Bir hocamız önerdi ben de seyrettim. Filmin adı Şüphe. Filmin konusu bahsine girmek istemiyorum, merak eden bulur seyreder ama filmde öyle bir sahne var ki onu sizlerle paylaşma gereği duydum. Bu sahnede  bir rahip haftalık vaazını veriyor. Vaazında yaşadığı bir olayı anlatıyor.

Hikaye şu: Bir gün bu Rahib’e bir kadın geliyor ve diyor ki Rahip efendi, günlerdir uyuyamıyorum, her gece kabus görüyorum. Bu kabustan kurtulmam için ne yapmam lazım? Ne olur bana yardım edin, ne yapmam gerekirse yaparım.

Rahip diyor ki son zamanlarda yaptığın bir yanlışı söyle bana. Kadın kem küm derken gerçeği açıklıyor ve diyor ki: Komşumun aleyhine konuştum. Yalan söyledim, yalan şahitlik yaptım. Ne olur beni bu azaptan kurtar….

Rahip diyor ki, öyle kolay değil ama bir yol var. Ne diyor kadın ?

Rahip diyor ki; Git şimdi evine. En rahat uyuduğun, en çok sevdiğin kuş tüyü yastığını al eline. Sonra da gir mutfağa bıçağını al ve bulunduğun binanın en üstüne çık. Sonra da kuş tüyü yastığını bıçağınla parçala.

Sonra da parçalanan yastığının içindeki tüyleri gökyüzüne savur. Kadın koşarak evine dönüyor, denileni yapıyor. Parçalanan yastıktaki kuş tüyleri rüzgarın da etkisiyle yüksekten aşağıya her tarafa savruluyor.

Peki diyor kadın şimdi ne yapacağım. Bu azaptan kurtulup rahat uyuyabilecek miyim?

Rahip diyor ki: Daha dur bakalım, asıl iş şimdi. Şimdi yastığı parçalayıp savurduğun tüyleri tek tek toplayıp yastığa dolduracaksın.

Kadın diyor ki mümkün değil, yapamam…

Rahip diyor ki: İşte dedikodu, yalan, gıybet o etrafa savrulan kuş tüyleri gibidir. Toplaman nasıl mümkün değilse yaptığın suçun azabından kurtulman da mümkün değil.

Biz çok şükür Müslümanız ve bizim dinimiz de gıybeti, yalanı, iftirayı dedikoduyu şiddetle yasaklıyor. Gıybet, yalan, iftira ile ilgili de Yüce Allah’ın birçok buyruğu var. Peygamber Efendimizin birçok emir var. Ve gıybet, yalan, iftira şiddetle ve çok ağır bir suç olarak bizim dinimizde yer alıyor.

Hucurat Suresinin 12. Ayetinde Yüce Allah, gıybet yapanın ölü kardeşinin etini yemiş kadar büyük günahkar olduğunu ifade ediyor. Ve biz bunu her seferinde okuyor, dinliyor, sanal alemde paylaşıyoruz ama ne zaman ki yalandan, iftiradan ve gıybetten mağdur olup başımıza bir hal geldiğinde…

Ama yine yalandan, iftiradan başkaları ve özellikle de sevmediğimiz bir insan zan altında bırakılıyor, mağdur oluyorsa maalesef birçoğumuzun kılı bile kıpırdamıyor hatta için için sevinenlerimiz bile var.

Müslümana yakışan yalandan, iftiradan, gıybetten çok ama çok uzak durmak olmalıdır. Çünkü yalan, dedikodu, gıybet bir ateş gibidir. Sen elinden çıkarırsın ama o gelir seni bulur ve hem bu dünyada hem de öteki dünyada cayır cayır yakar….