Dünya üzerindeki müesses nizamın kan emici baronları, Covid-19 sürecinde ‘ülkemizin çuvallayacağını ve ekonomimizin çökeceğini’ düşünüyorlardı.  Ama maalesef mevcut durum hiç de öyle olmadı. Bilakis bu zor süreçte proaktif bir yaklaşım sergileyen Türkiye, birçok ülke için ‘model ülke’ olurken bir de dost-düşman herkese tıbbi malzeme yardımında bulundu. Hal böyle olunca çılgına dönen Türkiye düşmanı engerekler, daha önce de defalarca yaptıkları gibi yine ‘spekülatif kur atakları’ üzerinden ekonomimize saldırmaya başladılar. İçerideki müstemleke kafalı gevşekler de bunu fırsat bilip ‘mal bulmuş mağribi gibi’ derhal Hazine ve Maliye Bakanımız Sn. Berat Albayrak’a saldırmaya başladılar. Ne oldu peki? Önceki gibi ‘avuçlarını yalamaları’ yanlarına kar kaldı. Hep ‘Hancı’ olacağını sanan bu paranın firavunları, belli ki geniş bir coğrafyada ‘inisiyatif almamızdan ve ayağa kalkmamızdan’ oldukça rahatsız olmuşlar. ‘Suriye’de yaptığımız operasyonlar, Libya’daki tutumumuz ve Doğu Akdeniz’deki yaptığımız anlaşmalar’ bunları iyice zıvanadan çıkarmış. Saldırdıkça saldırıyorlar. Allah var gam yok! 15 Temmuz’da canımıza kasteden alçaklar, ‘para’ ile bizi terbiye edip, asla esir alamazlar. Eğer bu uğurda ülkemiz için ‘ödememiz gereken bir bedel varsa’ dün olduğu gibi bugün de hiç yüksünmeden yine öderiz.

Kıymetli dostlar hazır ‘para’ konusu açılmış iken; Ey para! Sen nelere kadirsin? deyip bu mevzuda müsaadenizle birkaç kelam etmek istiyorum. Bildiğiniz üzere para icat edildiğinden beri dünyada hala geçer akçe durumumdadır. Kimileri onu ‘çok sevdiği için’ gömlek cebine koyup kalbine yakın tutar, kimileri de ‘elimin kiri’ deyip pantolonunun arka cebine koyar. Öyle ya da böyle, her ne kadar ‘kefenin cebi yok’ desek de sanırım onsuz da yapamıyoruz. Bu saatten sonra paranın gücünü ya da etkisini tartışmak en hafif tabirle ‘yersizlik’ olur. Mübadele ve değişim aracı olarak dün vardı, yarın da olacaktır. Fakat benim itirazım; her şeyi para ile satın alacağını düşünenleredir. Para her şey değildir. Paranın satın alamayacağı şeyler de vardır. Mesela paranızla; dostluğu, sevgiyi, huzuru, mutluluğu ve sıhhati satın alamazsınız. Parayı kaybedebilirsiniz, bunu yeniden çalışarak kazanabilirsiniz. Toprak da kaybedebilirsiniz, toprağı da tekrar savaşarak alırsınız. Ama bir ‘arkadaşınızı ya da sağlığınızı’ kaybettiğiniz zaman bunu bir daha kazanmanız zinhar mümkün değildir. Her ne kadar para konusunda çok büyük hatalar yapıyor olsak da telafisi imkânsız zararlara uğrasak da asla ‘umudun kulpunu’ bırakmayalım. Ve asla ama asla ‘inancımızı’ kaybetmeyelim. Alan da Allah’tır, veren de!  Eğer inancımızı kaybedersek emin olun her şeyimizi kaybederiz. Ne diyordu Roosevelt “Para kaybeden çok şey kaybeder, arkadaş kaybeden daha da çok şey kaybeder, inancını kaybeden ise her şeyini kaybeder…”

Kıymetli dostlar az biraz feleğin çemberinden geçmiş bir kardeşiniz olarak diyorum ki; para ile olan sınavımız bilesiniz ki çok ama çok çetindir. Korku, endişe ve dünyalık derdine düşmüşlük, sakın ha bizleri esir alıp ayağımızı sırat-ı müstakimden ayırmasın. Ne zaman ki bizler ‘parayı amaç olarak değil de araç olarak görürsek’ işte o vakit onun esiri olmaktan kurtuluruz. Bilesiniz ki; para, tenin açlığını doyurabilir, lakin ruhun açlığını doyurmaz! Sosyal medyada özenilen hayatlar, olmayan ama varmış gibi gösterilen dünyalar, sakın ha sizleri yanıltmasın. Hem bilesiniz ki bizim dinimize göre; parası çok olanın hesabı zor, borcu çok olur! Elbette ki dünyada adil paylaşımın olduğunu söylemek, yalanların en namussuzudur. Bilakis şu an dünyanın en büyük sorunu ‘adil paylaşımın’ olmamasıdır. Lakin kukumav kuşu gibi düşünmeye de gerek yoktur! Gelin bizler dün olduğu gibi bugün de para değil, dost biriktirelim. Nihayetinde bugün itibarı ile sözüm ona ‘dünyaya hükmettiğini iddia eden ve birçok ülke ile de kanlı bıçaklı olan’ dolar zengini(!) katil Amerika, gözle görülemeyen ‘0.85 Attogramlık’ (Gramın tirilyonda birinin, milyonda biri) bir virüse teslim olmuş durumdadır. Ayrıca bu cenabet ülkede çorbasını kaynatmaya çalışan milyonlarca insan da evsiz yaşamaktadır. Allah’ın aslanı Hz. Ali (r.a) ile bitirelim.“İnsanın parası arttıkça düşmanı artar, ilmi arttıkça da dostu artar.”

Selametle…