Bir çok insan hayatının tamamını şanıyla, şerefiyle, geride bırakacağı asil soyuyla idame ettirmek ister. Bu ideallar için yaşar, çabalar, didinir. Dişini tırnağına takıp, yemez yedirir, içmez içirir, yeri gelir kendi bulunduğu hanenin, köyün, ilçenin ya da ilin halkına hizmet etme fırsatını bulur. Tüm bunlar soyunda asalet olan, bu asaleti de hem kendisi hem de gelecek nesillerine soylu şekilde aktarmaya çalışan insanların yapacağı şeylerdir. Bunlardan birisiydi Haceli ağa…

Malatya’nın Darende ilçesi Irmaklı Köyü’nde doğmuştu Hacı Ali Gündüz. Babası Ali Gündüz, eski ismiyle Mezgidiğin olan Irmaklı Köyü‘ne gelmiş, köyün sahibi olan ağanın yanına sığınmıştı. Köyün ağası Haceli Ağa‘nın babası Ali Ağa‘ya sahip çıkmış, hatta hanesinin tek kızı olan Sultan‘ı Ali Ağa ile evlendirmişti. Ali Ağa çobanlık yaptığı ağa ailesinin damadı olmuştu. Köyün ağası, Ali’nin şerefli, namuslu, vatan ve millet sevdalısı olduğunu görmüş o dönemin yönetim sistemi gereği yerine gelebilecek tek kişi olarak Ali Ağa’yı görmüştü. Haceli Ağa da Ağa’nın kızı Sultan ile evlenen Ali Ağa’nın 3 çocuğundan en küçük olanıydı. Haceli Ağa’dan büyük bir ablası, bir de abisi vardı. Ablası Melek, abisi Mehmet idi. Böylesine asil, şanlı ve şerefli bir soydan ve aileden gelmek daha doğarken Haceli Ağa’nın omuzlarına yük yüklemişti. Damadı olduğu ağa ailesinin tek veliahtı olan Ali Ağa kayınpederinden aldığı yönetimi şanıyla, şerefiyle ve yaşadığı köy halkına zulüm etmeden ‘Deli Ali’ lakabıyla yürüttü. Ali Ağa rahmetli olunca yerine evladı Haceli Ağa geçti. Haceli Ağa, doğuştan omuzlarına yüklenen sorumlulukların hayata geçme vaktinin geldiğini anlamıştı.

Haceli Ağa halk diliyle modern yönetime geçmeden babasından aldığı ünvan ile ağalık görevine devam etti. Modern yönetime geçildiğinde ise ‘Muhtar’ oldu. Haceli Ağa o kadar hizmetkâr, o kadar vefakâr ve köy halkı için cefakârdı ki, halk onu defalarca bu göreve layık gördü. Haceli Ağa her seçilişinde daha çok hizmet etti köyüne ve halkına. Darende ilçesi ve çevre köylerinde henüz kalkınma yokken Haceli Ağa muhtarı olduğu köyü kalkındırmaya başlamıştı bile. Köy Hizmetleri ile sürekli koordine içinde, hatta partiler bakanlar, milletvekilleri ile diyalog halindeydi. Bürokrasiye ne zaman temas etse herkes ona ‘Haceli Ağa’ diye hitap eder, onun ricalarını geri çevirmezdi. Haceli Ağa, makam, mevki, insan ayırmadan aynı samimiyet ve aynı hizmetkâr bakış açısıyla 7’den 70’e herkese aynı yaklaşımı gösteriyor, gönüllere ve kalplere dokunuyordu. Köyüne suyu, köprüyü, hizmeti aralıksız sağlıyordu. Haceli Ağa’nın eşi Birsen Gündüz idi. Mehmet, Raziye, Sultan, Nergül, Emine ve Ali isminde 6 da evladı vardı. Haceli Ağa bunca hizmeti, cefayı çekerken eşinden, evlatlarından çoğu zaman ayrı kalıyor, onlara köylüsüne ve halka hizmet edebilmek adına istemeden de olsa ilgi gösteremiyordu. Eşi Birsen, büyük çocukları Mehmet, Raziye ve Sultan daha o zamanlarda sorumluluğu büyük bir aileden geldiklerini bildikleri için hem küçük kardeşlerine hem de hanelerinden eksik olmayan misafirleriyle ilgileniyorlardı. Hiç bir zaman bu durumdan şikayetçi olmadılar ve Haceli Ağa’ya hep destekçi oldular.

