Milli arabamız hayırlı olsun. Göğsümüz kabardı, gözlerimiz yaşardı. Hem milli hem elektrikli…

Şimdiden elektrikli dünyaya alışmak gerekiyor. Güneş enerjisinden elektrik üretimine imkân veren teknolojiler, benzin istasyonlarını kapımıza getirecek. Hem de bedava enerjiyle…

Avrupa, elektrikli otomobilde 20 yıl önde. S/İHA’lar gibi geleceğin teknolojisini yakalarsak mesafeyi kapatırız. Tabii ki 60 yıl önce Devrim’in başına gelenleri, Gümüş Motor’u boğanları, Bayraktar Ailesi’ne yapılan eziyetleri unutmazsak…

Devrim’in yüzde 98’i yerliydi. 4 adet üretilmişti. Fabrika yatırımı için 1 milyon 400 bin TL ayrılmıştı. 29 Ekim 1961 günü Cemal Gürsel benzini biten Devrim’den inip diğer Devrim ile Anıtkabir’e gitti. Ancak ertesi gün atılan “yolda kaldı” manşetleri Devrim’in sonunu getirdi.

Peki o manşetlerin sırrı neydi? Cevap için Devrim’in mühendislerinden merhum Kemalettin Vardar’ın  “En çok karşı çıkması beklenen ithalatçı kesim ağzını bile açmadı. Bütün çalışmasını perde arkasından yaptı. Esas belimizi büken şeyleri de onlar hazırladılar.” cümleleri yeterli…

Kimdi o ithalatçılar? Onu değil ama şunları biliyoruz.

Koç Holding’in kurucusu Vehbi Koç ve ortağı Bernar Nahum, 1950’den itibaren montaj fabrikası kurabilmek için Ford’un kapısını aşındırıyordu. Ve 1960’ta Ford Otosan 1 milyon TL sermaye ile yılda 1000 civarı aracın montajını yapmak üzere kuruldu.

Devrim rafa kalktıktan sonra 1964’te Resmi Gazete’de Montaj İmal Tadil Talimatnamesi yayımlandı. Yani montaj sanayisini tercih edenlerin önü, bir nevi kurala bağlanma kılıfıyla açılmış oldu. Tıpkı bugün İlaç Sanayii’nde yerelleştirme lobisinin yaptığı gibi… 

1964 sonrası Ford Taunusların montajını yapan Koç ve Nahum, 1966 yılında Anadol isimli kasası saman, motoru Ford, tasarımı İngiliz otomobili üretmeye koyuldular. Anadol’un üretimi 82’ye kadar devam etti ve millete 87 bin adet saman kasa araba sattılar.

Koç Ailesi, 1968’de başka bir montaj fabrikasını, TOFAŞ’ı hayata geçirdi. FIAT’ın piyasadan kaldırdığı 124 modelini montajlamaya başladı. Anadolu’daki tabiriyle Hacı Murat, montaj sanayinin ne kaybettirdiğinin somut örneği oldu. 68’de Avrupa’da üretimine başlanan 131’lerin Türkiye’de piyasaya çıkması 1980’leri buldu.

Otomobil için 10 yıl demek fren, kaporta ve diğer güvenlik donanımlarının da 10 yıl geriden gelmesi demek. Binlerce canın teneke arabalarda yitip gitmesi demek.

1970’te senede 1 milyon 400 Bin araç satan FIAT, ülkemizdeki Ar-Ge merkezini ne zaman kurdu biliyor musunuz? 1994’te, yani tam 26 yıl sonra… FIAT 51 yıldır Türkiye’de… İstihdam, yatırım, iyi güzel hoş, peki milli markamız nerede?

Koç Ailesi geç kalmış bir karar olarak İnan Kıraç üzerinden TOGG’un parçası… Kerameti Koç’tan mıdır, Efes’ten midir bilinmez, ne kadar muhalif varsa milli arabaya övgüler yağdırdı. Aralarında Genel Sekreterini Koç Grubu’ndan getiren Ekrem İmamoğlu da var. Neymiş, milli araba aklın ve bilimin ürünüymüş, destekleri o yüzdenmiş.

Güya Erdoğan, 17 yıllık iktidarı boyunca ilk kez akıl ve bilimin ışığında bir icraat yapıyor.

Güler misin ağlar mısın…

Demek ki 28 Aralık günü Aselsan’ın su üstü ve su altında kullanılmak üzere Deniz Kuvvetleri’ne teslim ettiği Askeri Gemi Elektronik Harita Sergileme ve Görüntüleme Sistemi (WECDI) tam bir cehalet örneğiydi ki görmediler.

Önceki gün Kara Kuvvetleri’ne teslim ettiğimiz 55. Atak helikopteri kömürlükte yapıldı zannediyorlar muhtemelen.

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii’nde ANKA‘lar için üretilen milli uydu haberleşme sistemini 26 Aralık’ta yanlış yere mi monte ettiler nedir, ondan da haberleri yok.

Türk savunma firmamız FNSS, ilk teslimatını 23 Aralık’ta TSK’ya yaptı ama hepsini Kanal İstanbul’un hafriyatını taşıyan kamyon zannetmiş olabilirler.

Tümosan da Türkiye’de ilk kez 450-1000 beygir gücünde dizel motor üretti, montajı kaldı. Tümosan’da da akıl bilim hak getire. Gerici Erbakan kurmuştu zaten onu da…

25 Aralık günü yeni tip denizaltı projesinin ilk denizaltısı Piri Reis, Erdoğan tarafından havuza alındı, denize salınacak. Artık Kanal İstanbul’dan geçerken belki onu da görürsünüz.

Türkiye’yi İHA ve SİHA yapıp kullanan satan en büyük 3. ülke yapan Selçuk ve Haluk Bayraktar kardeşler insansız savaş uçağı için çalışıyorlarmış. İnsansız uçak mı olur değil mi sevgili akıllı bilimli muhalif kardeşlerim.

Bu kadar geyik yeter. Bu millet sizi iyi tanıyor. Milletin parasıyla kurduğunuz, bir tane patentli otomobili, ilacı, silahı olmayan fabrikaların her bir metrekaresinde milletin alın teri var. Çaldığınız yılların, teneke arabalarla katili olduğunuz yakınlarının ahı var.

Siyasetteki ikiyüzlü kuklalarınıza sahip çıkmazsanız, o fabrikalar da sizi kurtaramaz.

Bu millet her şeyi affeder ama geri zekalı yerine konulmayı affetmez.

Akıl ve bilimin ışığı sizinle olsun.