Halktan yedikleri sille o kadar güçlüydü ki, onları ne Washington’daki efendileri kurtarabildi ne de darbe günü kendisine tanklarıyla eskortluk yaptıkları muhalefet lideri. İşte bu sebeple Türkiye tarihinin gördüğü en sefih, en ahlaksız terör örgütü olan FETÖ tek merkezden örgütlenen planlı bir stratejiye başvurdu: Kara propaganda.

KHK’lar eliyle yüzbinlerce kişinin mağdur olduğu şeklinde abartılı ve yalan beyanlarla süslü propagandaları devam ederken, arada “cezaevlerinde işkence”, dayak, kötü muamele gibi bir dizi sofistike yalanla kirli savaşlarına yeni bir ivme kazandırıyorlar.

ÇIPLAK ARAMA YALANI AYAKLARINA DOLANDI

Son olarak FETÖ’yle iltisaklı 30 kadının Uşak’ta gözaltında iken üzerlerinin çıplak arandığı yalanını piyasaya sürdüler. Bunu günlerce, üstelik bazı örgüt mensubu kadınların yayınladıkları videolarla takviye ederek yaptılar. Sonunda Uşak Emniyet Müdürlüğü, nezarethanelerin içindeki kamera görüntülerini yayınlayarak bu çirkin iddiayı yalanlandı. Hedef tahtasına oturtulan polis memurları ise kendilerine böylesi iftira atanlar hakkında suç duyurusunda bulundu.

Yalan ve iftiralarını sosyal medya aracılığıyla öyle sistemli ve öyle hızlı bir şekilde yapıyorlar ki, o kadar yalanın içinde doğru söz buharlaşıp yok oluyor. Bunu yaparken ise ayakçılar kullanıyorlar. İşin ilginç tarafı, bu ayakçıların neredeyse tamamının İslami geçmişleri olması.

TBMM çatısı altındaki en büyük destekçileri eski Mazlum-Der başkanı HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu. FETÖ’cüleri mağdur göstermek için üretilen tüm yalanların arkasındaki öncü kişi Gergerlioğlu. Yalanları delillerle çürütülünce en küçük bir utanma ya da pişmanlık alametini kendisinde göremiyoruz. Hemen büyük bir öfke ve gayretle yeni bir kampanyaya kulaç atıyor.

KULLANIŞLI APARATLAR

HDP’nin diğer vekili başörtüsü mağduru kimliğiyle tanınan Hüda Kaya‘da bu örgütlü kampanyanın diğer aktif üyesi. TBMM’de örgüt mensuplarından çok daha güçlü ve daha öfkeli bir performans sergileyerek muhtemelen Pensilvanya’nın takdirini toplamıştır.

Mazlum-Der’in diğer eski başkanlarından Ahmet Faruk Ünsal da, her ne kadar Meclis’e yeniden girmeyi başaramasa da Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’den hüküm giymiş milletvekilini kurtarmak için başlattığı yürüyüşe eşiyle birlikte katılacak kadar bu kampanyanın bileşeni olduğu göstermişti. Saadet’le başladığı yolculuğunu Babacan’ın partisinin kurucusu olarak devam ettiren Ünsal, CHP lideriyle omuz omuza yürüyerek hiçbir boşluğu es geçmeyeceğini de göstermişti.

FETÖ için İslami geçmişleri olan bu kişiler hem kamuoyu oluşturmada, hem de Hükümet ve Meclis üzerinde kısmen de olsa baskı kurmada önemli aparatlar. Öyle ya, bu işleri doğrudan Amerikalı CIA elemanlarına yaptırmak pek hoş karşılanmazdı.

Gerçi Alman Hükümeti’nin “ilişkilerimizin düzelmesi için serbest kalmasını” şart koştuğu Osman Kavala örneğinde olduğu gibi “açıktan” adamlarına sahip çıktıklarında da, kimse “ne oluyor” diye sormuyor.

İşkence ve kötü muamele konusunda FETÖ‘den daha tecrübeli bir örgüt olabilir mi? Öyle ya, 1980 darbesinden itibaren giderek güçlenen ve nihayet 17-25 öncesine kadar Emniyet Teşkilatı’nın tamamında hâkimiyet kuran örgüt, 1990’larda ülkede yaygınlaşan tüm “işkence seanslarını” ustalıkla sergilemişti.

Herkesi kendileri gibi işkenceci ve ahlaksız sanıyorlar. Aynada kendi kirli geçmişlerini görüyorlar. Fakat milletimiz için o ayna kırıldı, yalanlarla ördükleri büyü bozuldu artık.