Yolda birbirlerini görseler yollarını değiştirecek olan farklı farklı dünya görüşlerinden üç ayrı sendika, kuruluş tarihlerinden bu güne ilk defa ortak bir eyleme imza attılar.

Eğitim ve öğretime farklı farklı pençelerden bakan ve mümkün değil ortak bir maarif anlayışında birleşemeyecek olan, Eğitim Bir Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-Sen, öğretmenler derse girmeseler dahi ek ders ücretinin Ödenmesini İstiyor!

Üstelik Milli Eğitim Bakanlığı’nı mahkemeye verdiler.

Ders yapılamamasında öğretmenlerin kusurlu olmadığını, birçok öğretmenin geçen yıla nazaran ders saati sayıları azaldığı için, 2019 yılı Hakem Kurulu Kararı gereğince idari izinli sayılmasını ve öğretmenlerin derse girmeseler dahi ek ders ücretlerinin ödenmesini istiyorlar.

Milli Eğitim Bakanlığı ise dersin yapılamaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, derslerin sınıf ortamında değil uzaktan eğitimle yapıldığını, ek ders ücretlerinin ancak canlı ders yapılması halinde hak edileceğini savunuyor.

Türk Eğitim Sen diyor ki,

“Okullara ve öğretmenlere canlı ders kotası koyar ve arkasından da maaş karşılığını doldurmadınız diyerek ek ders ücretini keserseniz yanlış olur. Canlı derse girene ve maaş karşılığını doldurana ek ders ücreti öderim derseniz yanlış olur. Canlı ders imkânı vermediğiniz okul öncesi öğretmenlerine ek ders ücreti ödemezseniz yanlış olur.”

Eğitim-Sen diyor ki,

“Uzaktan eğitimde son derece yoğun çaba gösteren arkadaşlarımıza artırımlı ders ücreti ödenmesi gerekirken öğretmenlerin emeğini “yük” olarak gören anlayış devam ettiriliyor. Bu konuda hukuksal yollara başvuracağız ve yargının karar vermesine kadar geçecek süre içerisinde tüm demokratik haklarımızı kullanacağız.”

Eğitim-Bir-Sen diyor ki,

“Millî Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün “Ek Ders Ücreti” konulu yazısının, ders ve ek ders ücretlerinin toplu sözleşme hükmüne aykırı kısımlarının iptali istemiyle dava açtık.

Yüz yüze eğitim faaliyeti yerine getiremeyen yönetici ve öğretmenlerin idari izinli sayılmaları noktasında bir düzenleme yapılmayacaksa bile, yüz yüze eğitim faaliyetlerine başlanılmayan sınıflarda bulunan öğrencilerin sınıf/okul bütünlüğünde izinli sayılmaları nedeniyle eğitim ve öğretim faaliyetlerini fiilen yerine getiremeyen yönetici ve öğretmenlerin, bu sürelerde üzerlerinde bulunan aylık karşılığı ders, varsa ek ders, ders niteliğinde yönetim, hazırlık ve planlama görevlerini yapmış sayılması gerektiğine şüphe yoktur”

Şimdi bu üç sendika, pandemi sırasında veyahut sonrasında bir araya gelerek tıpkı, ‘öğretmenler derse girmeseler dahi ek ders ücretinin ödenmesi…’ hususunda olduğu gibi, eğitim ve öğretim sistemindeki aksaklıklar ve çözüm önerileri başlıklı ortak bir rapor hazırlamaz, ortak eylem kararı alamaz, meselelerin halli yolunda birlikte bir çalışma takvimi ve yol haritası hazırlayamazlarsa, büyük olay çıkartırım.