“Çocuk dediğin dur dediğin yerde durur, sus dediğin yerde susar. Bizimkiler ise dur deyince sanki düz duvara tırman demişim gibi, yerlerinde duramıyorlar. Artık kendimi tutamayıp avaz avaz bağırdığım oluyor, hatta bazen daha ileriye bile gidip vurduğum oluyor. Ben iki çocukla baş edemiyorum. Eşimden zaten fayda yok. Evde zaruri konuşmalar dışında konuşmuyoruz. Eşim en ufak bir şeyde bağırır, alçak sesle konuşması yoktur. Ben bunlarla nasıl baş edeceğim?”

Bu tabloda, çocukların huzursuzluğu ve söz dinletememeleri, tabiri caizse vücutta ateşin çıkması gibidir. Ateş bir semptom, yani belirtidir. Bizim hastalığın kaynağına ulaşmamızdaki en büyük yol göstericimizdir. Bir yandan ateşi düşürmeye çalışırız fakat asıl mikropların lokalize olduğu yer neresi, o bölgeyi bulmaya çalışırız. Vücutta ateşi yükselten sebebi bulup ortadan kaldırmazsak, ateşi düşürürüz fakat tekrar yükselir çünkü ateşi oluşturan enfeksiyon kaynağı hâlâ aktiftir. Sebepleri ortadan kaldırmadan sonuçlarla uğraşmak, hastalığın daha çok ilerlemesine yardımcı olmamız anlamına gelir.

Huzurun kaynağı helal rızık, sadakat ve sevgidir

Bir yuvanın atmosferinin huzurlu olabilmesi, önce helâl rızık, sonra sadakat daha sonra ise, anne babanın aralarındaki saygı temelli ve sevgi kaynaklı nezih bir iletişimdir. Bunlar olmadan olmaz. Eşler ailenin temel direkleridir. Onların sağlam olmaması, en ufak bir rüzgârda bile binanın sarsıntı geçirmesi anlamına gelir. Yuvanın atmosferini anne babanın duygu durumu ve iletişim biçimi belirler. Eşler kendi içlerinde huzurlu değil ve sürekli çatışma içeren bir iletişim tarzına sahip iseler, o ortamdaki çocuklar bunu iliklerine kadar hisseder ve kendilerini güvende hissetmezler. Bu da onları gergin, huzursuz, bir türlü memnun olamayan bir duygu durumuna sevk eder.

Doğru teşhis, tedaviden önceliklidir

Çocuklar çok kavga ediyor ve söz dinlemiyorlarsa;

Önce anne babanın arasının nasıl olduğuna bakmalıyız.Diyelim ki anne babanın arası iyi, o zaman çocuklarla ne kadar paylaşım ve sevgi içinde zaman geçirdiklerine bakmalıyız.Diyelim ki o da iyi, bu sefer çocuklara kullanılan dil ve üsluba, kıyaslama var mı ona, beklenti derecesine ve günlük işleyiş içindeki hitaplarına bakmalıyız.Bunların da iyi olduğunu varsayalım, o zaman hemcinsleri ile paylaşımlarının ne kadar olduğuna, hobilerinin olup olmadığına, ailesiyle birlikte dışarıda birlikte zaman geçirip geçirmediğine bakmalıyız.Diyelim ki bu da iyi, evde sadece iki çocuk varsa, kavgaları neredeyse hiç bitmez. Rabbim’de (cc) dilerse çocuk sayısını artırmalıyız. Kardeş paylaşımları, insan hayatındaki en özel paylaşımlar olup, anne babadan sonraki manevi ve maddi en önemli destek ve dayanaktır. Kardeşlik duygusu, ev işlerini paylaşarak yapma, oyun oynama, hatta kavga etmek bile, çocukları olgunlaştıran, hayata hazırlayan ve aralarındaki bağları güçlendiren doğal iletişim biçimleridir. Bu durumda çocuklara sevgi gösterelim, iletişimlerini düzeltmeye çalışalım fakat meselenin asıl kaynağının biz yetişkinler olduğunun bilincinde olarak devam edelim.