Haceli Ağa’nın yaşadığı Irmaklı Köyü’nün tam girişinde ırmak akıyordu. Irmaklı Köyü ismi de buradan geliyor. O zamanlar ilçeden ve diğer köylerden gelen yolu Irmaklı Köyü’ne bağlayan eski bir köprü vardı ve yıkılmak üzereydi. Haceli Ağa’nın girişimleriyle köye yeni köprü yapılıyordu. Kendim bizzat hatırlıyorum, evindeki hane halkına yedirmeyip, içirmeyip köy hizmetlerinde çalışan ve köprüyü inşa eden çalışanlara evinde kendi elleriyle eşi Birsen Gündüz’ün binbir zahmetle yaptığı yoğurttan ayran yapıyor, çalışanlara sıcak yaz gününde buz gibi ayran götürüp gönüllerine, kalplerine dokunmaya devam ediyordu. Çoğu köy hizmetlisi, bürokrat, yönetici, Haceli Ağa’yı her zaman bir ağabey olarak görüp Irmaklı Köyü’nde işleri bitse bile onu ve ailesini ziyarete geliyordu. Haceli Ağa’nın yaptığı hizmetleri anlatmaya ne kalem yeter, ne de sayfalar.

Haceli Ağa’nın çocukları Mehmet’ten Esra isminde 1, Raziye’den Nur, Emine ve Yusuf isminde 3, Sultan’dan Semih ve Alper isminde 2, Nergül’den Lale ve Yusuf isminde 2,  Emine’den Yaren ve Hüseyin isminde 2, Ali’den ise Birsen, Ziya ve Kaan isminde 3 torunu vardı. Bunca hizmete, bunca vefa ve cefakârlığı artık bünyesi kaldıramıyordu. Haceli Ağa’yı bir kaç kez kalp krizi vurdu. Yıkılmadı dağ gibi Haceli Ağa, ayakta durdu. Sol tarafından ağır bir felç yakaladı Haceli Ağa’yı, yine yıkılmadı tek bastonla bile olsa ayakta kaldı. Haceli Ağa’yı hiç birşey yıkamadı. Bu haliyle bile insanlara yedirip içirmeye, ekmeğini bölüşmeye devam ediyordu. Ta ki Peygamberleri, Padişahları, Sultanları yıkan ölüm gelinceye kadar.

2013‘ün henüz Ocak ayının 1. gününde Haceli Ağa bir rüya gördü: Gece yarısı torunu Birsen gelip Haceli Ağa’nın tam göğsünün üstüne oturdu, Haceli Ağa nefes almakta zorlandı neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Eşi Birsen’i uyandırdı hemen. Ağlıyordu Haceli Ağa, ölüm korkusundan değildi ağlaması torununu özlemişti, torunlarının akıbetlerini merak ediyordu, bu yüzden gözyaşları akıyordu dağ gibi Haceli Ağa’nın, eşi Birsen sakinleştirdi Haceli Ağa’yı, saatler sabaha karşı 05:00’e yaklaşıyordu. Haceli Ağa’yı o saatten sonra uyku tutmadı. Gelip göğüs kafesine oturan, onu hüzünlendiren ‘ÖLÜM’den başka birşey değildi. Haceli Ağa oturduğu yerde hakkın rahmetine kavuştu. Eşi Birsen yine kalp krizi geçirdiğini sandı, komşuları kaldırdı o saatte. Komşular koşarak geldi ama bu kez kalp krizi değil ölüm yakalamıştı Haceli Ağa’yı.

Kara haber önce aile büyüklerine ulaştı, sonra evlatlarına, sonra da torunlarına. Bir köy adeta insanların başına yıkılmıştı. Genci, yaşlısı, Haceli Ağa’sına, Haceli Dayısına, Haceli ağabeyine, Haceli dedesine ağlıyordu. Malatya’da kara kış hakim, her yer karla kaplıydı. Bu durum kimseye engel olmadı. Herkes apar topar Haceli Ağa’ya koştu son kez. Cenaze töreninde, hakka yürürken onu yalnız bırakmayan yüzlerce kişi vardı. Irmaklı Köyü mezarlığı belki de ilk defa böyle büyük bir kalabalık görüyordu. Sadece ailesi, köylüsü, akrabası orada değildi. Malatya ve çevre illerden bile tüm bürokrasi oradaydı eksiksiz. Partililer, yöneticiler, tüm imkanları Haceli Ağa için adeta seferber etti. Irmaklı Köyü kara kışa rağmen adeta dolup taştı. Evlere insanlar sığmıyor, sokaklar arabadan geçilmiyordu. Haceli Ağa arkasında asil bir hayat, hepimize örnek bir yaşam bırakarak gitmişti.

Haceli Ağa’nın hakka yürüyüşünün bugün 7. senesine giriyoruz. Haceli Ağa’yı tanıyanlar halen onu özlüyor, hayırla yad ediyor ve onun yaşantısından örnek almaya devam ediyor. Haceli Ağa, 7’den 70’e herkese örnek olacak hayatıyla geçti bu dünyadan. Vefatının sene-i devriyesinde onu ve tüm geçmişlerimizi rahmetle anıyoruz.Ruhuna El- Fatiha lütfediniz Allah rızası için.

Hacı Ali Gündüz, vefatına yakın bir dönemde Irmaklı Köyü’nün tam ortasından traktörüyle geçerken objektiflere son kez veda edercesine bu pozu vermişti.