ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner eliyle uygulamaya koyduğu “Yüzyılın Planı” kapsamında Arap ülkelerinin İsrail ile imzaladıkları normalleşme anlaşmalarının diplomatik ilişkiler kurmanın çok ötesinde olduğu biliniyor.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in normalleşme adına yaptıkları ve kafileye katılmaya hazırlanan Suudi Arabistan’ın Filistinliler aleyhinde yürüttüğü propaganda bunu açıkça gösteriyor.

Kuveytli siyasi bilimler profesörü ve eski milletvekili Abdullah en-Nefisi, geçenlerde Sudan’la ilgili son derece dikkat çekici şeyler söyleyerek olaya bambaşka bir boyut daha ekledi. Ömer el-Beşir’in devrilmesinden bu yana askerler tarafından yönetilen Sudan, BAE ve Bahreyn’in ardından İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi beklenen ülkelerden biri.

Sudan Askeri Geçiş Konseyi (SAGK) Abdulfettah el-Burhan geçen ay Abu Dhabi’ye giderek anlaşmanın şartlarıyla ilgili Amerikalılarla görüşmelerde bulundu.

Askeri yönetimin İsrail ile normalleşme karşılığında istediği iki şey var:

Birincisi para…

İkincisi ise Sudan’ın adının Amerika’nın teröre destek veren ülkeler listesinden çıkarılması…

Bunlar zaten kamuoyu tarafından biliniyor.

Abdullah en-Nefisi, Sudan ve İsrail arasında ilişkilerin normalleşmesi için Amerika’nın Hartum’dan toplam 47 talebi olduğunu öne sürdü. Kuveytli akademisyene göre söz konusu taleplerden biri milyonlarca Filistinli mültecinin Sudan’ın geniş topraklarına yerleştirilmesi. Daha önce, Filistinli mültecilerin

Ürdün’e veya Mısır’ın Sina Yarımadası’ndaki topraklarına kalıcı olarak yerleştirilmesi gündemdeydi. Amerika’nın bir diğer talebi de Sudan karasularının kontrolü ve askeri üsler kurularak AFRICOM’un karargâhının Almanya’dan Sudan’a taşınması.

Abdullah en-Nefisi, Amerikalıların ayrıca Sudan yasalarının gözden geçirilmesini, Çin’in Sudan’dan uzaklaştırılmasını ve yatırımlarda Amerikan şirketlerine öncelik verilmesini de talep ettiğini söylüyor. Bu iddiaların ne kadarının doğru olduğunu bilemiyoruz. Fakat Kuveytli akademisyenin de dediği gibi, İsrail’le normalleşme “çay partisi” değil. Sudanlı askerler BAE ve Bahreyn’in peşinden gitmeye istekli olsalar da “ülkeyi tamamen Amerika’ya teslim etmek” anlamına gelen talepleri kabul etmeleri pek kolay değil. Şu an yaşadıkları tereddüdün sebebi bu. Bu arada, Hartum’a “treni kaçırmaması” yönünde telkinler yapılıyor.

Askerlere şöyle diyorlar: “Sudan şu an diğer Arap ülkelerinden önce davranırsa kazançlı çıkar. Suudi Arabistan ve diğerleri İsrail’le ilişkilerini normalleştirirse geç kalmış olur ve yalnızlaştırılır. Onun için tereddüt etmeyin ve elinizi çabuk tutun.” Sudan’ı hâlihazırda yöneten askerler ve müttefikleri, BAE ve Bahreyn’in peşinden gitmeye hazırlar. Bunu da hiç şüphesiz “Sudan’ın milli menfaati” için yaptıklarını söyleyecekler.

SAGK Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu, geçenlerde yaptığı açıklamada Sudan’ın İsrail’e ihtiyacı olduğunu ve ilişkilerin normalleşmesiyle birlikte özellikle ziraat alanında İsrail’in sahip olduğu ileri teknolojiden yararlanacaklarını söyledi. Bunlar halka yapılan propaganda. Askerler için İsrail şemsiyesi altına girmenin en büyük getirisi saltanatlarını devam ettirmek ve koltuklarını sağlama almak olacak.