İran’ın nükleer programının mimarlarından nükleer fizikçi bilim insanı Muhsin Fahrizade, önceki gün Tahran eyaletine bağlı Abserd ilçesinde düzenlenen saldırıda hayatını kaybetti.

Suikast sonrası fail olarak akla ilk gelen isim daha önce de benzer cinayetlere imza atan Mossad oldu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 2018’de yaptığı bir konuşmada Fahrizade’ye işaret ederek “Bu ismi unutmayın” demesi bu yöndeki kanaatleri güçlendirdi.

Suikastta Mossad’ın parmağı olduğu konusunda neredeyse herkes hemfikir.

Asıl merak edilen İsrail’in bu suikastı tek başına gerçekleştirip gerçekleştirmediği.

Amerika da işin içinde mi?

Birkaç gün önce Muhammed bin Selman’la gizlice görüşen Netanyahu, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne suikast hakkında bilgi verdi mi?

Bu ve benzeri sorular cevap bekliyor.

İran, nükleer programı için bugüne kadar milyar dolarlar harcamakla kalmadı birçok bilim insanını da bu uğurda kurban verdi.

Mesut Ali Muhammedi, Mecid Şehriyari, Daryuş Rızayi Nejad, Mustafa Ahmedi Ruşen ve şimdi de Muhsin Fahrizade.

Güvenlik bariyerini sınırları ötesinde kurmak ve tehlikeyi kendi topraklarından uzak tutmak için Irak, Suriye, Lübnan, Yemen gibi başka ülkeleri yangın yerine çeviren İran bu kez evinde vuruldu.

Fahrizade suikastı, hiç şüphesiz ortada büyük bir güvenlik zaafı olduğunu gösteriyor.

Cevabı merak edilen bir diğer soru da şu:

Tahran’ın suikasta tepkisi ne olacak?

İranlı yetkililerin neredeyse hepsi Fahrizade’nin intikamının alınacağını söylüyor.

Güvenlik ve strateji uzmanı Emir Musevi, el-Cezire kanalında suikastı yorumlarken iki Arap ülkesinin de işin içinde olduğunu, misilleme için üç hedef belirlendiğini öne sürdü.

Fakat bahsettiği o iki ülkenin isimlerini vermedi.

İranlıların olayın sıcağıyla bu tür açıklamalar yapması normal.

Tam tersine, Tahran’ın görev süresi bitmek üzere olan Trump’a koz vermemek için güçlü bir misillemeden kaçınacağı ve “stratejik sabır” politikasını benimseyeceği düşünülüyor.

Kasım Süleymani’nin Bağdat’ta öldürülmesinden sonra olduğu gibi İran kamuoyunun gazını almak için küçük çaplı bir takım saldırılar gelebilir.

Hepsi o kadar.

Ancak bu politika aynı zamanda İran’ın yumuşak karnını oluşturuyor.

Çünkü Trump ve Netanyahu, İran konusunda Biden’ın elini kolunu bağlamak ve yeni yönetime altından kolay kalkamayacağı bir miras bırakmak istiyorsa önümüzdeki günlerde daha başka saldırılar gerçekleştirilecek demektir.

Nükleer tesislerin dahi hedef alınabileceği konuşuluyor.

Kısacası, Biden koltuğa oturana kadar İran diken üstünde olacak.

Tahran için Aralık oldukça zor geçecek.

Fahrizade suikastı her türlü kınamayı hak eden bir terör saldırısı.

Fakat bölgede bilim insanlarını tasfiye politikası uygulayan sadece İsrail değil.

İran’ın kendisi de 2003’ten sonra Iraklı onlarca bilim insanını benzer yollarla katletti.

Hem de bu işi İsrail’le birlikte yaptı.

Wikileaks belgelerine göre Irak eski başbakanlarından Nuri el-Maliki İsrail’e ve İran’a Iraklı bilim insanları ve pilotlar hakkında bilgi verdi.

İsrail ve İran istihbaratları el-Maliki’den aldıkları bilgiler doğrultusunda Iraklı 350 bilim insanını ve 80 pilotu tasfiye etti.

Fahrizade suikastı o bilim insanlarının sistematik bir şekilde tasfiyelerini de yeniden hatırlattı.