Hatırlayın,

Başkanlık sistemine geçilince “Dükkânı kapattık. Koltuk elimizde kaldı” diye bir espri yapmış memleketi kahkahaya boğmuştu.

Türkiye’nin son başbakanı Binali Yıldırım ile Cumhurbaşkanı Erdoğan 1994 yılından bugüne beraberler.

Dile kolay tam 26 yıl…

Bu 26 yıla çok espriler sığdırdı.

Zor zamanlarda kendine has mizah anlayışıyla havayı yumuşatmakta üstüne yoktur.

Bazıları portakalken o İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Deniz Otobüsleri Genel Müdürüydü.

İDO’yu alanında dünyanın en büyük şirketi yaptı. İstanbul’un taşıma yükünü denize kaydırmak gibi önemli bir projeyi hayata geçirdi.

İzmir, İstanbul ve Erzincan milletvekili oldu.

58, 59 ve 60. Hükümetlerinin, 61. dönem ustalık kabinesinin Ulaştırma Bakanlığını yaptı.

Yani Ulaştırma Bakanlığı görevine dört defa getirildi.

10 yılda 17.500 km bölünmüş yol yaptı.

Göreve geldiğinde 26 olan havaalanı sayısını 55’e çıkardı.

Ankara – Eskişehir, Ankara – Konya ve Ankara – İstanbul Hızlı Tren projelerini, Marmaray Projesini, Avrasya Tünelini, 3. Boğaz Köprüsünü, İstanbul – İzmit Oto Yolunu, İzmit Körfez Geçiş Köprüsünü, Dünyanın en büyük havaalanı olan İstanbul Havaalanını…

Daha sayayım mı?

Havacılık sektörünün yüzde 5 olan büyüme oranını yüzde 15’e çıkartarak deyim yerindeyse Türkiye’yi uçurdu.

Uçak biletlerinde büyük indirimler yaptı.

Türk milleti onun sayesinde uçakla tanıştı.

CHP zihniyeti tarafından ‘havaalanlarına köylüleri doldurdu’ diye eleştirildi; uçak bagajları turşu bidonlarıyla, konserve kavanozlarıyla dolup taştı.

24 Mayıs 2016’da Türkiye Cumhuriyeti 65. Hükümetinin Başbakanı oldu.

2018’de başkanlık sisteminin ilk Meclis Başkanı seçildi.

31 Mart 2014’ye yapılan yerel seçimlerde AK Parti İzmir Belediye Başkan Adayı oldu.

AK Parti’nin İzmir oylarını yüzde 29’dan yüzde 36’ya çıkarmasına rağmen seçimi kazanamadı.

31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerde AK Parti İstanbul Belediye Başkan Adayı oldu.

Yine kazanamadı.

Seçilebilseydi hem İzmir hem de İstanbul için çok iyi olacaktı.

Çnkü o kendisine verilen görevleri her zaman layıkıyla ve büyük başarılarla yerine getirmek için çalıştı.

Ulaştırmanın marka ismi oldu.

Seçimleri kazanamayınca küsmedi. Reis’in danışmanlığını yaptı.

Demedi ki, ‘Yav arkadaş, her işe biz sürülüyoruz. Olmaz böyle şey, yeter artık!.’

Tam hizmet eri, dava adamı olarak oturduğu koltuğun hakkını vermek için canla başla mücadele etti.

Bazen sistem değişti, dükkân kapandı, koltuk elinde kaldı, yine küsmedi, yine yılmadı, yine kırılmadı.

Bir sitem dahi dillendirmedi.

Güldü geçti.

Geçen zaman acı tatlı geçiyor; üzüldüğü anlar, moralinin bozulduğu durumlar elbet olmuştur.

1994’ten 2020’ye dile kolay tam 26 yıl…

En önemlisi bırakıp gitmedi.

Bazıları gibi, ‘intifada hareketi’ başlatmadı…

Bazıları gibi parti kurayım sevdasına kapılmadı.

Bazıları gibi, makamdan inince ‘Ne olacam ben şimdi’  diye paniğe kapılmadı.

Züccaciye dükkânına giren fil misali ortalığı kırıp dökmedi.

Erdoğan’ı hiç bırakmadı.

Reis de onu hiç yalnız bırakmadı, o da ondan vaz geçmedi…

Sadakatin, liyakatin ve vefanın timsali, markası oldu…

Şimdi ben de hakkım olarak soruyorum;

Adı vefa olan bir Yıldırım daha yok mu?