göre bu tür suikastların ardı arkası kesilmeyecektir. ABD’de Biden göreve gelene dek İran’da birkaç ilginç eylem daha yaşanabileceğini göz ardı etmemek gerekiyor.