Başlığın yazının giriş bölümüyle bir ilgisi yok. Ancak hararetli tartışmalardan sonra ateşi düşen suni gündemle yakından ilgili. CHP’nin “namus bekçisi”, “ahlak abidesi” kesilip, kasılıp ortalıkta dolaşmasına başka bir kapı açıp tartışalım istedim. Bakalım kim “ahlak” ve “namus” abidesi, kim “namussuz”.

Geçenlerde CHP grup toplantısındaki nümayiş dikkatimi çekti. Benim haberim olmadan seçim olmuş ve CHP birinci parti mi olmuştu? Yoksa Kemal Bey, Sosyalist Enternasyonel’e Salih Müslim’in verdiği oyla rakibini bir oyla geçip başkan mı seçilmişti? Nümayiş, slogan ve alkışların şiddetini arttırıp, kadınlar Kemal beyin konuşma kürsüsüne dayanınca merakım daha da arttı.

Televizyonun sesini iyice açtım. Kemal Bey ne seçim kazanmıştı, ne de Sosyalist Enternasyonale başkan seçilmişti. Meclis’ten geçen “erken yaşta evlilikle” ilgili düzenlemeyi Başbakan geri çekip komisyona havale etmiş. Bizim Kemal Bey ve CHP’li kadınlar da bu düzenlemenin geri çekilmesini kendilerinin sağladığını söyleyerek kutlama yapıyorlarmış. Kemal Bey, “Bu düzenlemenin geri çekilmesi CHP’li kadınların zaferidir” diyerek, 6 yıllık siyaset hayatındaki ilk zaferini kutlamanın sarhoşluğunu yaşıyordu adeta.

O ne heyecan, o ne mutluluktu öyle…

Bu kutlamayı CHP’li bir kadın avukata anlattığımda bana verdiği cevap çok ilginçti. “Bunu bize çok görmeyin. Sizin gibi her yıl seçim kazanmıyoruz. Bırakın bir yasanın Meclis’ten çekilmesini sağladığımız için sevinelim. Biz sizin seçim zaferi kutlamalarına bir şey diyor muyuz?”

Şimdi bu görüntüleri bir kenara bırakıp 10 Mayıs 2010’a gidelim. Baykal’a kurulan kaset kumpasını hatırlıyorsunuz değil mi? Baykal’a “istifa etmeyin” diye ağlaşanlar, bu kaset mağduriyetinin diğer tarafında yer alan Nesrin Baytok’u hatırlamıyorlardı bile. O kadının yaşadığı dramı kimse tek kelimeyle teselli bile etmiyordu.

Basına kapalı yapılan grup toplantısından Genel Sekreter Önder Sav’ın uzun konuşmasında dikkat çeken en önemli nokta şuydu: “Demokratik, laik Cumhuriyet’e, ve devrimlerine sonuna kadar sahip çıktığımızı herkese bir kez daha göstereceğiz.” Sav, diğer mağdur CHP milletvekili Nesrin Baytok hakkında tek kelime etmemiştir. Bu çelişkiyi Sayın Baytok’un mağduriyetinin yanında olduğumu ifade etmek için yazıyorum. Siz zaten CHP’nin kadından ne anladığını ve ona ne anlam yüklediğini benden daha iyi biliyorsunuz…

CHP’nin yasaklı olduğu dönemde onlar adına siyaset yapan SHP’nin Gaziantep Belediye Başkanı, şimdilerin acar HDP Milletvekili Celal Doğan’ın, “vatan evlatlarına hayırlı olsun” sloganı ile açtığı genelevi “kadına olan saygılarını” göstermesi için buraya not düştüm. “Ortadoğu’nun en lüks genel evini açmakla” övünen zihniyettin bugün Türkiye’de anlak dersi vermesi kabul edilemez. Bunlar eski, Celal de şimdi başka partide, bizimle ilgisi yok mu diyorsun.

Bak sana yeni milletvekillerinden de örnekler vereyim. Ramazan ayında LGBTİ’nin geleneksel yürüyüşünde en önde İstanbul Milletvekilin Mahmut Tanal vardı. “Ramazan hoşgörü ayıdır. Böyle barışçıl bir eyleme izin vermiyorlar” diyerek LGBTİ’lere verdiği desteği, görüntü vermesinin ötesine taşıyarak sesli mesajla da takviye etmişti. Tabi “dini” tiye almayı da ihmal etmeden.

Şimdi CHP’ye sormak lazım. Erken yaş evliliği için kopardığın kıyameti neden cesedi sahile vuran 3 yaşındaki Aylin Kürdi için koparmadın? Neden Eset’in öldürdüğü yüzbinlerce çocuk için sesini çıkarmıyorsun?

17 yaşında iken bir İngiliz’le evelenen CHP Milletvekili Şafak Pavey’in hâlâ Meclis’te oturduğunu da hatırlatmak isterim. CHP yabancılarla “erken evliliğe” karşı değil de bizim mi haberimiz yok?

Buradan AK Parti’ye bir çağrı yapıyorum. Meclis’e “kadının kadınla”, “erkeğin erkekle” evliliğini serbest bırakan bir düzenleme getirin. Bakalım kim ne kadar ahlaklı, kim ne kadar toplumun ahlaki değerlerini savunuyor. Ahlaklı, ahlaksız, namuslu, namussuz ortaya çıksın. CHP’nin “insan hakları”, “özgürlükler”, “cinsel özgürlük” başlığı altında hangi masalları anlatarak bu yasanın çıkarılması gerektiğini ve gerekçelerini dinlemek istiyorum.

CHP’ye Nietzsche’nin bir sözünü hatırlatarak bu konuda söz söyleme hakkı olmadığını hatırlatmak istiyorum. “Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu odur.”Formun Altı